27 Haziran 2010 Pazar

Çizgiyi aşmak ya da aşamamak !

Adidas yıllardır Alman milli takımı için öylesine güzel formalar üretti ki , Alman futbolcular beyaz forma ve siyah şort içinde her daim rakibini kafadan ürküten , fizikli ve takır takır işleyen bir makina kıvamında ,turnuvaların esas oğlanlarından birisi oldu . Ufak tefek Defoe ve sinir küpü Rooney, fizikli ve mücadeleyi seven Alman savunma oyuncuları Friedrich, Mertesacker ve Boateng'in arasında sefillerin bir başka oyununu sahneledi. Bir başka ufaklık Lahm bile olması gereken yerde , yerinde müdaheleri ve seri pasları ile İngiltere'nin umutlarını çöpe atıyordu . Kalıbına bakarak yorum yaparsak bu Upson'u ancak kallavi Kırkpınar pehlivanları devirir diyeceğim ama o da koşarken yeri titreten ve fit olduğu her halinden belli olan Klose karşısında ayakları birbirine karıştı . Alman futbolcuların hantal İngilizlere göre daha teknik , daha tertipli ve aklı başında olduğu her halinden belliydi .İngiltere maçın önemli adamlarından kaleci Neuer'in hatasıyla golü buldu . Neuer'in zamanlama hatasıyla Upson biraz olsun günah çıkardı . Daha sonra tarihe geçecek bir çizgi hadisesi var ki , İngilizler bu bariz gol için roman bile yazar , unutmaz unutturmaz. O pozisyon gol sayılsaydı sonrasında ne olurdu sorusunun cevabını verecek kahinlerden değilim. Fakat Almanya'nın kahraman futbolunun önüne geçmesini hiç istemem açıkçası. Futbolda bazı duygu ve güç patlamaları vardır. Kötü oynarken kısa süren adrenalin ve şans dalgasıyla oyunun kaderini değiştirebilirsiniz. İyi ve kontrollü oynayan kaliteli takımlar bile bu patlamaya yenik düşebilirler. Almanya'nın golü yemesinden sonra içine düştüğü durum buydu . Pozisyona bile doğru düzgün giremeyen İngilizlerin klasik gollerinden birini izledikten sonra Almanya bir anda donuverdi . Oysa İngiltere hala tam anlamıyla maça hükmedebilmiş değildi .
Verilmeyen gol olayından sonra maç tekrar rutine döndü ve ağır aksak işleyen Barry'nin Schweinsteiger ve Khedira karşısında vasatın altında oynaması , Gerard ve Lampard'ın birlikte suyun üzerine yazı yazmaya çalışmaları ve Capello'nun maçı sadece izlemesi faciayı hazırladı . İngiltere fazlasıyla tahmin edilebilir ve basit şablonuyla kupanın başından beri göz zevkimizi bozdu. Beckenbauer'in İngilizlerin kupa performansı üzerine yaptığı doldur-boşalt ve ileri çullan eleştirisi çoğu İngilizi kızdırsa da İmparatoru haklı çıkardı. Parıltılı ve izlemeye doyamadığımız Premier League'in İngilizlere mali konuda çok getirisi olduğu gerçek . Ama yabancıların cirit attığı bir ortamda bu milli takımın geleceğinden bahsetmek iç karartıcı. Alman futbolu ve Almanların futbola bakışı konusunda 2 Temmuz 2009 tarihinde bir şeyler karalamıştım . Buraya tıklarsanız o yazıya göz gezdirebilirsiniz. Almanya'nın disiplin ve özveriden oluşan mantalitesiyle dünya döndükçe futbol üzerine söyleyeceği çok şeyin olduğunu anlayabilirsiniz.
Yakın zamanda 3 hafta Almanya'da 2 hafta da İngiltere'de kaldım . Almanların çalışmayı ve disiplini seven , kurallardan taviz vermeyen bir ülke olduğunu çok rahatlıkla hissedebiliyorsunuz . İngiltere fazla üretmeyen keyif ehli bir millet gibi geldi bana nedense . İşte bu maçı izlerken kafamda oluşan bu imajın yeşil sahadaki yansımasını izledim sanki . Bireysel yetenekleri izlemek keyif aldığımız bir olay. Ama takım halinde askerlerin hem savunma hem de hücum yapmasını izlemek daha tatlı sanki .Almanya'nın en göze çarpan yıldız dediğimiz adamı (Mesut Özil) bile kendi için değil takımı için yırtınıyor . Bu Almanya bu maçta elenseydi , ne yalan söyleyeyim, üzülürdüm herhalde ....

Hiç yorum yok: