30 Haziran 2009 Salı

Açılın ben de geliyom !

Yarın bir gün o da üzerine Madrid formasını geçirmeden son defa kırmızılı halini yayınlayalım bari. Fotoğraftaki enstantene İspanya'da yaşanır mı bilmeyiz , fakat onu İngiltere'den böyle uğurlayalım...

Sen neymişsin be Kaka !

Kaka'nın beş on dakika podyumda görünmesine 40 bin taraftar gelmiş . Bizim Cimbom'un maçlarına bile 10 bin adamı zor topluyoruz . Şımarık Portekizli şurda göründüğünde kaç kişi gelecek acaba ? Real Madrid şu transferlerden sittim sene zarar etmez böylesine umutları tavan yapmış taraftarla ...

Hatıra pozu !

12 yaşındaki Bojan Krkic , Coku ve Kluivert'in arasına girip bu pozu kaptığı için belki de dünyanın en mutlu çocuğuydu o zamanlar muhtemelen . Pozu verenler de , çeken de ortadaki ufaklığın istikbalde Nou Camp'ın çimenlerinde hoydur hoydur koşturacağından bihaberdi doğal olarak...

Peki nasıl olmuş bu Allianz Arena ?

29 Haziran 2009 Pazartesi

Grégory Coupet PSG'de

Lyon'dan ayrıldıktan sonra İspanya'da huzur bulduğunu söylemek çok zor . Çünkü bu sene G.Saray'da forma giyecek olan Leo Franco'nun yedeği oldu sürekli kariyerinin en verimli dönemlerinde. Aslında Lyon'da peşi sıra gelen şampiyonluklardan sonra İspanya macerasına girmenin pek anlamı yok gibiydi . Fransa milli takımında Barthez'in ardında anılmak onun için sinir bozucu bir deneyimdi . Şimdi tekrar Fransa'ya dönüp , kulübeden çok kalede mesai yapmak isteyen bir adam var karşımızda. PSG'de bizim Mevlüt'ün takım arkadaşı olacak yeni sezonda. PSG sanki eski tüfekleri barındıran bir takım gibi Fransa'da. Thuram ,Makelele, Guily gibi emektarlardan sonra Coupet'e de kucak açtı...

26 Haziran 2009 Cuma

Silindir !

Schneider de bıraktı ..!

Futbolu bırakanların geçmişte neler yaptıkları değil en son halleri kalır genelde akıllarda . Belki de bu ülkemiz için geçerli bir kural çoğunlukla . Alman futbolunun sevilen ismi Bernd Schneider de futbolu bırakanların arasına katıldı . Geçmiş kariyerine baktığımızda en büyük başarısı hep 2. olmak oldu Schneider'in. Yukarıdaki fotoğrafta 2002 CL Finalinden. Bu bakışlar çok şey anlatıyor galiba . Ne şampiyonluk ne de kupa, ama yine de sevilen bir adam olmak . Telaffuzu en güzel Alman isimlerinden biri olan bu adama eyvallah diyelim...

Hakem

Kendi kendime yeterim !

Futbolcular hiç menejersiz yapamaz mı ? Hiç kendi kendilerine yetmez mi ? Neden bazı dandik menejerlerin elinde oyuncak olurlar ? Bu sorular bir aralar sık sık aklıma gelirdi. En azından bir kulüple anlaşırken bazı teknik konulardan çakan bir kaç avukatı o an için kullanıp ,işin geri kalan tarafını idare edebilirler diye düşünmüşümdür hep . İngiliz basınını dolanırken farkettim . Rus futbolcu Arshavin bundan böyle menejeriyle yollarını ayırdığını , artık kendi kendisinin menejeri olacağını duyurmuş . İlk defa böyle bir haber duyuyorum ve kendisini de takdir ediyorum . Menejerler elbette bazı futbolcular için olmazsa olmazlardan , çünkü kafası futboldan başka hiç bir şeye basmayan ve iki lafı bir araya getiremeyen yığınla topçu var . Fakat bazı menejerler harbiden futbolcunun etinden sütünden yararlanmakla kalmayıp , kendi malı gibi futbol kulüplerine caka satıyor . Bunun örneklerini medyada sık sık duymuşsunuzdur. Arshavin kendi kendisine yeteceği kanısına varıp , menejeri İsrail'li Dennis Lachter ile yollarını ayırmış . Artık Arshavin'in kapısını çalıp , fiyatını bizzat kendisinde öğrenebilirsiniz bundan böyle . Gerçekten takdir ettim ...

25 Haziran 2009 Perşembe

I am back !

Geçen sezon sakatlığından dolayı Nihat Villareal'de sadece 8 maçta ilk 11'de başlamış . Ligde 19 kez , Şampiyonlar Ligi'nde biri ilk 11'de olmak üzere 4 maç yapmış. Fileleri bir kez olsun havalandıramamış . Oysa 2008 -09 sezonunda 18 golle takımının en skorer ismi olan Nihat'ın , en son bir resmi maçta attığı gol 15.06.2008'de Euro 2008'de Çek Cumhuriyeti'ne karşı . Bir yılı aşkın bir süredir Nihat filelerin yanına bile uğramamış . La Liga kariyerini 75 golle kapattı Nihat . Kuşkusuz onun için en şaaşalı yıl şampiyonluğun kılpayı kaçırıldığı Sociedad'lı 2002-2003 sezonuydu . O sezondan sonra Nihat İspanya'nın spekteküler isimleri arasına girdi . Güzel bir kariyer , dolu bir cep ve sağlam bir İspanyolca onun için İspanya'dan geriye kalanlar. Nihat Türkiye'de iş yapar elbet , fakat İspanya'da geçirdiği huzur dolu dönemi çok arayacak, zaten sürekli röportajlarında İspanya'nın huzur ortamından bahsediyordu. Bence Nihat'ı zor günler bekliyor . Hele 6-7 hafta gol atamasın siz ozaman görün bizim medyayı. Beşiktaş'ın son günlerdeki transfer vurgunlarından sonra böyle bir nefes almaya ihtiyacı vardı elbet . Onlar içinde hayırlısı olsun , çünkü yoğun bir maç yılı onları bekliyor ...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Wunderkid - Marko Marin

Bundesliga'yı takip edenler bu bücürün ne kadar maharetli ve patlamaya hazır bir bomba olduğunu farketmiştir. Marko Marin , Diego'nun çizme yolunu tutmasından sonra , Bremen'in yeni transferi oldu bugün itibariyle . Henüz daha 20 yaşında ve Almanya onun üzerine bir hayli titriyor. Aslında kökeni itibariyle Alman da değil kendisi .Annesi de babası da Sırp. Yani sizin anlayacağınız gurbetçi bir Sırp ailenin Almanya'da yetişen oğulları. O da Mesut gibi . Ama Sırbistan kelimesinin S'si bile geçmiyor onun için. Almanya artık gurbetçilerdeki cevherleri kaçırmak istemiyor . Marin ufak tefek bedeniyle futbolcu izlenimi vermese de ilk başta, onu tutmak için faul yapmaktan başka şansınız yok gibi. Takip edilmesi gereken adamlardan ...

Ufaktan dedeye benzemeye başlamış ..!

22 Haziran 2009 Pazartesi

Yeni nesil ..!

32 sayfada OWEN

Çaresizlik insana neler yaptırıyor işte . Zamanın Wonderkid'i kariyerine küme düşme deneyimini ekledikten sonra , kendini pazarlayabilmek adına geçtiğimiz günlerde 32 sayfalık bir broşürü Premier League takımlarına göndermişti . Oysa böyle bir broşüre gerek kalmadan eninde sonunda bir takıma transferi gerçekleşirdi Owen'ın . Broşürü tam olarak görmemiştim , meraklısı varsa buraya tıklasın . İngilizler görsellik işini iyi kıvırır zaten , pek te alımlı bir broşür olmuş. Tabi İngiliz medyası Owen ile iyi kafa buluyor doğal olarak . Hakkaten yahu ne gerek vardı böyle saçma sapan bir şeye ...?

ZANnedersem iş yapar !

Direk konuya gireceğim. Gökhan Zan G.Saray'a faydalı olur . Neden mi ? Bu adam , kim ne derse desin ,Türkcell Super Lig'de oynayan savunma oyuncuların içinde kalburüstü adamlardandır . Oynadığı milli maçların çoğunda görevini eksiksiz yerine getirmiştir. Arada bir ileri çıkar , golünü de çakar, özellikte G.Saray'ın oyun düzeninde bu işleri sık sık yapacaktır . Yerli olması uyum sorununu minimuma indirecektir. Kendine güvenen bir hali vardır . Avrupa maçlarında deneyimi fazladır , bu yüzden Anadolu'dan yeni gelenler gibi heyecan yapmaz . Tek kusuru arada bir Gökhan Cam'lık yaparak arıza çıkartmasıdır ve ufak çaplı kazmalıklarıdır . Fakat bu durum G.Saray'ın kadrosunu zenginleştirmesi ve defans hattını yamaması adına bir engel değildir. Ayrıca bonservis sorunu olmadan gelmesi Cimbom için piyangodur . Beşiktaş Gökhan'ı bırakmakla hata etmiştir. Olay budur, hayırlı olsun ...

20 Haziran 2009 Cumartesi

Krkic ve baldırları !

Bojan Krkic'e çıtı pıtı , sevimli suratlı , ufak tefek bir oğlan diyenler halt etmiş. Bu Nike'ın şortları resmen kamufle etmiş bu adamı yahu . Kardeşim , bu ne biçim bir baldırdır . Arnold Schwarzenegger galiba filmlerinde dublör olarak Bojan'ı kullanmış . Bu arada geçen sezon G.Saray'da sırf baldırdan ibaret bir Barusso vardı . Leverkusen'e penaltı atsın diye almıştık sadece onu . Ne yapıyor acaba ? Neyse konumuzdan sapmayalım , oğlum Bojan sen U21'sin ama bu baldırlar tam bir veteran . Maşaallah...!

19 Haziran 2009 Cuma

Kim bu Real Madrid'li?

cevap : Miguel TORRES
İtiraf edeyim ben de tahmin etmekte zorlandım . Özellikle üzerine giydiği eski Kelme forması yüzünden eskilere ait bir futbolcu olduğunu düşünmüştüm ...

Hernan Crespo

Yaş 34 olmuş , tam Türkiye'de oynama yaşıdır (!) demiştim . Fakat o Serie A'nın bitiminde Genevo ile anlaştı , artık büyük ihtimalle kariyerini burada sonlandıracağını söyledi . Bu sene fazla izleyemesek te sevdiğim ,izlemekten keyif aldığım adamlardandır Crespo. Saçlarıda ağarmaya başlamış yavaş yavaş . Biz filmi başa saralım, genç Crespo'yu hatırlayalım...

Başkan Pape Diouf

Servet Çetin Marsilya’ya gidecek mi sorusunun cevabını muallakta bırakan Pape Diouf Marsilya’nın 5 yıl boyunca başkanlığını yapıp , kulübün en büyük hissedarı Robert Louis-Dreyfus tarafından kovulan Senegal asıllı bir gazeteci aslında.Oğlu da ünlü bir futbolcu , Papa Bouba Diop . Diop şu an Portsmouth’da oynuyor . Onu çoğu kişi 2002 Dünya Kupası açılış maçında Senegal’in Fransa’yı 1-0 yendiği maçta golü atan oyuncu olarak tanıyor. Peki; bir gazeteci , Senegalli , oğlu Fransa’yı yıkmış ve üstüne üstlük teni kara olan birisi nasıl olurda Marsilya’nın başına geçti ve 5 yıl takımın patronu oldu. Başkan Diouf başkan olmadan önce , gazetecilik yaparken kıyısından köşesinden futbol menejerliğine bulaşmış bir adam . Marsilya sempatizanı olması ve zamanında Basile Boli ve Joseph-Antoine Bell gibi futbolcuları Marsilya’ya kazandırması Marsilya camiası tarafından oldukça takdir edilmişti . Oldukça etkili yaptığı lobi faaliyetleri onu bir anda Marsilya başkanlığına getirmişti . Robert Louis-Dreyfus tarafından göreve son verilmesinin sebebi , Dreyfus’un ligin bitmesine 5 hafta kala Gerets ile yollarını ayırma kararınına medyada karşı çıkması . Şayet Ligue 1 Şampiyonluğu göz göre göre Bordeaux’a kaptırılmasaydı , başkanın görevden alınmasına karşı çıkacak bir grup olacaktı . Peki şimdi Servet ne olacak ? Her şey Didier Deschamps’ın Servet’i ne kadar çok istediğini hissettirmesine bağlı ....

18 Haziran 2009 Perşembe

Sınır !

Afrikalı futbolSAVARlar !

Dünyada en tatsız tuzsuz seyircilerin çekik gözlü uzak doğu ülkelerine ait olduğunu düşünürdüm . Beni böyle düşünmeme iten sebep uzakdoğuluların gol yeseler de atsalarda her daim yüzlerinde tebessümle yerlerinde sadece oturarak zırt pırt her şeyi alkışlamaları olmuştu . Taa ki şu Konfederasyon kupası başlayana dek düşüncelerimde köklü değişmeler oldu . En azından Uzakdoğulular edebiyle maç seyrediyorlar . Bu Afrikalı seyirciler kadar futbolla uzaktan yakından ilgilenmeyen , sadece ne idiğü belirsiz tuhaf ritüelleri ile gürültü kirliliğinden başka hiç bir şey yapmayan tuhaf bir yığın görmedim desem yeridir . Kesinlikle bu vatandaşları küçümsemek babında söylemiyorum bunları . Şu arı vızıltısını andıran tuhaf borazan seslerinden de bahsetmiyorum, zaten çoğu blogger kardeşim bu konuya değinmişler. Sırf renk, muhabbet olsun diye dikkat dağıtan , beni ekrandan uzaklaştırmaya ramak kaldı durumuna getiren bu adamlar için FIFA'ya yalvarıyorum . Ne olur gelecek yaz düzenlenecek Dünya Kupası için şu adamlara ayrılan bilet kontenjanını birazcık kısıversinler , gerçekten ama gerçekten Konfederasyon kupası maçlarının tamamında kafam şişti ...

17 Haziran 2009 Çarşamba

Torres neyin peşinde ?

Torres & Puyol

2009-2010 Ada Fikstürleri

İngiltere Premier League için TIKLA
İngiltere Championship için TIKLA
İngiltere League One için TIKLA
İngiltere League Two için TIKLA
İskoçya Premier League için TIKLA
İskoçya Division One için TIKLA
İskoçya Division Two İÇİN TIKLA
İskoçya Division Three için TIKLA

16 Haziran 2009 Salı

Bir kıvılcım yeter !

Ne yapıyorsun Valdez?

Bu Valdez ne yapmaya çalışıyor acaba ? Kulübüyle anlaşamamış . Sonuçta futbolcunun hür iradesidir , kendine göre talepleri vardır , ıvır zıvır... Eminim her şeye rağmen deli gibi para alıyordur Barça'dan . Yani bir kaç milyonun(!) hatırına , güzelim takım bırakılır mı ? Bu gezegene ait olmayan takımın bir kalecisi olarak altın harflerle tarihe mıhlanmak mı güzel , yoksa soru işaretlerle dolu bir gelecek mi ?

Edit : Tarihe mıhlanmayı seçti, kulübüyle anlaşmış.

Spartalı Racing !

İnternette dolanırken farkettim , haber hoşuma gitti . Arjantin takımlarından Racing Club'un teknik direktörü Ricardo Caruso Lombardi , Boca Juniors maçında takımını motive edebilmek için maçtan önce oyuncularına "300" filmini defalarca izletmiş . Filmdeki şiddet sahneleriyle beraber Racing taraftarlarını harmanlayan bir klip te hazırlatmış ayrıca . Sonuç ne mi olmuş ? Racing Boca'yı 3-0 yenmiş. Hakikaten alem takımmış bu Racing . Sahada 'This is Racingggg !" diye bağıran 11 futbolcu görüntüsü hoş olsa gerek. Akşam halı saha maçım var , ben de Cüneyt Baba'yı izleyip gitsem iyi olur . Battal Gazi izlesem iyi gider , gaza gelmem lazım ...:)

Pep

Iğdır'lı Marsilya'da

Mücadele kelimesinin pratiğe ve somut bir yapıya dönüşmesi galiba onunla oldu . Kafasından , suratına ve bilumum azalarına kadar onu hep sargı bezlerinde görmeye aşina olmuştuk . Hep fedakarlık , hep fedakarlık diye diye bu işin sonu nereye varır dediğimiz zamanlar da oldu . Adam bir şekilde sakat sakat çıkıyor ve enterasan işler yapıyordu . Onun olmadığı dönemde işler Cimbomda iyi gitmemeye başlamıştı . Aceto'nun blogda duydum ilk haberi , hem sevindim hem de üzüldüm desem yeridir . Frenklerle anlaşmış Türkü Baba . Marsilya babayiğit görsün biraz , umarım orada başarılı olur . Yerine kim gelir merak içindeyim ...

15 Haziran 2009 Pazartesi

Darijo Srna

Transfer döneminde post hazırlamak çok sıkıcı galiba. Dandik transfer haberlerinden başka gündemi işgal eden fazla konu yok . Zaten haberlerin çoğu da balon. Ben aslına bakarsanız transfer döneminde yıldızlardan çok , bir takıma gerçekten en faydalı isimler kim olabilir arayışı içindeyim. Uefa Finalinde Shaktar'ı bir adım ileri götürebilen , garantici ve sağlam Hırvat neden fazla gündemi işgal etmez, şaşırıyorum . Lucescu kariyerine bu kupayı ekleyebildiyse , bu adama çok şey borçlu . Mükemmel ortaları , harika frikikleriyle Ukrayna'da fazla kalmayacağını düşündüğüm Srna'yı paraları har vurup harman savuran 3 büyükler hiç mi düşünmez . Adamın acaip bir lider karakteri var , ortalığı toparlayacak çok kaliteli bir futbolcu . 2010'da Shaktar'da kalırsa yazık olur be..! Euro 2008'de hüngür hüngür ağlattık ya adamı hiç unutamıyorum , sırf bu yüzden buralara gelmez herhalde ...

Estadi RCDE - Espanyol'un yeni sahası

Bildiğiniz gibi Espanyol takımı Barcelona kentinin La Liga'da oynayan ikinci takımı . Barcelona takımının devasa Nou Camp stadının yanında Espanyol'a ait olan Olímpic Lluís Companys stadı pekte alımlı durmuyordu. Kaleye ve sahaya uzak bu stad 92 Olimpiyat Oyunları için tasarlanmıştı. Espanyol takımı kendine 40000 kişilik yeni bir stad yaptı. Gelecek sezon Espanyol takımı maçlarını bu sahada oynayacak . Açılış maçı için de Liverpool ile söz kesilmiş. Dikkatimi çeken şey bu Barcelona şehrinin ne kadar büyük çaplı futbol arenalarına sahip olduğu . 92 Olimpiyat oyunlarından sonra Barcelona zaten tam anlamıyla bir spor kompleksi olmuştu . Kilometrekareye kaç stad düşüyor acaba...

Kafa topu !

13 Haziran 2009 Cumartesi

Güle güle Hasan Şaş ...

Seni seyrederken hiç heyecanlanmadım dersem namerdim . Hele Milano'da kafanla çakmıştın ya bir zamanlar Milan'a . O kel kafandan benim de öpesim gelmişti seni be. Asabiymiş , pas vermezmiş durup dururken dellenirmiş, yok şöyleymiş yok böyleymiş . Şu topraklarda yaşayan insanlara inanılmazı yaşatanların arasında sen de vardın . Sen de gittin , işte şimdi tarih tarih olmuştur benim için . Yeri geldi sana ateş püskürdük , kızdık . Ama başarı kibritse , sen de ateş oldun . Ateşledin yaktın takımı .Aldığın karar en hayırlısıydı , iyi ki Cimbom'da bıraktın . Seni son halinle değil , şu fotoğraftaki civan gibi yiğit halinle hatırlayacağım . Gördüğün tüm kartları da takımın için gördün , taraftar olarak hakkım sana helaldir ...

Topuz

Böyle işin ne tadı olur ne de tuzu . Fener seyircisi enayi mi , nasıl bağrına bassın şimdi bu Topuz'u . İlk bir kaç hafta yüzüne bile bakmazlar bu adamın . Mehmet ne yapacak ? Taraftara yalakalık yapmak , kendini kabul ettirebilmek için on takla atacak Saraçoğlu'nda . Attığı ilk golde formasındaki fener amblemini öpecek , her şey güllük gülüstanlık olacak . Hele bir de Cimbom'a atarsa sen o zaman gör. Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli, özellikle de bu ülkede ...

11 Haziran 2009 Perşembe

Güççük Ronaldo ve Anneciği

Bu işin provasını çok önceden yapmışlar ...!
13'ünde yavaş yavaş her şeyi kontrol altına almaya başlamış . "Durun oğlum durun sakin olun ben hallederim, hele sen şu topu bana ver" der gibi...