23 Ocak 2010 Cumartesi

Saha zemini soğuktan nasıl korunur ?

Fotoğraf 1925 İngiltere'sinden . White Hart Lane görevlileri zemini soğuktan korumak amacıyla saman balyalarını tüm sahaya istiflemişler . Bayılıyorum şu nostaljik karelere ...

2009'un en iyi performansı Ronaldo'ya ait !

Messi'nin yaptıklarının yanında Ronaldo ne yapmış dediğinizi duyar gibiyim . Castrol Rankings 'e göre vaziyet aynen böyle. Castrol -Ronaldo reklam anlaşmasından da kaynaklanmıyor bu durum . Castrol Avrupa'nın en iyi 5 liginden 2000 tane futbolcu seçmiş ve bu futbolcuların 2009 yılında oynadıkları maçlarda her hareketi en ince ayrıntısına kadar mercekten geçirmiş . Futbolcuların topla oynama süreleri , pasları , golleri , isabet oranı vesaire... Yani anlayacağınız profesyonel bir çalışma . Ronaldo'nun 2009 yılı boyunca Şampiyonlar Liginde attığı 10 gol ve Real Madrid formasıyla oynadığı ilk 9 maçta attığı 7 gol onu tepeye çıkaran unsurlardan . İsabetli pas yüzdesi % 74'ten % 83'e çıkmış . Yaptığı başarılı driplinglerin oranı da %39'dan %55'yükselmiş . Verilen rakamlar Manchester United'da oynadığı futboldan daha iyisini yapmakta olduğunu gösteriyor . Castrol'un listesinde buram buram kokan bir İspanyol hegemonyası var . Tüm listeyi görmek için tıklayın.

Ronaldo'nun gidişi Rooney'e yaradı !

Wayne Rooney Hull City maçında attığı 4 golle , şimdiden lig kariyerinin en yüksek gol rakamına ulaştı ve gol sayısını 19'a çıkardı . Rooney 19 gole 22 maçta ulaştı ve Rooney'in gol attığı bütün maçlarda 3 puan United'ın hanesine yazıldı . Takımın gol yükünü çekmekte ona kaldı , çünkü United'ın diğer forvetleri Berbatov,Owen ve Diouf'un attıkları gol sayısı 11 ve Rooney'in attığı 19 golün gerisinde . Geçtiğimiz sezona bakarsak oynadığı 22 maçta sadece 9 golü vardı Rooney'nin . 2007-08 sezonunda etkileyici bir performans gösterip 34 maçta 32 gol atan Cristiano Ronaldo'nun da o sezon 19 gole 22 maçta ulaştığını hatırlatalım . Rooney'in Manchester United'da en gollü sezonu 2005-06 dönemiydi ve o sezon 36 maçta 16 gol kaydetmişti . Rooney'in Afrika biletinin Capello tarafından çoktan hazır olduğunu ve İngiltere milli takımının 1 numaralı forveti olacağını söylemeye de gerek yok galiba ...

22 Ocak 2010 Cuma

Blanc 87

Laurent Blanc

Cimbom'un Brezilyalıları

Daha bir kaç ay öncesine kadar Brezilya'lılardan istediğimiz verimi alamadık, bundan böyle Brezilya ekolünü tercih etmiyoruz diyen bir yönetim vardı hatırlarsanız. Jo'nun transferi beni her şeye rağmen hafiften şaşırttı desem yeridir. G.Saray bugüne kadar Jo'nun gelmesiyle beraber 14 sambacıyı Florya'ya getirdi . Bunların birisi kaleci , beşi forvet , biri savunma, diğerleri de orta saha elemanı oldu . İçlerinden en faydalısı elbette ki kaleci Taffarel . Büyük ihtimalle 1 devre oynayacak Jo'dan olağanüstü şeyler yapmasını beklemiyorum açıkçası (Umarım yanılırım). Brezilyalılar bizim memlekete alışana kadar 2-3 ay geçiyor zaten . Bekleyelim ,görelim acele etmeyelim . Çünkü G.Saray Brezilyalılardan tatminkar bir verim alamadı bugüne kadar . Bu da Mecidiyeköy'e gelen sambacılar :
Claudio Andre Taffarel
Marcio Dos Santos
Bruno Quadros
Carlos A. Oliveira (Capone)
Mario Jardel
Joao Batista Casemiro Marques
Jorge Loureiro Felipe
Fabio Pinto
Christian Correa Dionisio
Cesar Prates
Flavio Conceicao
Cassio Lincoln
Elano Blumer
Joao Alves De Assis Silva

21 Ocak 2010 Perşembe

Ahmet Hassan rekora koşuyor !

1995 yılında ilk defa Mısır Milli Takımının formasını giydiğinde 20 yaşındaydı . Kaptan Ahmet Hassan şu anda oynanan Afrika Kupası Maçlarında dün itibariyle 169.kez milli formayı üzerine geçirdi . Mısır'ın bir diğer maçında oynarsa (büyük ihtimalle oynar)ülkesinin bir başka efsane ismi Hossam Hassan 'ı da geride bırakmış olacak . Dünya istatistiklerinde de 3. sıraya yerleşecek . Onun önünde 181 defa Suudi Arabistan Milli takımının kalesini koruyan Mohammed Al Daiya ve 178 kez Meksika formasını terletmiş olan Claudio Suarez bulunuyor. Ülkemizde Kocaelispor,Denizlispor,Gençlerbirliği ve Beşiktaş takımlarında oynayan 34 yaşındaki A.Hassan'ın yaradan nasip eylerse bir kaç sene içerisinde ilk sıraya yerleşeceğine fazlasıyla ihtimal veriyorum . Şanssızlığı Mısır'ın bu yaz Dünya Kupasında oynayamayacak olması .

Haiti :(

Çamur Adamlar !

İngilizlerin unutulmaz yıldızları Ian Wright ve Paul Gascoigne İzmir Atatürk stadının yanında bulunan antreman tesislerinde çamura bulanmışlar . Fotoğraf 1993 yılı Mart ayından .Bu arada İzmir'de İngilizlerle oynadığımız milli maçı 2-0 kaybediyoruz . Goller Platt ve Gascoigne'den geliyor. İngilizler bizi yenmesine yeniyor fakat 1994 Dünya Kupası'na katılamıyor...

19 Ocak 2010 Salı

Kafa ütüleme ulennn !

Tevez : Çok konuşuyon çok ...!
Neville : Bak bu parmak var ya , bu parmak ....

Tevez'in Carling Cup Manchester derbisinde attığı gollerden sonra oluşan bu diyalog , Gary Neville'ın maçtan önce Tevez hakkında söylediklerinden kaynaklanıyor .Ne demişti Gary : "Tevez hiç bir zaman 25 milyon pound'luk bir adam olmadı . Alex Ferguson Tevez'e taviz vermemekle doğru yapmıştır. " Arjantin'li bu laflardan fena halde alınmış olmalı ki , gollerini Gary'ye hediye etti ! Bazen parmaklarla iletişim kurmak daha basit oluyor şekilde görüldüğü gibi . Old Trafford rövanşında cümbüş var, kaçırmamak lazım ....

18 Ocak 2010 Pazartesi

Cantona 89

Cantona-Bordeaux 88-89

2009'un en iyi karesi !

IASN (International Association of Sports Newspapers) adlı adını ilk defa duyduğum teşkilat geçtiğimiz yılın en iyi karelerini seçmiş ve ahanda bu fotoğraf birinci olmuş . Ole 'nin yayınladığı fotoğraf Arjantin Liginden . Diğer resimleri görmek için buraya tıklayın .

Bonus kafanın yükselişi !

Fas asıllı Belçika'lı Marouane Fellaini bonus kafasıyla Premier League'in sembol futbolcularından birisi olma yolunda azimle ilerliyor. Her ne kadar saçları onu bir marka yapma konusunda pekiştirse de , oynadığı futbolla her geçen maç modern futbol nasıl oynanırmış dersini vermekte. Box to box futbolcu kriterlerine uygun bir adam . Fizik muhteşem , dayanıklılık had safhada , ligin en çok top çalan isimlerinden birisi , pas isabet sayısı bir hayli fazla . 12 milyon pound'a Standart Liege'den transfer edildiği zaman çoğu kişi bu adam bu kadar para eder mi dendiğini çok iyi hatırlıyorum . Şimdi peşinde olduğu söylenilen büyük kulüplerden sonra Everton'a kelepir fiyatına geldiğini düşünebilirsiniz. 23 yaşındaki Fas asıllı müslüman futbolcu Fellaini Fas ve Belçika milli takımları arasında gelmiş gitmiş .Fakat Belçika genç millilerinde oynamasından dolayı Belçika'yı seçmiş . Hafta sonu oynadıkları Man.City maçında Bellamy'den kaptığı topu görmeliydiniz (resimde) . Tackling denilen olay böyle bir şey olsa gerek ...

17 Ocak 2010 Pazar

Başkent havası iyi geldi !

Geçtiğimiz sezon Bayern'in en kıymetli adamlarından birisiyken, bir anda Van Gaal'ın gelişiyle kulübenin demirbaşı olup çıkmıştı. Luca Toni ligde en son golünü 23 Mayıs'ta ligin son maçında Stuttgart'a karşı atmıştı . Yaklaşık 6,5 ay sonra golle,gollerle buluştu Luca Toni. Genoa'ya attığı 2 golle gol susuzluğunu giderdi . O da Ronaldinho gibi sahada olsun dediğim adamlardan birisidir . Onu da özlemişiz . Almanya'ya bir daha dönen ne olsun diyor mudur acaba ...?

Özlemişiz seni Dinho !

Son 3 maçta 6 gol attı , attırdıkları da cabası . 18 maçta 9 gol hiçte fena değil. Çok değil daha 3-4 sene öncesine kadar galakside ondan daha iyisi var mı acaba diye düşünüyorduk . Messi çılgınlığında unutulup gitmişti . Yeni versiyonu ile karşımıza çıkmış gibi Ronaldinho . Milan'da hocası da hemşosu olunca , huzuru tekrar yakalamış görünüyor . Bir kaç haftadır onu izliyorum , özlemişiz keratayı ...

14 Ocak 2010 Perşembe

Reklam Kuşağı

İhaleyi kim alsın ?

5 firma (Digiturk, TRT, NTV,D-Smart ve TTNet) bugün saat 11'de 3 paket için kapışacak . Önümüzdeki 4 sezonu kapsayan ihale A, B ve C olarak üç sınıfa ayrılıyor. 214 milyon 300 bin dolar bedelli A paketi; Süper Lig’in isim hakkı ve haftada en az 4 maçın şifreli canlı yayınını kapsamakta . Bu paketi alan şirket bütün maçların çekimini yapma hakkı kazanacak. B paketi ise 40 milyon 200 bin dolar ve Süper Lig’deki 9 maçın geniş özetini içine alıyor. 13 milyon 400 bin dolarlık C paketi ise gol görüntülerinin cep telefonlarından izlenmesini içeren mobil yayın haklarını kapsamakta.
Digiturk yıllardır naklen yayın işinin başında olduğundan çekim işini iyi biliyor ve sağlam bir altyapısı var . TRT naklen yayın ihalesini kaparsa ilk sene güzel çekimler beklemeyin , çünkü TRT'nin naklen maç yayınları Türkiye Kupası'ndan da farketmişsinizdir tam bir ızdırap . TRT bu işi alırsa stadlar zaten dolmuyor, bundan sonra hiç dolmaz. Gerçekçi olalım NTV ve TRT naklen maç olayını iyi kıvıramıyor . D-Smart ihaleyi kaparsa ayvayı yedik , Emre Tilev,İlker Yasin ve versiyonları ve ayrıca vasat teknik ağıyla sporseverleri bir işkence bekliyor haberiniz olsun .TTNet ne ayaktır anlayamadım . Maçları İnternetten izlemeyi tercih etmem , TRT ile ortak hareket edecekleri söyleniyor. A paketini Digiturk , B paketini TRT , C paketini de TTNet alsın bu iş bitsin :)

Lucas Neill & Galatasaray

Everton'un bu sene ligde oynadığı 20 maçın 12'sinde görev almış ve 12 maçın 10'unda 90 dakika forma giymiş 31 yaşındaki Avustralyalı . G.Saray'ın oynayacağı Athletico Madrid maçında forma giyebilecek olması sevindirici , çünkü Neill Everton ile Avrupa deneyimi yaşamadı . Göze hoş gelen bir transfer fakat erken yorum yapmamak gerek . Servet ile uyumu zaman alabilir , keşke sene başında gelseydi. Meira transfer olduğu zaman Cimbom Popescu'suna kavuştu demiştim ama her ne kadar teknik özellikleri fazla olsa da ikili mücadelelerde hayalkırıklığı idi hatırlarsanız. Neill fazlasıyla teknik bir isim değil , ama ikili mücadelelerde yere düşmeyen, mücadeleyi seven sağlam bir adam . Kewell'ın kankası olur hemşo ayağına . Hele şu lig başlasın görelim , cicili laflar etmemek lazım , çünkü Süper Lig bir çok güzel adamı harcadı...

13 Ocak 2010 Çarşamba

Zola'nın Cimbom'a attığı gol !

Tarih 20 Ekim 1999 Ali Sami Yen Stadı . Chelsea'li Gianfranco Zola G.Saray filelerine 3.Chelsea golünü gönderiyor ve Cimbom'un gardı iyiden iyiye düşüyor . 5-0'lık mağlubiyetle tarihinin en ağır Avrupa yenilgilerinden birisini alan G.Saray yaklaşık 7 ay sonra UEFA kupasını Türkiye'ye getirerek futbol alemini şaşırtıyor . Bazı mağlubiyetler vardır , hayır getirir ,dersler çıkartır derler . Herhalde tarihte bu maç kadar Cimbom'a faydası dokunan bir mağlubiyet olmamıştır. Teşekkürler Zola ..!

Shankly

1966'nın Liverpool'u , tedavi odası . Efsanevi menejer Bill Shankly oyuncularla hasbihal ederken . Ayağı sarılı olan vatandaş Beşiktaş'ın efsane hocası Gordon Milne ...

12 Ocak 2010 Salı

Kara Kıta diyen haltetmiş !

Bu adama gol atmak yakışıyor !

Tevez attığı her golden sonra kendine özgü gol sevinci geliştirmiş, bayılıyorum ben bu adamın gol atmasına. Attığı her golde bir estetik var . City'e gelmekle doğru bir iş yaptı mı acaba diye düşünenlere şu ana kadar ligde attığı 12 golle iyi cevap vermiş oldu . United ve Ferguson asıl şimdi pişman oluyordur bu adamı bırakmakla .City'de oyun onun üzerine kurulu ve rahat top oynuyor , bir bakıma City'nin en büyük yıldızı . Bu da onun performansına yansımış durumda. Şu halini devam ettirsin , ödül mödül bırakmaz kimseye Arjantin'li ....

10 Ocak 2010 Pazar

Afrika'da yaşamak ....

Kara kıtanın bahtı da kara desek yeridir. Angola'da artık futboldan ve futbol şevkinden bir şeyler kalmış mıdır ki ? . Şu fotoğrafa bakın allahaşkına ! Fildişi Milli takımını taşıyan otobüsün önündeki bu motorize güvenlik çemberini ve silahlarını gördükten sonra futbolcuların ayakları topa gider mi acep ? Favori takımlar erken havlu atarsa şaşırmayın , bu moralle ve bu endişeyle fileleri havalandırsan kime ne faydası olur ki ? Adebayor'un gelecekte torunlarına futbol üzerine anlatacağı anıları pek te cicili bicili olmayacak , o kesin ...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Siyah Beyaz KAR !

İngiltere'ye bu sene haddinden fazla kar yağınca maçların çoğu iptal oldu . Şu sıralar adada futbol gündeminin birinci maddesi kar olmasından dolayı yazılı medyanın çoğunda nostaljik resimlere yer verilmiş. Çok hoş anlar var , hem paylaşayım hem de blog foto arşivinde olsun istedim . Yukardaki resim 1965 yılının Mart'ında çekilmiş. Highbury tribünleri kardan arındırılırken...
1953 yılında Manchester City'nin stadı Maine Road'da görevliler sahadaki buzu eritmek için mangalları 18'e sürmüşler. En ilgi çekici fotoğraflardan birisi ...
1939 Ocak ayında Fulham'lı futbolcular bir araya gelmiş , Bury ile oynayacakları FA Cup mücadelesinden önce sahayı cillop gibi yapma çabasındalar...
Ewood Park'ta görevliler , gönüllüler ve okul çocukları cümbür cemaat , hakem gelmeden önce zemini kardan arıtma çabasındalar...
1952 kışında zemini temizlemek işi Motherwell taraftarlarına kalmış ...1963 Ocak , Birmingham'da St Andrews stadının zeminini temizleme işini traktörlü bir görevli yürütüyor . Ve son olarak 1969 Şubat'ında Liverpool ile N.Forest arasında oynanan bir maç . Liverpool tribünü resme renk vermiş sanki ...

AŞK !

7 Ocak 2010 Perşembe

Vieira City'de iş yapar mı ?

Patrick Vieira ve Premier League denilence aklıma hep Roy Keane ile sahada ve tünelde kedi-köpek gibi dalaşmaları aklıma geliyor. Şimdi deli Roy emekli oldu , İngiltere'de çok şey değişti . Arsenal'de kaptanlık yaptı , 9 yıl boyunca 3 şampiyonluk yaşadı Fransız . Gunners'daki eski dostları birer birer futbolu bıraktı . İtalya'da kulübeyle epeyce haşır neşir olmuştu . Yeniden adanın yolunu tuttu , Arapların City'si ile sözleşme imzaladı imzalayacak . Arsenal günleri muhteşemdi fakat 33 yaşındaki Vieira yeni nesil ada futboluna ve hızına ne kadar uyum sağlar orası meçhul . Amacının Dünya Kupasında forma giymek olduğunu söyleye dursun , Mancini ona bir kıyak yapmazsa formayı zor göreceğini düşünenlerdenim . Zamanın kıyak futbolcusuydu fakat İtalya yılları Vieira'yı biraz söndürdü desek yeridir. City'de olmasa futbolcular nasıl para kazanacak merak ediyorum ...

IFFHS ve Galatasaray

IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) denilen ve canı sıkıldıkça arada bir istatistikleriyle ortaya çıkan örgüt dünyada 2009 yılının en iyi takımlarını sıralamış yine birer birer . Birincinin kim olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok tabi ki : Barcelona . Galatasaray 10.sırada yer almış . İlk 10 takım arasında G.Saray'ın olması ufaktan gururumuzu okşuyor birazcık . Kimsenin bu krumu ciddiye aldığı yoktur ama yine de tarihi kaydeder bir şekilde . Listede Fenerbahçe 35. sıradan 22.sıraya doğru ilerlemiş . Beşiktaş 80.sıradan 83.sıraya doğru gerilemiş . 221.sırada Bursaspor var . 234.sırada bu sezon sefilleri oynayan Sivasspor var . Trabzonspor ise 261.sırada. 350 takım arasında başka Türk takım yok . İlk 10 şöyle :

1.FC Barcelona (Spain) 4.341,0 pts
2.Chelsea FC (England) 4.292,0
3.Manchester United FC (England)
4.291,04.FC Shakhtyor Donetsk (Ukraine) 4.275,0
5.SV Werder Bremen (Germay) 4.272,0
6.Hamburgo (Germany) 4.264,0
7.Arsenal (England) 4.260,0
8.Estudiantes de La Plata (Argentina) 4.243,0
9.Cruzeiro EC Belo Horizonte (Brazil) 4.235,0
10.Galatasaray (Turkey) 3.219,0

Power of X

4 Ocak 2010 Pazartesi

Makarapa ?

Yazın kulak zarlarınız Vuvuzela sesleriyle patlayacakken , aynı zamanda gözleriniz Makarapa'ya aşina olacak . Nedir bu Makarapa ? Bir çeşit başlık . İnşaatlarda işçilerin giydiği kasklardan işte . Adamlar bu sert başlığı kesiyorlar , biçiyorlar ve tuhaf şekiller verip boyadıktan sonra kafalarına geçiriyorlar . Emin olun yazın Afrika'ya gidenlerin ülkelerine kesinlikle hatıra niyetine evlerine götüreceği bir şey olacak .
Makarapa'nın ortaya çıkış hikayesi matrak sayılır. Alfred Baloyi adlı bir Afrikalı, 1979'da takımı Kaizer Chiefs'in maçlarını ön sıralardan izlerken arka sıralardan heyecanla ve hışımla atılan su şişelerinden kendini korumak için arkadaşının inşaatta kullandığı kaskı maça götürür. Bu kaskı giydikten sonra kafasında bir ampül yanar ve daha sonraları kaskı kesip biçip takımının rengine boyar . Yaptığı iş milletin ilgisini çeker ve bu işten para kazanmaya karar verir. İşte o gün bugündür ,acaip kaskları ve devasa gözlükleriyle farklı ve özgün bir Afrika seyircisi oluşur . Baloyi denilen vatandaş şu anda verilen siparişlere yetişemediğini söylüyormuş . Makarapalar 22-62 dolar arasında değişen fiyatlarla satılmakta. Ay-yıldız Makarapa'mız olsaydı çok mu kötü olurdu be ...!

Enstantene

Aşağıdaki post futbolcular içindi . Seyircinin baklava , abdominal derdi yok tabi . Onlar tribünleri doldursun yeter . Resimdeki amcam bütün tribünü doldurdu dolduracak ya o başka . Guardian fotoğrafçıçısı Tom Jenkins son on yılda çektiği en güzel fotoları ayıklamış , bu da onlardan birisi . Millwall-Man United FA Cup finalinden bir görüntü . Dombilinin arkasında bağıran ayrı bir tat katmış resme ...

Abdominal futbolu

Günümüz futbolcusu karnındaki baklavaları saydırmak , göstermek peşinde . İşin gösteriş tarafı bir kenarda dursun, çağımızın futbol anlayışı bunu gerektiriyor galiba. Halı sahada farkettim bu gerçeği . Ufak , tefek bir arkadaş var karşımda. Adamla ikili mücadeleye giriyorsun , resmen bozuk para gibi harcıyor bizi .Maç sonunda bir çıkardı formayı , sıfır yağ - saf kas ! Sonradan dikkat kesildim maç sonlarına tabi . İngiltere'de oynayan adamlara bakıyorum bir de memleketimin topçusuna . Bizimkiler kahvaltı etmiyor olmalı !! Harbiden, ikili mücadelelerde yıkılmayan ,ayakta kalan adamlara bakıyorum ; tahmin edersiniz fit ve kaslı futbolcular. Body building bir şekilde modern antreman sistemlerinin ayrılmaz bir parçası olmuş olmalı . Sergen'i hatırladım birden , erkek adam dediğin balkonlu olmalı di mi yani ...!

1 Ocak 2010 Cuma

Rüyalar Tiyatrosu

Dünya gözüyle görmek istediğim stadlardan birisidir Old Trafford . Rüyalar Tiyatrosu (The Theatre of Dreams) ifadesini ilk seslendiren Bobby Charlton olmuş. Cuk diye de oturmuş bu lakap . Wembley'den sonra İngiltere'nin en çok seyirci (75.797 kişi) alan ikinci stadı ve aslında tam anlamıyla bir deplasman cehennemi. Çok ilginç bir gelişim evresine sahip bu stad. Hampden Park, Ibrox Stadium ve White Hart Lane'i tasarlayan İskoç mühendis Archibald Leitch 1909 yılında ada futboluna Old Trafford'u hediye etmiş .
1911 ve 1915 yıllarında FA Cup finallerine sahne olmuş ve 1920 yılında Aston Villa ile oynanan lig maçında toplam 70.504 kişi maç izlemiş. O zamanın şartlarına göre muhteşem bir rakam . İlerleyen yıllarda tribünlerin bir kısmı daha çatıyla kapatılmaya başlanmış. İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden sonra İngiliz Hükümeti Old Trafford'u cephane olarak kullanmak istemiş . Hatta silahların bir kısmı da yerleştirilmiş. Fakat 11 Mart 1941 tarihinde Almanlar Old Trafford'u bombalamış ve stad büyük hasar görmüş. İngilizlerin Alman düşmanlığı üzerine buradan da bağlantılar kurabilirsiniz.
Savaşa rağmen maçlar devam etmiş ve Man.United maçlarını Manchester'ın diğer yakasında City'nin sahasında Maine Road'da oynamaya başlamış. Devlet hasar gören stadı yeniden yapılandırmak için United takımına 20.000 sterlin civarında para hibe etmiş. 1949 yılında stad tekrar işlerlik kazanmış ve 41,748 kişinin izlediği Bolton Wanderers maçında tekrar seyirciyle buluşmuş .
50'li yıllarda stadın ilkel çatısı bazı yerlerden görüş açısını engellediği için yeniden dizayn edilmeye başlamış . 66 yılındaki Dünya Kupası için özel olarak stadın görünümünde oynamalar olmuş . Dünya Kupasında 3 maça ev sahipliği yapmış .
Özellikle kale arkası bölümüne önem verilmiş. Yukarıda gördüğünüz fotoğraf eskilerden kalan bir kale arkası . Eski olduğuna bakmayın bu bölüm 20 bine yakın kişi alıyormuş ve bu bölümde taraftarların yaptığı gürültü ve tezahürat bir Jumbo jetin kalkışı anında yaptığı gürültüden daha fazla ses çıkarıyormuş . 1992 yılında bu bölüm görevini tamamlamış ve yenileme çalışmalarına başlanmış .
Bir ara Hillsborough faciasının yaşanması herkesin koltuğunda maçı izlemesini şart koşmuş. Haliyle stadın seyirci kapasitesi 44.000' e düşmüş. Takımın artan form grafiği ve popülaritesi United camiasını yeni şartları düşünmeye sevketmiş ve maraton diye tabir ettiğimiz kısma (North Stand) balkonlar eklenmiş ve kapasite yeniden artmış .
Yukarıda gördüğünüz gibi maraton kısmı tepeye doğru yönlendirilmiş stada farklı bir hava katmış . Özellikle o kısım sahaya gelen deplasman futbolcularının üzerine geliyormuş gibi bir atmosfer yaratmış ve stadın akustiğinde bir hayli etkili olmuş.
Daha sonra 3 cephede balkonlu olmuş ve stadın kapasitesi inanılmaz derecede artmış . Geçtiğimiz sezon 2.197.429 kişi Old Trafford'da maç izlemiş .Gerçekten inanılmaz ötesi bir rakam .Stadın hemen girişindeki müze ve kulüp mağazası darphane gibi her daim çalışmakta. Manchester'a gelen turistlerin en çokk ziyaret ettiği meskenlerden birisi olarak bilinmekte.
Avrupa'nın finalleri dahil olmak üzere bir çok maçlarına ev sahipliği yapmış olan stad ayrıca konserlere , rugby finallerine , düğünlere , partilere ve iş toplantılarına da ortam hazırlayan büyük bir platform ve ayrıca bu yüzden ek gelir getirmekte . Geçtiğimiz sezon Alex Ferguson taraftarının yeterince takımını desteklemediği ve yeterince coşkulu olmadığından söz etse de , durum aslında pek te öyle değil. Sadece akustikten dolayı seyircilerin vızıltısı inanılmaz ses çıkarıyor. United taraftarı özellikle önemli maçlarda stadını oldukça etkili kullanmakta . Real Madrid taraftarından şikayet eden eski United'lı Cristiano Ronaldo da yakınlarda bu durumdan söz etti hatırlarsanız. Yeni bir stad yapmadan , stadı revize ederek UEFA'nın 5 yıldızlı stadlarından birisi Old Trafford. Memlekette de şöyle stadlar görürüz inşallah !