27 Şubat 2011 Pazar

Kupasız Arsenal !

Çoğu kişi Arsenal'in genç yeteneklerini ve futbolunu izlemeye doyamaz. Verdikleri seyir zevkinin artık bir kupayla taçlandırılması yorumunu herkes dillendirir . Yıllar sonra bir kupa almaya yine yaklaşmışlardı ki yine olmadı olamadı . Dün Birmingham'a 2-1 yenilerek Carling Cup'a havlu attılar . En son Arsenal'in kupa kazandığı tarih 21 Mayıs 2005. FA Cup finalinde M.United'ı penaltılarla yenerek o kulplu tenekeye ulaşmışlardı . O günden beri Wenger ve adamları kulübün müzesine kilit vurdular . Fabregas şimdi gitmek istemesin de ne yapsın. Wenger'e üzülüyorum açıkçası . O kadar emeğin ve çabanın karşılığında hüsran olunca üzülmemek elde değil...

Öff ulen Cimbom öffff !

Son 10 sezonda G.Saray'ın aldığı mağlubiyet sayısı şu ana kadar 67 olmuş . Cimbom bu sene kendi rekorunu kırıp şimdiden 11 kez sahadan yenik ayrılarak ele güne bizleri rezil etti . Ezeli rakiplerden Fenerbahçe'nin son 10 sezonda ligde aldığı mağlubiyet sayısı 57 iken Beşiktaş'ın da G.Saray gibi 67 . Yani bu sezon resmen Cimbom'u çaptan düşürmüş . Süper Lig'de oynanan diğer çekişmeli ve korakor maçları izledikçe G.Saray'ın diğerlerine göre bir hayli güçsüz ve çaresiz olduğu aşikar . Kırılgan ve çelimsiz G.Saray'ı maçların ilk ve son çeyreğinde haklamış rakipleri .
  • 0-15 arası 7 gol
  • 16-30 arası 1 gol
  • 31-45 arası 5 gol
  • 46-60 arası 4 gol
  • 61-75 arası 5 gol
  • 76-90 arası 7 gol

yemiş Cimbom . Yani maçın başı ve sonları çoğu maçta sarı kırmızılıların kaderini çizmiş . Kanatları çalışmayan , yaratıcılıktan uzak orta sahası vizesiz geçişe dönmüş G.Saray'ın önemli isimlerinin yokluğu ve teknik adam(lar)ın maç içinde oyunu okuyamayıp yetersiz kalması rezil sezonun nedenlerinden . Kaliteden yoksun yerli ve yabancıların her maçta iskeleti oluşturamadan bir şeyler yapmaya çalışmaları beyhude çabadan öteye geçmiyor. G.Saray şu futboluyla büyük ihtimal seneye Avrupa'da da oynayamaz . Türkiye Kupası'na uzanması sürpriz ötesi bir durum . Gelecek sezonları kurtarma adına yapılacak tek iş Hagi ve gereksiz bir çok adamla yolların ayrılması ve sabırlı olunması . Hagi maalesef dersini çalışmayıp rakiplerini iyi süzemediği gibi maçın gidişatını değiştirecek hamlelerde de bulunamıyor. Futbolculuğunda engin bir deniz olan Romen'in teknik adamlıkta vizyonsuzluğu illallah deditecek cinsten . O da artık inanmıyor , onun da şevki kaçmış durumda. Gelir mi bilmem ama Abdullah Avcı ile anlaşılsa hiç fena olmaz seneye . Bu saatten sonra paraları deli gibi savurup Türk futbolunu tanımayan yabancı hocalara takımı emanet etmek akıllıca olmaz. Hakan Şükür ismini duyunca bir çok kişinin kaşlarını çattığını görür gibiyim. Fakat onun da yönetime katılımıyla bir silkinme yaşanabilir gibime geliyor. Sevseniz de sevmeseniz de bu takımı derleyip toparlayacak bir abiye ihtiyaç var . Zapata'yı şutlayıp İskandinav ekolünden bir kalecinin alınması gerekiyor. Oralarda iyi kaleci yetişir genelde . Rus ve Ukrayna'da koşturan çalışkan ve kaliteli isimlerin izlenmesi ve araştırılması gerekiyor. Rus ve Ukrayna futbolunun son yıllardaki evrimi gözden kaçırılmamalı. Ligimizin sertliğiyle başedebilecek fazlasıyla futbolcu var oralarda. Çıtkırıldım sakat yıldızlardan gınağı geldi artık . Sabaha kadar konuşsak konuşuruz bu Cimbomu . Cenk Tosun gibi nice gurbetçiler var dışarda . Ama her şeye rağmen oyuncuların pes etmiş ruhsuz halleri var ya işte o bizi yüreğimizden vuruyor işte . Bu seneyi de geçtim , gelecek senelerde bu enkazı kaldırmak bir hayli zor olacak...

24 Şubat 2011 Perşembe

Kapında büyüdük..!

Malta'lı Liverpool fanatikleri üşenmemişler , derneklerinin kapısını komple değiştirmiş. Meşhur Shankly Gates in replikasını girişe koymuşlar . Her sevginin bir girişi , bir kapısı var elbet...!

Çizme delindi !

İki takımın en son karşılaştığı finalden bu yana 9 ay geçti . Zaman Inter'den çok şey almış götürmüş kesin . Geçen sezonki başarısıyla İtalyan futbolunun şerefini bir nebze olsun kurtarmıştı Inter . Şimdi tablo vahim gözüküyor , ve CL'de 3 İtalyan takımının üçünün de kendi sahasında aldığı mağlubiyetler Çizme'nin futbol geleceği ve kalitesi ekseninde tartışılacak . Bavyera cephesinde intikamın tadı var şimdi . Mario Gomez bu sezon Bayern'in filelerle en çok buluşan futbolcusu. Bundesliga, Dfb Pokal ve Şampiyonlar Liginde oynadığı 32 maçta şu ana kadar atığı gol sayısı 28 . Van Gaal'ın has adamlarından birisi oldu ve Klose'yi unutturdu sanki . Ayrıca Bayern'in genç kalecisi Kraft'ın performansı muhteşemdi . Bu Almanlar nasıl kaleci yetiştirirler ayrı bir tez konusu ...

21 Şubat 2011 Pazartesi

Bence Alex de bu dünyadan değil ...

"Alex Türkiye'de çok iş yapar ama Avrupa'da hiç bir halt edemez." İnanın bu tür yorumları duyunca artık bir G.Saray'lı olarak benim bile isyan edesim geliyor. Sanki Avrupa'da cayır cayır turları atlayıp oraların tozunu atmış futbolcular ve takımlarımız varmış gibi adamı neyle mukayese ediyoruz. Türkiye'de nefes alıp veriyoruz kardeşim , işimize bakalım. Bu ülkenin insanları sevinçlerinin yüzde doksandokuzunu bu topraklarda yaşıyor . Fenerbahçeliler o kadar şanslı ki , ülkemizde zekasıyla top oynayan ender adamların en iyisi olan Alex sarı lacivert formayı giyiyor. Verilen parayı yıllarca berekete çeviren kaç futbolcu varki günümüzde . Yıllarca top koşturduğu ligimizde rakamları altüst eden Alex'in bir kez olsun şımardığını , kendisini herkesten üstün gördüğünü gördünüz mü ? Adam içerde dışarda oynanan tüm kritik maçların çoğunda başrolü oynamış , daha ne olsun ...


Şu yukarıda attığı son golün güzelliğine bakın . Rüştü'yü geçtikten sonra sıfıra inip o tatlı bilekleriyle o açıdan topu o anda filelerle buluşturabilcek kaç adam var ligimizde. Alex imrenilecek bir adamdır . Terazinin kefelerini fazlasıyla altüst edecek bir adamdır. Koşmuyor , Avrupa'da oynayamaz diyen futboldan çakmayan tayfayı madara edecek adamdır. Ne Fenerbahçe'nin , ne Aziz Başkanın ne de Aykut'un elindeki bu hazineyi takımdan koparacak cesareti yoktur . Keşke bizim takımda da olsun dediğimiz Brezilyalının yaptığı işleri ve verdiği pasları toparlayıp derlemeli ve futbol okullarındaki çocuklara izletmeli . Kıskanmıyorum , imreniyorum ...

17 Şubat 2011 Perşembe

Arsenal - Barcelona HD - Maçı indir ....

Bazı maçlar vardır , arşivliktir . Dün gece topu terbiye etmeyi öğrenmiş iki takımın mücadelesini ve Wenger'in Barça'yı durdurma taktiğini izlerken keyif aldık . Hem keyif aldık hem de beynimizin gri hücrelerini arttırdık . Çünkü zeki futbolcuların akıllı yer tutuşları ve pas tercihleri zihnimizi açtı adeta .Evet bu futbol böyle oynanır dedim ve kıskandım . Bizim topraklarda bu oyunlara rastlanır mı acep ? Buyrun maçın linkleri aşağıda ...

1.Devre
http://hotfile.com/dl/105348303/9d25d96/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part1.rar.html

http://hotfile.com/dl/105350781/b90c4a6/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part2.rar.html
http://hotfile.com/dl/105350941/ab7ceae/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part3.rar.html
http://hotfile.com/dl/105355055/d6764ad/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part4.rar.html
http://hotfile.com/dl/105355808/1655885/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part5.rar.html
http://hotfile.com/dl/105358111/d2c5021/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part6.rar.html
http://hotfile.com/dl/105359395/ff7bd44/1st.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part7.rar.html

2.Devre
http://hotfile.com/dl/105361063/7bfb509/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part1.rar.html
http://hotfile.com/dl/105361471/7eb99f4/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part2.rar.html
http://hotfile.com/dl/105363712/1ce4ac6/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part3.rar.html
http://hotfile.com/dl/105363764/1d1d940/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part4.rar.html
http://hotfile.com/dl/105367047/5d4e337/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part5.rar.html
http://hotfile.com/dl/105367167/8312219/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part6.rar.html
http://hotfile.com/dl/105371168/53c7f23/2nd.UCL.02.16.11.Arsenal.v.Barca.720p.skpd-hd-football.blogspot.com-sKpD.part7.rar.html

15 Şubat 2011 Salı

Deli olan sen misin İbo ?

"Köyde yetişmiş, ortaokul mezunu biri olarak size filozof numarası yapacak değilim.. Açık söyleyeyim, Beşiktaş sayesinde kitap okuyacak noktaya geldim.. Son 4-5 senedir de kitaplarla kendime rehabilitasyon uyguluyorum.. Porto’ya giderken havaalanında Alain de Botton’un kitabını seçtim.. Son günlerde okuduğum bir de Donald Trump’ın “Başarıya Giden 101 Yol” kitabı var..”

“Siz şimdi beni imtihan edersiniz Alain de Botton ile ilgili.. Kitabı alana kadar kim olduğunu fazla bilmiyordum.. Bilenlere sordum, felsefeyi günlük hayat diliyle anlatan, çok önemli bir yazarmış.. Gerçekten de öyle.. Ben Felsefenin Tesellisi’nden şunu anladım: Hayatta çok paran olabilir ama çok sağlam dostlukların olmayabilir.. Mal, mülk edinmek için çırpınmanın insana hiçbir hayrı yok.. Onun yerine gerçek dostlar kazanmak için çırpınmak daha büyük zenginlik getiriyor..”


“Kitaptan kendi hayatıma uyarladığım kavramlar da var: Mesela insan rahat olmalı.. Stres günümüzün hastalığı.. Kafanı acayip şeylere takarsan, bizim işte de, başka işlerde de başarının imkânı yok.. Çünkü stres direkt olarak işe yansıyor.. İyi bir profesyonelin işine odaklanması gerekiyor.. Stresin yaptığın işin önüne geçmesine izin vermeyeceksin..”


“Bir de tek başına yetenek yetmiyor.. Bir yerlere gelmek istiyorsan, yeteneğin yanına çalışmayı da eklemelisin.. O zaman uzun süre başarılı olabiliyorsun.. Kitapta da aynı mantığı görünce sevindim, çünkü bunu yıllardır uyguluyorum.. Tabii İsmail Köybaşı yandı şimdi.. Bu kitabı ona da okutturacağım ve bu mantığı onun kafasına yerleştireceğim..”


“Herkese tavsiye ediyorum.. Desinler ki, ‘Yahu top peşinde koşan Deli İbrahim bile kitap okuyormuş..’ Ve onlar da okusun.. Kitap okumak bir rahatlama ve kendini iyi hissetme yöntemi.. Rüştü ağabey sayesinde kitap okumaya alıştım.. Seyahatler, kamplar artık kitapsız geçmiyor..."

İbrahim Üzülmez'in 07.11.2010 tarihinde Vatan gazetesindeki röportajından ...

Futbolumuzun en orjinal ve bayrak isimlerinden birisi olan Üzülmez'in bu şekilde gidişinden herkes gibi ben de hazzetmedim. Aslında veda toplantısında Demirören'in olmaması daha makbuldü. Başkan milleti keriz yerine koydu resmen . Canım cicim laflarıyla kovdu Delinho'yu. İstese Demirören ile birlikte yanyana olmak zorunda değildi. Fakat ben onun giderayak takımında sorun yaratmak istemediği için bazı şeyleri sineye çektiğini düşünüyorum. Bu arada Toraman diken üstünde olacak bundan böyle. Yukarıda geçen röportajda renkli kişiliğini yansıtmış İbrahim . Ama yukarıda söylediği bir kaç cümleyi uygulayabilseydi şimdi onun gidişini konuşuyor olmazdık . Güle güle büyük kaptan !

14 Şubat 2011 Pazartesi

Güle güle Fenomen !

"Gücüm var , hamle zamanlamalarım da hala iyi . Fakat artık hızlı değilim ." demiş Fenomen ve son noktayı koymuş . Bu sakatlıklar canıma tak etti diye de eklemiş . Son yıllarda onu hep yağlarıyla, göbeğiyle ve uçkur skandallarıyla değerlendirdik. Ama o futbol dünyasının gördüğü en nadide yeteneklerden birisiydi . Gol nasıl atılırmışın dersini verdi yıllarca . Profesyonelliğe adım attığı Cruizero yıllarında civan gibi delikanlıymış , kalbimizde de öyle kalsın ...

3 Şubat 2011 Perşembe

Arsene Wenger'in feraseti !

Dünyanın mali açıdan en sağlam kulüplerinden birisi Arsenal. Bunda kuşkusuz Arsene Wenger'in etkisi büyük. İngiltere'de Manchester City ve Chelsea gibi öncülük eden kulüpler harcadığı paralarla işin cılkını çıkarıp , önü gelmez israfı alışkanlık haline getirdiğinden beri Wenger'in kıymeti daha çok anlaşılıyor . Diğer rakiplerinin aksine genç yetenekleriyle o harcayan değil kazandıran bir şahsiyet . Peki Arsenal'e geldiğinden beri ne yapmış bu Fransız :1996 yılında Arsenal'in başına geçtiğinde çoğu kişi kim bu adam demişti. Japonya Lig'inden gelen bir Fransız'ın bir İngiliz takımına vereceği katkı ne olabilirdi ki ? Wenger gelir gelmez paraları har vurup harman savurup transfer bolluğu istemedi. Sadece acilen 21 yaşında Milan forması giyen Patrick Viera'nın transferini istedi . 3,5 milyon pound karşılığında bu transfer gerçekleşti . Viera ilerleyen yıllarda Arsenal'in kaptanı oldu ve 9 yıl boyunca 400'den fazla forma giydi . Takımdan ayrıldığında 20 milyon Euro Arsenal'a kazandırdı.
Dixon, Bould, Adams ve Winterburn' den oluşan defans kurgusunu bozmadı ve onların önüne Viera'dan sonra başka bir Fransız Emmanuel Petit'i ekledi . O da Viera gibi 3,5 milyon pound'a malolmuştu . 3 sene sonra Barça'ya transfer olduğunda kulübe 7 milyon pound kazandırmıştı . Bir başka isim Marc Overmars Arsenal'e katıldığında 6 milyon pound'a malolmuştu . O da Petit gibi Barça'ya gittiğinde Arsenal'ın kasasına 25 milyon pound girmişti .
Nicolas Anelka'yı futbol dünyasına kazandıran isim Wenger oldu . 19 yaşındaki Anelka'nın Gunners'a maliyeti sadece 500.000 pound idi . Real Madrid'e satıldığında onun için istenilen fiyat 22,5 milyon pound idi . 2001-2002 sezonunda o zamanlar adanın en gözde defanslarından birisi olan Sol Campbell 'ı Tottenham'dan beleşe getiren Wenger , çok makul rakamlara Ljungberg ve Pires'i takıma kazandırdı. İki futbolcu da hayatının en iyi dönemlerini Highbury'de yaşadı . Wenger'in Arsenal'a kazandırdığı en önemli isim şüphesiz Thierry Henry oldu. 11 milyon Pound'a Juventus'tan geldiğinde kendisi de dahil çoğu kimse onun Arsenal'ın süperstarı olacağını bilmiyordu . Henry'nin etinden sütünden fazlasıyla faydalanan Wenger onun Barcelona'ya 16 milyon pound'a satılmasına müsaade etti . 1 milyon pound' a Barça altyapısından Cesc Fabregas'ı aldı ve muhtemelen Nou Camp'a tekrar dönmesi beklenen İspanyol'un şu anki fiyatı kafadan geldiği paranın otuz katı civarında. Aynı şekilde Van Persie , Song ,Walcott ve Wilshere gibi isimler takımın istikbaldeki banknotları .
İlaveten Wenger Kolo Toure gibi kimsenin bilmediği bir adamı Fildişi topraklarından 150.000 pound'a Londra'ya getirip City'e 16 milyon pound'a pazarlamakla bir başka kazançlı iş daha yapmış oldu. Peki Wenger hiç mi transferde yanılmadı ? Elbette hayalkırıklıkları oldu. Francis Jeffers ve Richard Wright gibi karavanalar da oldu . Ama son yıllarda Viera , Anelka , Overmars ,Petit , Henry ve Toure gibi isimlerden takıma kazandırdığı 73.5 milyon pound'luk rakam onu her yöneticinin takımının başında görmek istediği adam yaptı . Dünya üzerinde yaydığı scouting atılımıyla tam bir yetenek avcılığı yapan Wenger'in kulübe kazandırdıkları sayesinde takım daha lüks ve kaliteli bir stada taşındı. Eski stadın çevresine yapılan 655 apartman ve site de kulübe ek gelir getirmekte. Wenger'in en pahalı transferi 13 milyon pound'a aldığı Slyvian Wiltord . Bu rakam diğer kulüplerin verdiklerinin yanında devede kulak .Dünyada gerçekten şu anda Arsene Wenger'in başka bir örneği yok . Yıllardır gelmeyen kupasızlık ve başarıya pek aldıran yok aslına bakarsanız. Çünkü eninde sonunda bir şekilde başarı gelecek . Kendi felsefesinden taviz vermeyen Fransız'ın bizim ülkemiz de dahil olmak üzere dünyadaki bir çok çarçur manyağı kulübe vereceği dersler var kesinlikle....

Neville dayı bırakır ...

Gary Neville insan olarak sevdiğim karakterlerden birisi değil açıkçası . Ama bir gerçek var ki Manchester United tarihinde kendisine makul bir şekilde yer edinmiş isimlerden birisi . Ferguson onu kendi neslinin en iyi İngiliz sağbek oyuncusu olarak tanımlamış . Sahadayken her tarafından buran buram kibir akan bir futbolcuydu sanki . Rakiplerini küçümsemesi ve sert oyunu onun tarzıydı . Kardeşi daha bir uysal görünürdü gözüme .Seyircilerin sinir katsayısını yükselten tipik bir İngiliz futbolcusuydu. Her şeye rağmen Ferguson'un sözünden zerre kadar çıkmayan 602 defa United formasını , 85 kez de milli formayı üzerine geçirmiş bir futbol emekçisi . Pek sevmezdim ama işine verdiği önem ve görev disiplinine sıkı sıkıya bağlı olmasından ötürü saygıyı hakeden bir isim .Onun da futbolu bırakmasıyla Manchester'da bir dönemin bitmesine ramak kaldı . Sadece Giggs ve Scholes kulübün abileri artık ...
Bu arada en üstteki foto çok hoşuma gitti .92 yılından . Beckham ve Butt hemen gözüme çarptı. Zaman çabuk mu geçiyor ne....