28 Aralık 2008 Pazar

İçimizdeki Düşman

Arkadaşlarla futbol geyiği yaparken söz sezon başında Beşiktaş'lı İbrahim'lerin kamptaki terlik kavgasından açıldı. Daha sonra klasik Hasan Şaş - Necati atışmalarından dem vurdu bir dostum . Rakip takımın oyuncuları neyse de, kendi takımının bir elemanıyla kedi köpek gibi olmak aptallığından bahsedildi bir süre . Bu muhabbet aslında güzel bir post konusu oldu benim için . Futbol sahalarında ve antremanlarda görülen aynı takım elemanlarının birbirini patakladığı aklıma gelen bir kaç olayı hatırlayalım isterseniz . Lee Bowyer & Kieron Dyer : 2005'te Newcastle - A.Villa maçında Toons için durumlar hiç te iyi gitmiyordu . A.Villa deplasmanda 3-0 öndeyken Newcastle'lı Kieron Dyer ve Lee Bowyer durup dururken sahada birbirine girmeye başladı. Tüm stad onları ağzı açık bir şekilde izliyordu . Onları ayırmak Villa'lı Barry'e düşüyordu . İkisi de aptallıklarının bedelini atılarak ve ağır para cezasıyla ödedi. Haftalarca oynayamadılar . Maçtan sonra zamanın teknik direktörü Greame Souness ikisini de basının önüne dikip özür diletti .İşin ilginç tarafı ikisi de Newcastle'dan ayrıldıktan sonra şu anda Westham United'da beraber oynamaya devam ediyorlar.

Fredrik Ljungberg & Olof Mellberg : 2002 'de İsveçlilerin kavgası antreman sahasında cereyan etti . İkili mücadele sırasında Mellberg'in Fredrik'i biçmesi tüm olayları başlatan kıvılcımdı . Ljungberg iman gücüyle Mellberg'in boğazına sarıldı . Ondan sonrasında Kırkpınar'ı aratmayacak sahneler . Millet antremanı bırakıp bu küçük çaplı dünya savaşını ayırmak için elinden geleni yaptı . Kol kırılır yen içinde kalır denilemedi, çünkü antremanı takip eden kameralar olayı çoktan kanallara servis etmişti bile . İkisi de birbirinden ebediyen nefret etti , daha sonraları aynı olayların bir başka maçtan sonra soyunma odasında meydana geldiği biliniyor .
John Hartson - Eyal Berkovic : 98 yılında Westham'lı iki oyuncu ikili mücadelenin verdiği gerginlikle birbirine girdi . Aslında Hartson İsrailli'ye Kung-fu dersi verdi desek doğru olur .Hartson sol plasesini Berkovic'in kellesine yapıştırdı . İsrailli'nin iki gün boyunca bir şey yiyemediği söylendi.
David Batty - Graeme le Saux : 1995 yılında Moskova'nın soğuk havasında Spartak Moskova ile B.Rovers karşılaşır. Blackburn Rovers'ın tarihindeki tek Şampiyonlar Ligi macerasında Le Saux'un hatalı pası sonrasında Moskovalılar için şenlik başlar . Batty ve Le Saux ağırsikletleri aratmayacak bir şekilde biribirlerine dalar . Takım arkadaşı Tim Sherwood onları ayırmaya çalışırken Le Saux'un kolunu hafiften çatlatır . Bu sefer kol kırılmış yen içinde kalmıştır !
Emmanuel Adebayor - Nicklas Bendtner : Listedeki en taze vukuuat bu . Geçtiğimiz günlerde ligin dibinden kurtulmak için cebelleşen ezeli rakip Tottenham'a karşı Carling Cup'ta alınan 5-1 lik mağlubiyet esnasında sinirler iyice gerilmiş ve üstüne üstlük rakip takımın gollerinden birisi Danimarkalı Bendtner'in kafasıyla topu kendi kalesine atması sonucu gelmiş ve sinirler tavan yapmıştır. Sonrasında Afrikalı Adabayor kafasını Bendtner'in suratına gömmüştü . İşin ilginç tarafı şimdilerde Arsenal'de hiç te sevilmeyen Gallas'a onları ayırmak düşmüştü .
Joey Barton - Ousmane Dabo : Böyle bir postta psikopat Barton olmasaydı ayıp olurdu valla . Newcastle'ın kafadan kontak futbolcusu Barton , Manchester City'de oynarken takım arkadaşı Dabo'yu antremanda kelimenin tam anlamıyla haşat etti . Yukarıda foğrafı görülen zavallı Dabo'nun burnu kırılmakla kalmadı , dudağı ve gözü de mevta oldu . Manchester'dan kovulan Barton önce Newcastle'ın sonra da kodesin yolunu tuttu. Barton'un diğer vukuatlarını saymak bir ömür sürer .
Davide Marchini - Pasquale Foggia : Geçtiğimiz sezon yaşanan bu olay ise tam evlere şenlik . Cagliari'li oyuncular antremanda birbirleriyle okkalı bir biçimde atışırlar .Olay burda bitti sanılır , konu kapanır . Fakat durum hiç te göründüğü gibi değildir . Hırsını alamayan Foggia antremandan sonra kafenin birinde kahvesini yudumlayan Marchini'nin suratına yumruğu patlatır . Marchini zor bela kafeden kendini dışarı atar ve Cagliari sokaklarında iki futbolcunun kovalamacası başlar . Marchini futbol sahalarında hiç koşmadığı kadar koşmuştur o gün .
Dudu Aouate - Gustavo Munua : Geçtiğimiz sezon İspanyol Deportivo'nun kalecileri birbirlerine girmişti hatırlarsanız . İsrail'li kaleci Aouate'nin yedekte kalmasından sonra sürekli sızlanması ve ve bunu her ortamda sesli olarak düşünmesi Munua'yı kızdırmış olacak ki , günün birinde gözünde 8 dikiş , hayata mor bakmak zorunda kaldı Aouate . Berkovic gibi o da şamar oğlanı olmuştu .
Juanito Gutierrez - Adriano Rossato : Real Sociedad geçtiğimiz sezon sefil futboluyla La Liga'ya elveda derken bu olay da kötü günlerin tuzu biberi oldu . İspanyol futbolcu Gutierrez antreman sırasında yine tartışmalı bir ikili mücadeleden dolayı Brezilyalı Rossato'ya öyle bir kroşe vurdu ki , Rossato'nun sağ elmacık kemiği anında kırıldı ...

Dario Cvitanich

Ajax Huntelaar'dan sonra ne yapar ne eder diye düşünmeye gerek yok aslında . Yokluklar ister istemez yeni yıldız adaylarının parlamasına neden oluyor . Huntelaar gittikten sonra Uruguay'lı forvet Luis Suarez -kendisini özellikle Türkiye ile oynanan hazırlık maçından beri takip ediyorum - güvenilen isimlerin başında geliyordu . Suarez'in yanında bir başka latin , Arjantin'li Dario Cvitanich'de gollerini sıralamaya başlayınca Huntelaar çoktan unutulmuşa benziyor . Son 3 maçta attığı 6 golle dikkatleri şimdiden üzerine çekti bu geç golcü . Cvitanich doğma büyüme Arjantin'li fakat kökleri Hırvatistan'a dayanıyor (dedesi saf kan Hırvat). Hırvat pasaportuda mevcut olan Dario'nun Hırvatistan milli takımına çağrılması bekleniyor , fakat şu ana kadar sakatlıklarla uğraştığından ve yeni düzeldiğinden Bilic onu kadroya davet etmedi . Ligde oynadığı bütün maçlarda (3 maç) hep gol attı . Arjantin'in yıldız bolluğunda milli takıma çağrılmayacağını düşündüğünden Hırvastistan'a göz kırpıyor . Fakat golleri sıralamaya devam ederse kararını tekrar gözden geçireceği kesin . Maradona gel dedikten sonra bence koşa koşa gider ...

Derime kazıdım seni !

24 Aralık 2008 Çarşamba

Profesyonellik !

-miş'li geçmiş zaman

Amauri

Juventus'un Brezilya kökenli forveti Amauri'nin milli takım kariyerinin ne olacağı hala muamma . Serie A'daki form grafiği ve çaktığı kafa golleri onu bir anda gözde yaptı . İtalyanlar onu Azurri yapmak istiyor fakat Brezilya patronu Dunga onu Selecao kadrosuna sokmaktan gurur duyacağını belirtirken temkinli yaklaşmayı da ihmal etmemiş ve forma garantisi veremem demiş . Aslında çaktırmadan kadroya nah girersin demiş kibarca. Luca Toni'ye iyi partner olur bence , İtalya'yı seçsin takır takır oynar kanaatimce...

Aslantepe

Kulübün resmi sitesinde verildi bu fotoğraflar . Daha önceki şantiye görüntülerinde düz beton yığını ve demirler olduğu için bu stadın nasıl bir şey olduğuna dair somut herhangi bir şey tasavvur edemiyorduk . Tribünler yükseldikçe ve dandik te olsa sahanın çizgileri çizildikten sonra kafamızda bir şeyler oluşuyor . Tartan zemin ve yarım daire kale arkası tarihe karışıyor artık . Yıllar önce Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu'nu yenileme çalışmalarına başlarken , kale arkası tribünlerinin kaleye bu kadar yakın olabilmesini acaba bizim toplum kaldırabilir mi diye ciddi endişelerim vardı . Özellikle şu anda İtalya'da bile bazı stadların kale arkaları yarım daire şeklinde kaleye hala uzaklar . Bundesliga'da da bu tür stadlar fazlasıyla mevcut . Bu stadların eski olmasından da kaynaklanıyor tabi ki . İngiltere de kendimi bildim bileli tribünler her taraftan sahaya yakındır . Fakat zaman endişelerimi boşa çıkardı ve Fenerbahçe kulübü stadının bu özelliğinden bir hayli iyi bir şekilde yararlanıyor durumda. Bir çok kulüp artık sahayı iyice kavrayan , tribünleri sahaya taşıyan gürültülü ve akustik mimarinin nimetlerinden faydalanmakta . Gelişen futbol ve artan talepler stad mimarisine de ister istemez yansıyor ...

23 Aralık 2008 Salı

Takviye !

Artık resmen Benfica'lı

Sevilla, Arsenal ,Real Madrid ve A.Madrid derken kapağı Benfica'ya atan Jose Antonio Reyes sonunda aradığı huzuru Portekiz'de bulmuş gibi görünüyor . Arsenal'in gelecek vaadeden rekor transferiydi . Arsenal'de tutunabilse aslında kariyeri daha parlak bir seyir izleyebilirdi .Londra'nın kapalı havası ve Wenger'le ufaktan bozuk çalması onu hiç te hayır diyemeyeciği Real Madrid'e sürükledi .Burda ahım şahım top oynamasa da şampiyonluk maçındaki golleri atmak ona nasip olmuştu . Madrid'in diğer tarafında da istenileni ortaya koyamayınca Benfica'ya kiralanan Reyes burda oynadığı futbolla Benfica'nın en büyük starlarından biri oldu çıktı . Benfica resmen onu A.Madrid'den istedi ve artık tamamıyla Benfica'nın futbolcusu olmuş durumda .

Hugo Sanchez

Çocukluğumun taklacı güverciniydi bu adam . Attığı her golden sonra yerçekimine inat attığı taklalarla beynimizin bir köşesine kazınmıştır Hugo Sanchez. Büyük ihtimalle takla hareketini gol sevinci varyasyonlarına sokan adamdır kendisi . La Liga takımlarından Almeira ile anlaşmış ve yeniden İspanya topraklarına ayak basacak . Hemen fikstüre baktım , en yakın Real Madrid -Almeira maçı 22 Mart'ta . O zamana kadar kovulmaz ya da dikiş tutturursa , onu Hugo Sanchez yapan Real Madrid'e karşı teknik adam olarak çıktığı maçta izlemek farklı olacak ...

21 Aralık 2008 Pazar

Seviyorum Ulen !

Turkcell Super Lig 08-09 : 16. Hafta

Galatasaray 4 - 2 Beşiktaş (21.12.2008)

Kazasız belasız şu maçı kazanıp ilk yarıyı kapadı Cimbom . Barış'ın sahada oynanan mevcut sistem içinde çırpındığı, Arda'nın deliler gibi tüm kanadı koşmak zorunda kaldığı (kesinlikle Arda'ya göre değil bu iş), kademede eksik rakibe bir gol ve pozisyonların hediye edildiği ve Nonda'nın ruhsuz futbolunu devam ettirdiği bu tuhaf derbiyi umduğumdan kolay kazandı G.Saray . Delgado'nun attığı golde Arda'nın yer tutamayışı ve penaltıda Holosko'nun hantallığı skoru birden değiştiriverdi . Ofansa yakışmıyor bu savunma olayı, ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar genel olarak . Kewell sakat, meydan Arda'ya kaldı dedik ama hala yerinde tam anlamıyla oynatılmıyor genç yetenek . Arda bu sistemde çabuk sakatlanır , çabuk yorulur. Barış Özbek sağda tek başına yetersiz kaldı ,ter bezleri çılgınlar gibi çalıştı . Delgado'nun oyundan atılışı elbetteki maçın kaderini etkiledi . Kural açık ve net; dışarıdan izlediğimize göre Delgado'nun mimikleri bu kartı acımasız yaptı . Delgado'nun artık Türkiye'de oynanan futbol kültürünün ve hakemlerin ruh halini iyice bellemesi gerekiyor , bu kart kesinlikle onun kendini ifade edemeyişi değil , gafletiydi . Haliyle G.Saray'ın işini kolaylaştırdı . Lincoln bu sene gerçekten inanılmaz işler yapıyor . Baros'a yaptığı asist, futbolcunun ferasetlisi nasıl olurmuş dersiydi . Mehmet Topal takımın çehresini bir hayli değiştirdi , Skibbe onun gelmesiyle tartışılan adam olma konumundan sıyrılıyor yavaş yavaş . Sadece Nonda'ya nasıl dayanabildi onu anlayamadım . Karan'ı küstürmemek lazım . Ümit Karan'ın ölüsü şu an ki Nonda'ya on basar . Beşiktaş'a gelince ; iyi oynamalarına karşın yanlış zamanda yanlış işler yapıyorlar . Delgado'nun kırmızısı, ortada iyi işler yapan Cisse'nin bu maçta sırıtması , Seric'in ne halt yediğini bilememesi akla ilk gelenler . İlk yarı bitti ve G.Saray'ı ikinci devrede muhtemelen kış şartlarının pek te hoş olmayacağı bir zaman dilimindeki zorlu Sivasspor maçı bekliyor . Kayıpsız atlatılan bir derbiden sonra o maçtan alınacak üçlük işleri kolaylaştırır ....

STAT: Ali Sami Yen
HAKEM: Cüneyt Çakır
G.SARAY: De Sanctis, Barış, Meira, Servet, Hakan Balta, Mehmet Topal, Ayhan, Arda, Lincoln (Dk. 90 Mehmet Güven), Baros (Dk. 78 Sabri), Nonda
BEŞİKTAŞ: Rüştü, İ.Toraman, G.Zan, Zapotocny, Seriç (Dk. 57 Bobo), Cisse, Ekrem (Dk. 75 Serdar Özkan) , Delgado, Tello, Holosko, Nobre (dk. 57 Uğur)

GOLLER: Servet (Dk. 8), Delagdo (Dk. 13), Baros (Dk. 16-p,54, 68-p), Holosko (Dk. 56)
SARI KART: Delgado, Zapotocny, Meria, Ayhan
KIRMIZI KART: Delgado (Dk. 50)

Quito 0 - 1 Manchester United

2008 FIFA Club World Cup Champions

MANCHESTER UNITED

Özellikle Rooney adına sevindim.Geçen sezon Ronaldo'nun gölgesinde kalmıştı. 10 kişi kalan takımının kurtarıcısı oldu ve tarih onu da yazacak . 1999 yılından sonra tekrar dünyanın en büyüğü oldu M.United. Super kupa'yı Zenit'de kaptırmasalardı herşey dört dörtlük olacaktı , ama her şeyi rağmen 2008'de Dünyanın en büyüğü olmayı sonuna kadar hakettiler ...

19 Aralık 2008 Cuma

UEFA Kupası Eşleşmeleri (Son 32)

Marsilya geçmişti içimden ama başka bir Fransız'la eşleştik . Bordeaux ile görülecek hesap var mı derseniz, olsun artık derim . Bordeaux'un son senelerde Cimboma yaptığı tek kıyak geçtiğimiz sezon UEFA kupasında G.Saray'ı gruptan çıkaran galibiyeti hediye etmesiydi .Ondan sonrası malum, Skibbe'nin Leverkusen'i beşleyivermişti bizi . Kolay maçlar olmayacak , ama fena bir kurada sayılmaz hani . Bu maçın galibini büyük ihtimalle Hamburg bekliyor gibi. Aşağıda yukarıdaki maç numaralarına göre daha sonrasında kimin kimle eşleşeceği mevcut ...

CL 2.Tur Kuraları

Noah's Ark

18 Aralık 2008 Perşembe

Kim çıkar ?

Olan oldu ve G.Saray grubunu 2.sırada tamamladı . Metalist kendi açısından belki de tarihinin en güzel günlerini geçiriyor . Zenit mucizesinden sonra onlar da futbol dünyasına okkalı bir giriş yapmak istiyorlar doğal olarak ve baba takımları yenip grubun zirvesine oturmaları geleceğe güvenle bakmaları açısından yeterli bir sebep . Adamlar sadece 3 gol atıp hiç gol yemeden , sabırlı ve sağlam futbolunun semeresini aldılar . Bu arada G.Saray için işler daha heyecanlı olacağa benziyor . Muhtemel rakipler :

Bordeaux - Werder Bremen - Shakhtar - Marsilya - Aalborg - Dinamo Kiev - Zenit - Fiorentina

Yarın G.Saray'ın kimle eşleşeceği belli oluyor . Metalist kabusundan sonra iki Ukrayna takımı Shaktar ve Kiev ile eşleşmek hiç te çekici gelmiyor insana . Zaten havalarda iyice soğudu oralarda . İçimden bir ses Gerets'in Marsilya'sını ağırlayacağız gibi diyor sanki . Yukarıdaki takımlardan sadece Shaktar ve Aalborg ülkelerinde geçen sezonu şampiyon olarak tamamlamış takımlar . Aslında hepsi de G.Saray'ın dişine göre rakipler . Rus coğrafyası takımlarından ziyade , W.Bremen ile yıllar öncesinin hesabını kesecek bir maç ta hiç fena olmazdı
18 Mart 1992'de Kupa Galipleri Kupasında Mevlam bütün karı İstanbul'a yığmış ve Rumen futbolcu Rotariu Bremen kalesinde son dakikada çamurlu zeminde bir türlü topu içeri dürtememişti . Bremen kupayı da almıştı hatta . O zamanlar 14 yaşındaydım ve ekran başında iyi saydırmıştım Rotariu'ya . Kimbilir Werder'le belki de eski bir hesabı görebiliriz. Almanları seviyoz ne de olsa ...

Ne oldu ne bitti : UEFA Cup