31 Ekim 2010 Pazar

Büyüksün Piero !

Mart ayında Siena maçında attığı gollerle kariyerinin 300. golüne ulaşmıştı . Dün Milan maçında fileleri havalandırdı ve Juventus kulübünün tarihine de altın harflerle adını yazdırdı . Çünkü attığı golle Juventus adına Serie A'da en çok gol atan isim oldu . 46-61 yılları arasında Juve'nin ekol ismi olmuş Giampiero Boniperti'nin attığı 178 golü bir golle geçerek efsane oldu . Zaten her zaman efsaneydi ,bizimkisi de laf işte ! Del Piero'nun sezon sonunda Juventus ile sözleşmesi sona eriyor ve maçtan sonra bu benim belki de son San Siro maçım olabilir demiş. Daha lisedeyken onun gibi saçları uzatırdık ve hep onun gibi ince sivri favorilerim olsun istemişimdir .Topu tutuşu, pasları ve gol vuruşlarıyla halı sahalarda ona az mı özenmedik. Biz çoluk çocuğa karıştık o hala gol atmaya devam ediyor. İtalya'da onun gibi yetenekler çıkmıyor artık ...

Sezonu kurtarmak ..!

Maçtan sonra Lig Tv'nin maç analizleri gözüme çarptı . G.Saray maç boyunca 340 pas yaparken Antalyaspor 375 pas yapmış . Uzun zamandır Ali Sami Yen'de bir Anadolu takımının 11'e 11 oynayıp Cimbom'dan daha fazla topa sahip olduğu bir maçı hatırlamıyorum . Sahada olması gereken ayaklar tribünde çekirdek çitlerken sahadakilerin mücadeleye dayalı performansı yadırganmamalı doğal olarak . Bunun getirisi olarak sahanın en çok koşan ismi Barış Özbek olmuş . Misimovic ve Pino dışında hücum çeşitliliğini fazla ummadığımız maçta Servet'in golü maçın gidişatını değiştirdi . Aslına bakarsanız Tita'nın müsait pozisyonu Ufuk'un ellerinde kalmasaydı bizleri nasıl bir gece beklerdi düşünemiyorum . Hagi elindeki malzemeyle insanları doyurmasını bilebiliyor . İşte bu yüzden hep zengin bir mutfakta çalışmış Rijkaard'a göre durumu kurtarabilmekte daha becerili . Oyunu okuması ve maç içi varyasyonlarını anında uygulaması Hagi'nin zekasını ve dikkatini göstermiştir. Önümüzdeki haftalarda fikstür zor , eksik çok . Eksiklerin takıma katılımı da ayrı bir dert . Çünkü futboldan uzak kalan oyuncuların tam performans gösterebilmeleri zaman alıyor ve Hagi'nin oyun anlayışında mücadele esas unsurlardan . Bence bu takımın şu andaki hedefi liderin en çok 4 ya da 5 puan gerisinde ilk devreyi kapatabilmesi olmalı . Sakatların iyileşmesi , iyi bir devre arası kampı ve kuvvetli bir Seyrantepe atmosferi bu sezonu kurtarabilir .Kalan 7 maçta minimum 15-17 puan şart ...

25 Ekim 2010 Pazartesi

Her cebe lazım...

Bu saatte maç mı olur ..?

Parma'lı taraftarlar yayıncı kuruluş tarafından belirlenen 12.30 maçlarını protesto etmişler ve maça yanlarında sandiviç ekmekleri getirerek gelmişler. Futbolcular sahaya çıktığında tüm Curva Nord tribünü aynı anda yemeğe başlamış , tezahürat hak götüre. Protesto'nun böylesine can kurban , karnı doyuyor işte adamların ...

Geldi bir puan, her şey süt liman...!

Aşırı motivasyonla yüklenmiş kontrolsüz oyun ve bunun getirisi olan bilinçsiz pres hep Saraçoğlu'nda Cimbom'un belini başını kırıyordu bugüne dek . Sinir harbinde geçen oyunlar daha çok G.Saray'lı futbolcuları etkiliyordu ve Fenerbahçe 10 sene boyunca aklı başında futbolunu seyircisiyle süsleyip bir seri yakaladı . Şimdi ne oldu? Yıllar sonra ilk defa G.Saraylı futbolcuları sakin ve kontrollü gördük. Rijkaard döneminde hakim olan yumuşak oyun yerini biraz daha sertliğe ve yardımlaşmaya bıraktı . Evet, ben aylar sonra ilk defa Cimbom'lu futbolcuları bu kadar topa sert ve pres yapan anlayışla gördüm . Bu sertlik ve bilinç sadece bu maça yönelik midir , önümüzdeki haftalar gösterecek .Fakat bir gerçek var ki Hagi'nin felsefesinde rakibi rahatsız etmek , ısırmak , oyununu kabul ettirmek ve güçlü bir orta saha var.
Insua'yı kesip Hakan Balta'yı stopere kaydırmak akıllıcaydı . Sonuçta Balta her ne kadar son haftalarda formsuz olsa da ; geride oynayıp ta ligimizde çoğu forvet hattında oynayan futbolculardan daha iyi bir tekniğe sahip . Hagi beklerden ileriye topun daha özenli ve isabetli çıkmasını istedi büyük ihtimalle . Ayhan ve Elano'nun çizgiye yakın oynamaları Fenerbahçe kanatlarının vaktini ve emeğini çaldı , Dia ve Stoch'un daha teknik ayaklar karşısında topu görmesi diğer maçlara göre daha sınırlıydı. Çünkü karşısında en az 3 G.Saray'lı buldular . Cana hemen savunmanın önünde kesici pozisyonunda daha çok oynadı ve Alex ve Emre bu alanda diğer maçlara oranla daha fazla baskı yedi ve işler onlar için yolunda gitmedi . Elano'ya ayrı bir parantez açmalı . Maçtan sonra Rijkaard hakkında en ufak bir yorum yapmadı ve onunla hiç bir problemi olmadığını söyledi . Bunlar bence profesyonelce yapılmış klasik açıklamalar . Bir gerçek var ki bir oyuncuda ısrar edip ona güvendiğinizi hissettirirseniz farklı sonuçlar alabilirsiniz. Hagi Brezilya milli takımında oynayan bir adamın oynaması gerektiğini ve ona güvendiğini gerçek yerinde oynatarak gösterdi . Ondan daim olarak bundan sonra yararlanacaktır. Elano faktörü Caner'i geriye sürükledi ve bu yüzden hiç bir Fener atağında Caner'i Stoch'a yardım ederken göremedik . Neill çoğu zaman Niang ile Kırkpınar'a çıkmış gibiydi . Yakın temasla Senegalli'yi yıldırmaya çalıştı ve genelde başarılı oldu . Fakat Niang'ın ne kadar güçlü bir isim olduğunu Fenerbahçe'nin en önemli pozisyonunda anlaşılabiliyor. Neill'ın çift sarıdan atılmamış olması Cimbom'un şansı diyelim . Fenerbahçe savunmasında Yobo çağdaş savunma anlayışının en iyi temsilini sergiledi . Fenerbahçe'nin sezon sonunda kiralık futbolcuyu kesinlikle kadrosuna katacağını düşünüyorum .Onun yerine Bilica oynasaydı bugün daha farklı şeylerden bahsedebilirdik. G.Saray'ın en önemli hücum gücü Pino'yu dengeleyen tek adam oydu . Pino'nun pozisyonları daha çok Lugano'nun zaaflarından kaynaklandı . Baros'un yokluğunda maçın en çok konuşulan ismiydi şüphesiz . En büyük zaafı şutu nerde ne zaman ve hangi mesafede çekeceği konusunda bir zamanlama eksikliği olması .
Her G.Saray maçından sonra röportajlarda kaleci Volkan'ın çaktırmadan laf sokma küstahlığı ve 0-0 biten bir maçın ardından Sabri'nin gereksiz 3'lü çektirmesi bu adamlar ne zaman akıllanır dedirtiyor insana . G.Saray 10 sene sonra bu sahada eli boş dönmedi bu yüzden yüzlerde tebessümlerin oluşması doğaldı . Asıl dikkat edilmesi gereken şey puan matematiği .İki takımda zirveden uzaklaşıyor . G.Saray bundan sonra sezonu kurtarmak adına yeni bir sayfa açıp acilen bir seri yakalamalı ve Ocak'ta forvete ve orta sahaya takviye şart . Hagi ve Tugay ile G.Saray'lı futbolcular beynini kullanmayı tekrar hatırlamış . Arda da gelsin Misimovic'den verim almaya başlarız herhalde...

22 Ekim 2010 Cuma

Otur oturduğun yerde Rooney ..!

Gideceğim dedi şimdi de 5 yıllık kontrat imzalamış, United'da kalmış. Karısını üç beş ucuz fahişeyle aldattı , Ferguson'la arasını bozdu , imzalamam dedi taraftarı karşısına aldı . Yani yapılmayacak olan her şeyi kısa bir süreye sığdırıp dibe battı. Şimdi bu adam nasıl olacak ta eski prestijli hallerine geri dönecek . Cevap basit : GOL . Evet gole acaip ihtiyacı var . Üst üste bir kaç maç kendine gelsin golleri sıralasın kimsenin aklına bu günler gelmez bile . Rahat batıyor işte , ne yapsın..?

İkisi de ...

İkisi şöyle 25'li yaşlarda olsalar şu fotoğraf için orta sahamız bayram etti derdim . Nasip,kader onları teknik idarede tekrar buluşturdu . İkisi de gençlik hayallerimizi süslerdi . İkisi de topun canına okurdu , topla hem nazik hem de haşindiler . İkisi de hem doğru hem de yanlış zamanda geldiler . İkisi de iki Adnan'la uğraşmak zorunda kalacaklar . Ama ben ikisini de çok seviyorum ve doğrusu ikisinin de futbolculuğunda hayran olduğumuz adamların teknik direktör olarak ona buna maskara olup değersizleştirildikleri gibi harcanmalarını istemiyorum . İnşallah sonları güzel olur...

18 Ekim 2010 Pazartesi

Yok mu Pires'i isteyen ?

Villareal Robert Pires'i serbest bıraktı . Kulüpsüz kalan Fransız futbolcu formdan düşmemek için baba ocağına sığınmış ve Wenger'in izniyle Arsenal idmanlarında bir nevi hasret gideriyor . 36 yaşında güngörmüş bu adamı Türkiye'den hala bir kulüp nasıl olur da istememiş , hayret ! Fotospor ve türevlerinin başlıklarını şimdiden görüyor gibiyim . Yanında görünen Wilshire'ın onun yarısı yaşında olduğunu da hatırlatalım ...

17 Ekim 2010 Pazar

Joshua Simpson

Hani bazı ülkeler vardır , futbolla onları bağdaştıramazsınız. Kanada bunlardan birisidir mesela . Kanada denilince aklıma hep kış sporları gelir benim . Buradan bir futbolcu transfer edecek olsanız önyargılarınıza engel olamazsınız bir şekilde . Kanada'dan topçu mu çıkar diyesiniz gelir . Manisaspor Kanada'lı Simpson'u transfer ettiğinde çok iyi hatırlıyorum, kulübün bütçesi bunu almaya yetiyor galiba diye düşünmüştüm. Millwall ve Kaiserslautern geçmişini okuyunca bir izlemek lazım dedim . Oynadığı futbolla beni ters köşeye yatırdı ülkemize geldiğinden beri . Üç büyüklerde oynayıp ta sırıtmayacak , tekniği ve oyunu okuyuşu düzgün adamlardan birisidir gözümde . Bizim memlekete adı sanı duyulmamış adam gelecekse böyle olsun , dünden razıyız. Manisaspor onu sevmiş o Manisa'yı sevmiş işini yapıyor. Geçenlerde bir ara Four-Four Two'da röportajını okumuştum . Diyor ki "Bu kadar mutlu insanın bir arada olduğu bir ülke benim için şaşırtıcı . Dünyada bir çok yere gittim, böyle millet görmedim. Burada kendimi güvende hissediyorum" Huzur varsa başarı da geliyor icabında. Bu oyununu oynamaya devam etsin onu Manisaspor'da tutabilene aşkolsun ...

Cesarete bak !

Madrid bu sene farklı !

Seyirci sabırsızdır hemen olsun ister . Nitekim Real'in ilk haftalarda aldığı puanlar ve oynadığı futbol ıslıklanmıştı hatırlarsanız. Ama Mourinho sabredin bu takım çok iş yapacak dedi ve şu anda zirvedeler. Adam şimdiden 2-3 yıl sonrasını düşünüyor. Kilit kırıldı ve goller leblebi gibi gelmeye başladı. Takım güzel top oynuyor . Ronaldo çocuk çalımlar gibi adam geçiyor . Xabi ve Mesut tek pasla oyun nasıl oynanır dersi veriyor . Higuain son vuruşun kralını yapıyor . Herkes pres yapıyor . Yani kısacası Real'in futbol kimliği gerçekten değişmiş ve Special One eli değmiş, belli oluyor. El Clasico bu sene daha güzel olacak ..!

Erdem !

Nuri Şahin'in Podolski'ye Cuma günü verdiği ders unutulmaz . Nuri'nin intikamı nefsimizi fena halde okşadı . Ama gözden kaçan bir şey var ;Podolski yaptığı edepsizliğe rağmen maç sonu gidip Nuri'nin elini sıkıp tebrik edebiliyor ve özür diliyor. Bu da bir erdemdir beyler ! Biz böyle şeylere alışık değiliz be ! Nuri ise daha sonra olayı büyütmemek gerektiğini söyleyip konuyu kapatıyor. Hayat normal akışında devam ediyor.Bu nasıl bir lig , nasıl bir mentalitedir Allah aşkına! Aynı şeyler bizim ülkede olsaydı millet birbirini şişlerdi herhalde. Nuri'ciler ve Poldi'ciler diye çoktan ayrılmıştık bile. Sahada olan sahada kalıyor adamlar futboldan çatır çatır zevk alıyor , sahada yaşanan o anki duygular hayatın önüne geçmiyor . Nuri'yi de kutlamak lazım . Verdiği demeçlerle çoktan olgunlaştığını göstermiş . Şahin gelecekte bu takımın abisi kaptanı olmazsa ayıp olur herhalde ...

Skoru tutamamak !

8 maçta 5 beraberlik ve yenilen 11 gol ! 3 maçta kaçan galibiyet : Fulham 2-2 , Everton 3-3 ve West Bromwich Albion 2-2 . Bu sene Manchester United taraftarları hakem son düdüğü çalana kadar rahat bir maç izlemekte zorluk çekiyor. Bu psikoloji harbiden sinir bozucu bir şey ve tanıdık , çünkü geçtiğimiz sezon G.Saray'ın maçlarını izlerken kabız oluyorduk .Gerçi kabızlığımız hala devam ediyor ya, neyse ! Geçtiğimiz sezon kariyer patlaması yapan Rooney bu sene kulübede ve Ferguson'la arası büyük ihtimal limoni gibi . United sezona kötü başlar, sonra bir seri tutturur işler yoluna girer genelde . Ama sanki bu sezon eski ruhundan ve canlılığından bir şeyler kaybetmiş gibiler. Ne savunmada iyiler ne de orta sahada .Biraz Nani biraz da Berbatov United'ı sürüklüyor . Van der Sar yenmeyecek golleri yemeye başladı. Bu United bizim bildiğimiz United değil kesinlikle . Kötü performansa rağmen hala ligin yenilmeyen tek takımı . O da ilginç !

15 Ekim 2010 Cuma

Kareler...

Ruud Gullit ile Cruyff'un aynı formayı terlettiğini bu fotoğrafı görene kadar bilmiyordum . O zamanlar Gullit'in lüle saçlarından eser yok tabi ki .Güzel bir foto , resme tıklarsanız daha iyi olur hani ...
Bu resimde de George Best 1968 yılında Avrupa'da yılın futbolcusu ödülünü Bobby Charlton ve Denis Law ile birlikte Sir Matt'in elinden alıyor. Fotoğraftaki ilginçlik, ödül olarak kaşık-bıçak çatal setinin göze çarpması . Acaba bunlar altın mı diye düşündüm birden .Foto siyah beyaz olduğu için anlaşılmıyor . Altın değilse bu nasıl bir ödüldür yahu :) diye düşünmeden edemiyorum . George Best sayısı belli olmayan sevgilileriyle kullanmış mıdır bunları acep ?

9 Ekim 2010 Cumartesi

Özil cezayı kesti..!

Onu hafta içinde medyamız ve futbolcularımız da dahil olmak üzere "Judas" gibi gösterdik . Mehmet Aurelio'dan çakma bir Türk yaratan bir toplumun Mesut'un tercihi ile ilgili fazla söyleyeceği bir şey yok , olmamalı da aslında. Adam ilk yarıyı değişik duygular içinde geçirdi . 40 bin gurbetçinin kendi evladını her topu aldığında yuhalaması görünüşe göre ilk başta biraz etkiledi onu . Her şeye rağmen golü attı edebiyle sevindi ve bir türlü bulutların tepesinden toprağa inmeyen ve kendilerini bir halt zanneden bizimkilere cezayı kibarca kesti Mesut. Oynadığı futbolun bizle alakası yoktu ki zaten . Suratı dışında , ne oynadığı basit ama muhteşem futbol bizdendi ne de kusursuza yakın fizik yapısı . Kızmayalım Mesut'a . O şimdi başka bir dünyada ve ordan da kolay kolay kopmaz artık . Bizim profesyonellik zihniyetimizin ötesinde her geçen gün büyük topçu olma yolunda adım adım ilerliyor . Onun gol atmasını istemem demiştim bir kaç post önce. Ama yaptıkları ve oynadığı futbolla helal olsun dedirtiyor . Üzüleceğimi düşünüyordum ama pek te üzülmedim açıkçası .
Yenilmek dünyanın sonu değil. Kaldı ki oyun disiplini dillere destan Almanya'nın daha bir kaç ay önce İngiltere ve Arjantin'i dörtlediğini unutmayalım . Bizim sorunumuz yanlış işler yapmaktaki ısrarımız. Yanlışlarımızı ve hatalarımızı teker teker saymamıza rağmen ders alıp icraat yapamıyoruz . Felsefik laflar hoşumuza gidiyor ama bir halt yapmıyoruz . Hiddink hala bu takıma hakim değil ve iddia ediyorum fazla da sallamıyor . Çünkü kariyeri ortada ve emekliliğinden önce Türk milli takımı ile muhtemel başarısızlığı onun prestijini fazla sarsmayacak ve o da bunun farkında. Zaten maçtan sonra Almanya bizim rakibimiz değil diyerek ondan beklediğimiz vizyonu sekteye uğrattı . Belki doğruyu söyledi ama biz acı gerçeği duymayı sevmeyen bir milletiz . Her takımın kötü dönemi olur . Almanya da bu dönemleri yaşadı ama yaptığı hamleler ve işlerine olan saygıları çabuk toparlanmalarını sağlıyor. Küçücük fiziğiyle her ikili mücadeleden galip çıkan Lahm ve yaşı ilerledikçe güçten düşeceğine daha da güçlenen Klose'nin mücadelerini izleyince neden biz kötüyüz sorusuna cevap alabiliyoruz. Ligde ortalıklarda fazla görünmedikleri için suratlarını bile unuttuğumuz adamların milli formayı giymesini artık içimize sindiremiyoruz . Futbol kim ne derse desin ciddi bir iş. İşini seven ve kendisini her gün geliştiren adamların bolluğu bu ülkenin futbol kalitesini arttırır. Yayın ihalesindeki uçuk rakamlar ülke futbolunun çağ atladığını göstermez. Zaten o paralarda fütursuzca dış transfere gidiyor . Alt yapı, tesis , yerli futbol filan hak götüre .Yerinde sayan ve futbolun matematiğini anlamayan teknik adamların yetiştirdiği ve seçtiği adamlardan futbolcu olsa ne olur olmasa ne olur . Yazık , çok yazık deli gibi potansiyele sahibiz ama hala kullanma kılavuzunu okumadan deneme ve yanılmalara devam ediyoruz. Umarım Azerbaycan maçı başka bir hayalkırıklığı olmaz ...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Es Es Bülent !

Başka bir takımı çalıştırırken o kişiyle flört ettiği için suçludur ESKİŞEHİRSPOR ! Gizli bir yakınlaşma olmuş , kimse kimseyi kandırmasın .

Bula bula Bülent Hoca gibi bir saatli bombayı baştan hoca olarak kabul edip güzelim takımı ona emanet ettiği için suçludur BUCASPOR ! Uyum süreci daha da uzayacaktır şimdi . Ama yine de hayırlı olmuştur onlar için . Felaketin eşiğinden dönülmüştür kimbilir !

Dikkat edin Es Es ! Bugün başkasını satıp yarı yolda bırakan birisi yarın sizi de havada karada satar . Mesafeli olun bu herife .Eskişehirliler isterseniz Uygun'la harikalar yaratın , ama benim midem kaldırmıyor artık bu adamı . Kulübenin camlarına da sahip çıkın , hani kırar filan ,zeval gelmesin. Bandonuz fazla oynak şeyler çalmasın, Bülent Hoca gaza gelir belki showunuz güme gider . Pek fazla hazzetmezdim zaten , iyice tiskindim bu adamdan be ..!

Buyrun cenaze namazına ...

İçimdeki gerçek hisleri söyleyeyim . Arda'nın sakatlanmasına milli takım adına değil G.Saray adına üzüldüm . Almanya maçını kaybetsek dünyanın sonu değil . Dünya devi bir ülkeye yenilsek ertesi sabah ülkede güneş batıdan mı doğacak sanki ! Sürpriz olmaz yani . Ama Ardasız G.Saray ligde ilk 5'e girer mi ,bundan sonra onu tartışırız. Kocaman bir takımın Arda'ya bağlı kalması ayrı bir tartışma konusudur , neyse . Hiddink efendi geldiğinden beri hoş , güzel ve felsefik röportajlar verdi durdu . Yok efendim türk futbolcusu böyle olmalıymış , şunu şöyle yapmanız gerekirmiş vs.vs...Ulen konuşup duracağına adam gibi yerleş memlekete , gerekirse TFF sana Boğaz'dan kıyak bir ev tutsun da dolaş şu ülkeyi bahsettiğin problemlere bir neşter vur . Kıçı kırık Oğuz'la Engin'e emanet etme şu güzelim ülkeyi .Bizimkilerde nedense öylesine aşağılık kompleksine giriyorlar ki adam doğru söylüyor , vallahi biz bu gerçekleri hiç görmemiştik geyikleri yapmakta. Hiddink elbette doğrulardan da bahsediyor. Ama kardeşim emeklilik demindeki Hiddink'in gerçekten tuzu kuru . Son voleyi aldığı parayla vurdu , Türkiye başarısız olsa bile bana bir halt olmaz rahatlığında stressiz bir hocalık dönemi geçirmekte . Bizler profesyoneliz diye geçinen şahsına münhasır, duygusallıkla yoğrulmuş amatör ruhlu futbol ülkesiyiz. Bize profesyonel olmayı öğreteceksen Hiddink de ki " Önce sağlığını düşün , sana daha çok ihtiyacım olacak .Kendini heba etme" . Çanakkale Savaşına çıkmıyoruz yahu , neyi neye feda ediyoruz ki . Futbolcularımızda artık fedakarlık ayağına "Bu maça bacağım kopsa çıkarım" diyerek hoş görünmeye çalışarak sevenlerini kandırmasın , takımını yalnız bırakıp yatmasın . Yeter yahu vallahi imanımız gevredi şu sakatlıklardan . Futbolda böyle şeyler olur demek artık profesyonellik oluyor ; ben sakatım beni mazur görün demek vatan hainliği statüsüne mi giriyor ? Sen aslansın koçsun milli takım için aşilini ,tendonunu, menisküsünü , bağlarını , liflerini ve kemiğini feda edersin cümlelerinden ne zaman kurtuluruz acep .Bu arada Rijkaard vallahi senin adına da pek üzgünüm . Hemşon seni öyle vurdu ki , Arda'sız bu ülke seni daha çabuk gönderir...

2 Ekim 2010 Cumartesi

Afiş !

New York Cosmos

Cruyff & Beckenbauer

Almanya Kadrosu

Cuma'ya Almanya maçı var daha Hiddink efendi ülkeye teşrif bile etmediler . Löw Türkiye maçının kadrosunu açıkladı . Pek sürpriz adam yok . Sadece 3 forvet var ama Klose'nin olması yeter de artar bile . Alman medyası son haftalardaki formuyla parlayan genç Dortmund'lu Grosskreutz'un milli kadroya seçilmesini hoş karşılamış . Bizim için çok zor bir maç olacak çünkü EURO 2008'de oynadığımız Almanya milli takımı ile bu takım arasında pek alaka yok ve daha güçlüler. Mesut için tuhaf bir maç olacak ama bize gol atarsa da üzülürüm be ...! En çok çekindiğim adamlar Klose,Mesut,Schweinsteiger ve Müller .Allah kolaylık versin...

Kaleciler: Manuel Neuer (Schalke 04), Rene Adler (Bayer Leverkusen), Tim Wiese (Werder Bremen)
Savunma: Holger Badstuber (Bayern Munich), Jerome Boateng (Manchester City), Marcell Jansen (Hamburger SV), Philipp Lahm (Bayern Munich), Per Mertesacker (Werder Bremen), Sascha Riether (VfL Wolfsburg), Heiko Westermann (Hamburger SV)
Orta Saha: Kevin Grosskreutz (Borussia Dortmund), Sami Khedira (Real Madrid), Toni Kroos (Bayern Munich), Marko Marin (Werder Bremen), Thomas Müller (Bayern Munich), Mesut Oezil (Real Madrid), Lukas Podolski (1.FC Cologne), Bastian Schweinsteiger (Bayern Munich), Christian Träsch (VfB Stuttgart)
Forvet : Cacau (VfB Stuttgart), Mario Gomez (Bayern Munich), Miroslav Klose (Bayern Munich)

G.Saray'ın Deplasmanları

Son dönemde çoğu G.Saray taraftarı Cimbom'un deplasman maçlarında resmen kurdeşen dökmekte . İster adını ligimiz giderek zorlaşıyor koyun ya da ister G.Saray'ın muvaffak olamaması deyin G.Saray için deplasmanlar sıkıntı verici . Tabir yerindeyse bu ligde şampiyon olmak istiyorsan dışarıda kafadan en az 9 maçı kazanacaksın kardeşim . Peki daha az maç kazanarak şampiyon olunur mu ? Olunuyor olmasına elbette, fakat bu seferde iç sahanda müthiş işler yapman gerekiyor . Örneğin Lucescu'nun şampiyon G.Saray'ı deplasmanda sadece 7 maç kazanmasına rağmen Sami Yen'de 17 de 17 yapmıştı . G.Saray'ın son iki şampiyonluğunda kazandığı deplasman galibiyeti 11 . UEFA şampiyonu olduğu sezonla aynı rakam . Madem dışarıda kazanamıyorsun e o zaman en azından yenilmeyeceksin . Beraberlikler bile bazen işe yarayabiliyor. Aşağıdaki tablo son 6 sezonda şampiyon takımların 17 deplasmanda ne halt yediklerini gösteriyor. Şampiyonluk için kısacası 4'er 5'er beraberlikle süslenmiş 8-9 deplasman galibiyeti sizi ilk 3'e büyük ihtimalle sokuyor. İçerde de iyi olmak kaydıyla tabi ki ...

1 Ekim 2010 Cuma

G.Saray artık sıradan bir takım ...!

İdeal kadroyla maç yapmadık ve Rijkaard'a sabredelim ayağına sabır taşı çatladı un ufak oldu artık . Olmuyor, olamıyor beyler , imanımız gevredi . Güç bela kazanılan ligdeki dandik galibiyetlere sevinir olduk ne zamandır. Ne yaptığını bilmeyen, çaresiz ve nemli gözlerle maçları izleyen Rijkaard'ın akla hayale gelmeyecek varyasyon denemeleri bu vakitten sonra beş para etmiyor gözümüzde. İyi hocadır veya kötü hocadır , bu romantik futbol muhabbetini es geçelim artık bir zahmet .G.Saray ile futbolcularla arası çoktan heder olmuş Rijkaard'ın kimyası tutmadı , kabul edelim . Seneye herkes biliyorki bu takımın başında Hollandalı olmayacak . Sahada ne yaptığını bilmeyen , iki top yapamayan şaşkınlar sürüsüyle fazla bir şeyler beklemeyelim . Arda gelecek her şey düzelecek diye bekleyen bir takım büyük takım değildir . Sıradan ayakların çokluğuyla yakalanan tek tük pozisyonlarla vakit öldürüyoruz. G.Saray güçsüz , enerjiden yoksun ve ne yapacağını bilmiyor. Maalesef büyük takım alametleri her geçen hafta yok olmaya başladı . Ülke puanını düşürmeye katkıda bulunan bir takım olma yolunda. 2000'den sonra ülke futboluna bu kadar büyük derecede ihanet eden bir Türk takımı olmamıştır. Bir miras böylesine çarçur edilir mi yahu ? Yenildik moralimiz bozuk ,sakin kafayla bir şeyler yazayım diyorum ama olmuyor . Yarın da ertesi günde aynı şeyleri düşünüyorum , umut yok . Hadi gençlerden oluşan yeni bir ekip kurduk sabırlı olalım deseniz anlayacağım .Ama yok kardeşim ne ümidi ne hayali , niye her geçen hafta kendimizi kandırıyoruz ki . Her hafta yenilen birbirinden ilginç ucube goller , ayağının ayarı olmayan Neill , rakibine çift dalmaktan başka bir şey yapmayıp kulübenin müdavimi olan Cana , her pozisyonda hakeme itiraz eden ağzından FUCK kelimesi eksik olmayan güçsüz Kewell , kaçak dövüşüp hala yeterince sorumluluk almayan Misimovic , kanat bindirmeleri yaptığını zanneden Pino , diğer Anadolu kulüplerinde ilk 11'e bile giremeyeceğini düşündüğüm yerli oyuncular size umut veriyor mu ? Bir temizlik şart ama Adnan Polat tayfası başta olduğu sürece vizyon hak götüre. Seyrantepe'ye gelenler bu takımı izleyecekse yandı gülüm keten helva . Ha bu arada hakem hatalarını da bahane listesinden siliyorum. Oynanan futbol hakemi bile akla getirmiyor be ...!