4 Eylül 2009 Cuma

İtalya'nın Roberto Baggio'su !

Tanju Çolak 9o'lı yıllarda G.Saray'dan F.bahçe'ye yanlış hatırlamıyorsam 3 milyar küsura transfer olduğunda bir G.Saray'lı olarak çok deli üzülmüştüm . Aynı zamanda o sıralar Türkiye'nin en büyük golcüsü olarak gördüğüm Tanju'nun aldığı para dudaklarımı uçuklatmıştı . O günlerde gazetenin spor sayfalarına göz attığımda bir haber gözüme ilişmişti . "Dünyanın en pahalı futbolcusu Roberto Baggio ! 55 milyar liraya Fiorentina'dan Juventus'a transfer oldu " Tam 55 milyar ! Tanju'nun aldığı paranın nerdeyse 20 katıydı . İnanın bu para son derece uçuk bir rakamdı. Kim 55 milyar lira ederdi ki ? Fiorentina taraftarları onun gidişinden dolayı Floransa sokaklarını karıştırmıştı . Kimdi bu adam ?
Roberto Baggio ismi artık o andan sonra kulaklarımıza yapışmıştı . İtalya 90 Dünya Kupası'nda bu adamı özellikle izlemenin heyecanını yaşıyordum . Nasıl bir topçudur ki bu kadar para ederdi? Artık İtalya maçlarını izlerken gözlerimiz onun üzerindeydi . 23 yaşındaki bu sırım gibi delikanlı ayaklarını raket gibi kullanıp , çalım nasıl atılırın dersini veriyordu adeta. İtalya Arjantin'e elenip finalden olmuştu , fakat Baggio turnuvada attığı iki gol ve kupanın gol kralı olan Salvatore Schillaci'ye verdiği asistlerle İtalya ve dünya futbolunun gündemine oturmuştu .Juventus yılları onun için parlak geçiyordu. Fakat bu kadar topla oyuncak gibi oynayan ve aldığı transfer ücretiyle herkesi kıskandıran Baggio inanılmaz faullere maruz kalıyordu . Ama o yine de sahada sihirbazlık yapmaya devam ediyordu . Juventus yılları futbolunu öylesine olgunlaştırdı ki Avrupa'da ve Dünyada yılın futbolcusu seçilmişti .
Ertesi sene dünyanın öbür ucunda finalde kaçıracağı penaltılardan habersiz , insanların ilk başta çok garipsediği , fakat onunla özdeşleşen yeni at kuyruklu saç modeliyle yeni bir dünya kupası macerasına atıldı Roberto . Finale kadar ağır aksak oynayan İtalya'nın en spekteküler futbolsusu "Il Divin Codino" idi . Kutsal atkuyruğu anlamına gelen bu yeni lakap onun ismi olmuştu . Fakat finalde Brezilya'ya karşı kaçırdığı o penaltı, aslına bakarsanız mahallede top oynarken bizler için büyük bir teselli olmuştu. Çünkü ne zaman penaltı atamasak , büyük futbolcularda penaltı kaçırır, Baggio bile kaçırdı ! bahanesine sığınırdık . Cassano daha küçük yaştayken ona dokunabilmenin keyfini çıkarıyordu.

İtalya'ya geri döndüklerinde Juventus'ta yeni bir yıldız bir peydah oldu . Alessandro Del Piero adındaki genç yetenek , sakatlığından dolayı fazla forma şansı bulamayan Baggio'nun tahtını sarsıyordu . Yönetim Baggio'dan aldığı ücreti 3'te 1 oranınında düşürmeini isteyince , Baggio için Juve defteri kapanıyordu . Milan'la anlaşan Baggio için verimsiz bir dönem başlamıştı . Milan'da yedek beklemek zorunda kalan bir futbolcu konumuna dönmüştü . Üstüne üstlük Amerika'da kaçırdığı penaltı yüzünden arası limoni olan Sacchi'nin Milan'ın başına geçmesi , onu Bologna transferine itti .
Bologna yılları onun tekrar parlaması için iyi bir fırsat oldu . Attığı 22 golle Bologna'nın ve İtalya'nın vazgeçilmez bir parçası olduğunu yeniden kanıtladı . Bologna performansı ona Fransa 98'de milli takımın yolunu açtı . Fransa'ya penaltılarla elenen İtalya'nın penaltı gollerinden birisini Baggio attı. Artık üzerine yaftalanan penaltı kabusunu burada öldürmüştü . Fakat İtalya elenmişti . Buna rağmen 3 farklı Dünya Kupasında gol atan futbolcu özelliğini kapmıştı .
Baggio'nun Bologna ve Dünya Kupası formu İtalya'nın diğer büyük takımı Inter'e gitmesine yol verdi . Inter o zamanlar bir çok iyi futbolcuyu barındırmasına rağmen takım halinde kötü oynuyordu. Forvet hattında Baggio, Ronaldo, Zamorano ve Ventola'nın sakatlıkları takımın belini kırınca , Baggio'nun Inter karnesi tatmin edici olmadı . 2000 yılında 33 yaşına basan Baggio verdiği bir kararla tecrübelerini daha iyi aktarabileceğini düşündüğünü söyleyerek Serie A'ya ayak basan Brescia'a transfer oldu . Verdiği en iyi kararlardan birisi buydu . Çünkü 70 lig maçında attığı 33 golle Brescia'nın en büyük efsanesi ve abisi oldu . İtalyanlar futbolunu son demlerinde gösterdiği bu formla Baggio'ya çok saygı duyuyordu . Brescia'da en iyi anlaştığı futbolculardanbirisi de bugün Barça'da harikalar yaratan Guardiola idi.2004 yılında San Siro'da Milan'a karşı son maçını oynadı . Maçın 88.dakikasında oyundan çıktığında onun gibi büyük yıldız Maldini'nin kollarında ve 80.000 kişinin alkışı eşliğinde futbol defterini kapattı. Brescia Baggio'dan sonra 10 numaralı formayı emekli etti . Baggio kariyeri boyunca attığı 205 golle İtalyan futbolunu efsaneleri arasındaki yeri aldı . Onu en son yeşil sahalarda Fiorentina'dan eski dostu Stefano Borgonovo'nun hastalığı için düzenlenen yardım kampanyasında gördük . Saçlara kar yağmış , ama futbolcu asilliğinden bir şey kaybetmemiş şekilde . Gittiği her takıma renk katan Baggio , teknik adamlarla çok sorun yaşadı . Fakat futbol sihirbazı ayaklarıyla her daim ayakta kalan isim oldu . Unutulmazlar arasındaki yeri sabittir, şimdi nerde İtalya'da şöyle bir adam demeden kendimi alamıyorum .

3 yorum:

firat selcuk dedi ki...

floransa'da herkes bu adam kadar fiorentinalı olsa italya ve futbol bambaska bir halde olurdu herhalde..

Al lee dedi ki...

dünyanın gelmiş geçmiş en karizmatik futbolcusu. keşke teknik direktörlük yapsaymış diyorum, izlemeye görmeye doyabilseymişiz biraz..

Unknown dedi ki...

Arkadaşlar. San Siro'daki Milan maçında ilk yarının ortalarında oyundan çıktı Baggio. Bahsettiğiniz 88. dk'da oyundan çıktığı maç milli takım ile yaptığı jübile maçıydı. O maçta 88. dk'da oyundan çıktı ve 2004 yılında İspanya'ya karşı oynandı...
Bu arada ben facebook'da çok geniş kapsamlı bir Roberto Baggio arşivi hazırladım.. attığı bütün golleri ve bütün sezon istatistiklerini burada bulabilirsiniz...
http://www.facebook.com/pages/Roberto-Baggio-Hayran-Sayfasi/149716935042094
Bu linkten takip edebilirsiniz.
İlginize teşekkürler ederim...