23 Eylül 2010 Perşembe

İnşaat ...!

G.Saray'lı futbolcular bugün Aslantepe turu yapmış . Bu görüntü de 97 yılından . Fransa'nın usta ayakları Zidane , Deschamps ve Pires bir sene sonra bu stadda (Stade de France) Dünya Kupasını kaldıracaklarından eminmiş gibi sırıtmışlar . Darısı bizim Cimbomluların başına diyelim . Bir kaç senedir cinnet geçiren taraftarın yeni mekanda şampiyonlukla yüzleri güler inşallah ...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Bir zamanlar ...

Fotoğraf 1999-2000 sezonunda oynanan Barcelona-Valencia maçından . Bu kareyi özel yapan kulübede bulunan 3 özel adamın yıllar önce ne halde oldukları . Van Gaal Barça'nın patronu , Mourinho onun yardımcısı ve biraz ötede Guardiola futbolcu kimliği ile maçı izlemekte . Acaba Van Gaal yıllar sonra bu iki adamın neler neler yapacağını bir bilseydi nasıl davranırdı sizce ? Geleceğin gizemli olması aslında hoşuma gidiyor . Akıllara gelmeyenin oluşunu böyle kareler güzel sunuyor insana ...

21 Eylül 2010 Salı

Men adaya gidirem...!

Araz Abdullayev Azerbaycan futbolunun genç nadide yeteneklerinden birisi, hatta tek . İlk defa Azerbaycan'dan bir oyuncu İngiltere'de forma giyecek . Hiç bir Azeri daha önceden böylesine büyük bir lige transfer olmamıştı .Henüz 18 yaşındaki Araz'ı Everton resmen aldı ve Ocak'taki ara transfer döneminde kadrosuna katacak . Transferin daha önceden gerçekleşmemesinin sebebi Araz'ın çalışma izni olmaması . İşin ilginç tarafı Araz'ın kulübü Nefçi'nin bu transfer için sembolik, küçük bir rakam istemesi. Araz'ın transferi ülke futbolunun gelişimi için önemli demiş başkan Tahir Süleymanov . Everton'dan başka bir takıma transfer olursa o zaman biraz para alırız demiş başkan . Ama yeterki bu genç futbolcu İngiltere'de forma giysin , başka bir şey istemeyiz diye ilave etmiş. Milli maçta oynarsa bize karşı , farklı gözle izleyeceğiz bu adamı , neyin nesiymiş bu genç , merak ettim doğrusu...

Cruijff 74 - PUMA

20 Eylül 2010 Pazartesi

Ruhr (Revier) Derbisi

Almanya'nın en büyük derbisi (çoğu Alman öyle düşünür) Ruhr derbisidir . Ruhr bölgesi Almanya'nın en büyük ticaret sahalarından birisi . Dortmund ve Gelsenkirchen bu bölgede yer alıyor ve aralarında 40 km.kadar mesafe var . Sezona flaş transferlerle girmesine rağmen beklenen patlamayı yapamayan Felix Magath'ın Schalke'si geçtiğimiz hafta sonu kendi sahasında B.Dortmund'a 3-1 mağlup olarak kaynayan kazanın altına bir odun daha atmış oldu .

İki takım ligde 77 kez karşı karşıya geldi ve Borussia Dortmund aldığı bu galibiyetle durumu 27-27 yaptı . 23 kez de berabere kalmışlar . Rakamların yakınlığı bu maçların ne kadar önemli ve çekişmeli olduğunu gösteriyor. Bayern Münih'i de hesaba katarsak Almanya'da Schalke ve Dortmund taraftarlarının kalabalığına ulaşan başka bir takım yok . Her sezon en az 40.000 kombine cepte.
İki takımın da birbirinden nefret ettiklerini anlatmaya gerek yok . Sadece yukarıda görmüş olduğunuz fotoğrafta iki takımın oyuncuları yakınlık göstermişler. O da Amerika'da yaşanan 11 Eylül saldırılarının hemen ertesinde verilen bir enstantene. Onun dışında iki takım taraftarları kedi-köpek gibiler. Birbirlerini gıcık etmek için her türlü hınzırlığı muzip bir dille anlatmayı çok seviyorlar. En izlenilesi görüntüler bu derbide oluyor. Taraftarlar oyunculardan çok birbirlerini kızdırmak için ellerinden geleni yapıyorlar . İki takım formasını da giymiş olan en ünlü isimler Thomas Möller ve kaleci Jens Lehmann . İkisi de rakip formaları terlettiği için her iki takım taraftarları tarafından da fazla sevilmiyorlar aslında. Tabi Almanya'nın en şahsına münhasır takımı St.Pauli olduğu için , St Pauli taraftarlarının iki takımı da sallamadığının en güzel örneğidir şu resim . İkisi de aynı b.ktur St.Pauli için :) Kısacası Almanlar birbirleriyle uğraşmayı didişmeyi pek severler ama ortaya o kadar da vahşi sonuçlar çıkmaz ....

Watchdog !

Malouda

Florent Malouda futbol hayatının şu anda en formda günlerini yaşıyor . Geçtiğimiz sezon 15 gol 15 asistle patlama yapmış ve Chelsea'nin EPL şampiyonluğunda büyük bir pay sahibi olmuştu. Bu sene daha şimdiden 5 maçta 6 golü var. Lampard ile ortayı parselleyip enerji sahası yaratmış durumdalar. Fakat artı olan tarafı Lampard'ın gol yükünü kendisi üstlenmiş durumda. Fransa'nın da şu an itibariyle en formda futbolcusu diyebiliriz. Gerçi şu anda Chelsea'nin oynadığı ilk hafta fikstür rakiplerine göre biraz daha kolay gibi görünüyor. Bu yüzden fazlasıyla gol pozisyonu yakaladı , fakat gerçek olan bir şey var ki üstün fiziğini tekniğiyle birleştirebilen nadir oyunculardan . Her türlü formasyonda kullanılabilecek bir adam kendisi . Ancelotti etinden sütünden fazlasıyla faydalanmakta ...

16 Eylül 2010 Perşembe

Bursaspor ve Şampiyonlar Ligi üzerine ...

İlk kez bilgisayarla tanışmanızı hatırlıyor musunuz ? Yıllar yıllar önce, kendimden örnek vereyim , mouse ile cebelleşirken herhangi bir dosyayı veya programı açabilmek kabus gibiydi . Hele bir dosyayı delete etmek istediğimde ekranda çıkan silmek istediğinizden emin misiniz yazısına evet mi hayır mı desem diye 5 dakika düşündüğümü hatırlıyorum .Ya farkında olmadan bir şeyleri silip atarsam diye ödüm patlıyordu . Acemilik denen şey bu olmalıydı . Hele hele internet denen meret araya girince işler daha da karıştı. Evet resmen acemiydik işte. Şimdi düşünüyorum da nerden nereye gelmişiz be ? Şimdi bu anlattıklarımla Bursa'nın ne alakası var diye düşünebilirsiniz . Şampiyonlar Ligi ve Avrupa'yı bilgisayar ve internet gibi farzedin . Bursasporlu futbolcuları ve taraftarları ilk defa internet ve bilgisayarla haşır neşir olan bir kullanıcı olarak değerlendirelim . Ortaya çıkan sonuç anlattığımız gibi bir şey oldu işte . Valencia'lı futbolcular tecrübelerinin ve turnuva kültürlerinin etkisiyle hem on parmak olmuşlar , hem kısayol tuşlarını iyi bellemişler hem de kasayı söküp çıkarmada ve yerine takmada usta olmuşlar . Bursapor'da zamanla adam gibi bilgisayar kullanmayı öğrenecek elbet . Deneme yanılma , sistemi çökertme ve kurs derken bir süreç akıp gidecek . Devamlı olmak ve süreklilik şartıyla öyle ya da böyle sonuçta öğrenecekler işte .
Geçtiğimiz sezon Şampiyon olmakla dönüşü olmayan bir yola girdi Bursaspor. Bundan sonra geriye düşmek yok , level'ı her geçen gün arttırması gerekiyor ve bunu yapabilecek bir potansiyel var elbette. Daha doğru düzgün UEFA tecrübesi yaşayamadan CL'de oynamanın sıkıntılarını bu sene aklı başındaki herkes hoş karşılar . Timsahlar için bu sene güzel bir tecrübe oluyor ve tadını çıkarsınlar bence . Rezil olacağız diye korkmasınlar . Ne büyük takımlar bu sahnede 5'lik 6'lık hatta 8'lik oldu . Ama unutulur her şey hayat devam eder . G.Saray'ın Şampiyonlar Liginde Cihat ile attığı ilk golü hatırlıyorum, fırlamıştım sevinçten ayağa . Gerçi o maçı da kaybetmiştik ama varsın olsun bilgisayar kullanmayı öğreniyorduk işte. Sonra zaman bize Avrupa Kupaları da gösterdi .Futbolcular futbolda dünün olmadığını benden daha iyi bilirler elbet .CL'de oynamak herkese nasip olmaz. Volkan ve Sercan gibi futbolcular aradaki farkları görsünler ve ona göre hedef büyütsünler ve koysunlar bundan böyle. Yani üstüne koyabilsinler ve kendilerinin bu alemde nerelerde olduğunu daha iyi görebilsinler en azından . Old Trafford'da ayakları tir tir titreyen adamların yerine varını yoğunu harcayan , denemekten çekinmeyen futbolcular görmek istiyorum ben . Varsın yenilsinler , bir şeyler öğrensinler yeter benim için...

Evlat !

14 Eylül 2010 Salı

Anam ölse bile ...

Stoke City'nin dün Aston Villa ile oynadığı ve 2-1 kazandığı maça teknik direktör Tony Pulis damgasını vurdu . Annesi vefat ettiği için takımını bu maçta yalnız bırakan hoca 1-0 yenik kapatılan devre arasında birden soyunma odasında futbolcuların karşısına dikiliverdi . Herkes onun cenaze dolayısıyla bu maçta olmayacağını düşünüyordu ama Pulis 225 km öteden , Galler'den yani cenaze evinden koptu geldi ve futbolcularına dramatik bir konuşma yaptı. Futbolcular ikinci yarıya William Wallace'ın askerleri edasında çıktı ve maçı çevirmeyi bildiler . Tabi günün kahramanı Pulis oldu ve pekte sevemediğim bu adam Stoke City'de yerini epey sağlamlaştırdı .18 de bile olmayan Tuncay'ı daha da afakanlar basmıştır diye düşünüyorum ...

Thomas Müller - Junior

Schwarzenegger

Bu adam hep gol atsın !

Yattara gününde olsun tadından yenmez. Adamın hiç sıradan gol attığına şahit olamıyoruz. Hele Sivasspor kalecisi Ramovic'e attığı öyle bir feyk'i vardı ki jenerikçiler 15 sene bu görüntüyü kullansın . Kaptanlık bandı ona fena halde yaramış ...

13 Eylül 2010 Pazartesi

Beklemek lazım ..!

Futbol basit oynandığı zaman güzel bir oyun fakat bir gerçek var ki basit oyunu ancak kadife ayakların çokluğu ile oynayabilirsiniz. Misimovic'ten yararlanabilmenin yolu onun sade, şık ve tek dokunuşlarına aynı seviyede ayak uydurabilecek adamlarla yakın oynaması. Ayhan bir noktaya kadar bu işi kurtarabilir ama Sarp ile Misimovic ahenginden bahsetmek açıkçası biraz zor . Dolayısıyla şu aşamada rakibini boğan ve hızlı bir oyun oynayan bir Cimbom'dan bahsetmek kolay değil . Arda ile Misimovic'i aynı takımda izleyebildiğimiz zaman futbolun güzelliklerinden bahsedebiliriz diye düşünüyorum . Misimovic ilk maçında Türkiye üzerine ufak tefek analizler yapmıştır büyük ihtimalle . Sert ve oynatmamaya dayalı futbolumuzun Bosnalı'ya futbolunda yeni açılımlar vereceği kanısındayım . Türkiye ona agresif olmayı öğretcektir. Misimovic bu takıma faydalı olacak ama onun verkaçları ve pas trafiğini yönetebilmesi için biraz öncede söylediğim gibi yakın oynayan hareket halindeki orta saha elemanlarına ihtiyacı var . Üç antreman yapıp, ilk defa hiç oynamadığı adamlarla beraber top oynayıp sırıtmaması onda bir şeyler olduğunu, kalitesini gösteriyor. Misimovic'i ilerleyen haftalarla en iyi anlayabilecek adamlar Arda, Kewell ve Baros olacak . Arda ile yapacağı kobinasyonlar , Kewell ile yapacağı basit top alışverişleri hoş olacak gibi duruyor. Arda'da bu takıma girdiği zaman Baros'a gol pozisyonu hazırlamak daha kolay olacak ve Baros'un oyun yapısını Bosnalı bir kaç hafta içinde çözer . Insua oyundan hiç kopmayan konsantrasyonu yüksek bir oyuncu . Fakat onu ligimizde zorlayacak çok kaliteli kanat adamları mevcut , bu yüzden beklemek lazım . Elano'yu da kazanmak lazım diyoruz ama bir de o gayret etsin be abi . Daha ne zaman üst üste kalitesini gösterecek acep ? Bu arada Sabri'yi özlemişiz , söylemeden geçmeyelim.



G.Saray'ı özetlemek gerekirse ; yaşanılan onca süreçten sonra bugün sadece ve sadece kazanmak gerekiyordu , onu da bir şekilde becerdiler . Geçen sezonu da hesaba katarsak , G.Saray 9 resmi maç sonra kalesinde gol görmedi . Ufuk için iyi moral oldu . Antep'in acil galibiyete ihtiyacı var . Gaziantep aslında tabanca gibi takım ve gelecek hafta veya haftalarda birisine fena patlayacak ve iyi olacaklar , mağlubiyet yanıltmasın . G.Saray'ın bu takım karşısındaki galibiyetinin değeri ilerde daha iyi anlaşılır gibime geliyor. Bu haftadan itibaren benim için lig resmen başladı ....

Ballack milli maçta yok !

Hannover maçında sakatlandı ve 6 hafta yok . Türkiye'ye karşı Ekim'de forma giyemeyecek .Zaten aylardır milli takımdan uzak olduğu için yokluğu fazla da aranmıyor aslında. Khedira ve Schweinsteiger'in uyumlu formu onu fazla da aratmıyor açıkçası. Futbol tuhaf bir oyun işte , aylar önce Almanya'da en çok kimden çekiniyorsunuz diye sorsalar akla gelecek ilk isim muhtemelen Ballack olurdu . Şimdi akıllara bile gelmiyor . Dünya Kupası yokluğu onu unutturdu galiba...

Der Bomber - Gerd Müller

Nou Camp'ta gol atamamak !

Barcelona geçtiğimiz hafta sonu La Liga'nın yeni ekibi Hercules'e 2-0 mağlup olduğunda bu işte bir yanlışlık olmalı diye düşündük en başta. Valdez'in golleri Nou Camp'ı hayalkırıklığından çok derin bir şaşkınlığa bırakmıştı. Nou Camp ahalisi son 5 yılda Barça'nın kendi sahasında gol atamadığı 4.maça şahit oldu. Bundan önceki maçlar 2007 Aralık ayında Real Madrid'e karşı alınan 1-0'lık mağlubiyet , 2008 Nisan'ında Getafe ile 0-0 berabere biten maç ve son olarakta 2009 Mayıs'ında Osasuna'ya karşı alınan 1-0'lık mağlubiyet . Düşünün son 5 sezonda sadece 4 maç Nou Camp'ta gol atmayı başaramamış Barça . Seyirci gol manyağı olmuş , şaşırması doğaldır . İş kazasıdır diyelim geçelim ...

10 Eylül 2010 Cuma

Allianz Arena'da bir gün...

Allianz Arena ilgili bir post yapacağımı söylemiştim . Aradan uzun zaman geçti , fakat blog arşivinde böyle bir deneyimin olmamasını istemezdim, nasip bugüneymiş. Bundan 4 ay önce Münih'te okul projesinden fırsat bulur bulmaz Allianz Arena yollarına düştüm . Stad şehrin epey dışında kalıyor fakat ulaşmak öylesine basit ki , tabelalar sizi zaten gayet iyi yönlerdirmekte.
Bundesliga o sıralar bittiği için in cinin top oynadığı devasa stadda ,Almanların kusursuz mühendislik anlayışının buram buram hissedildiğini sizlere söyleyebilirim . Aslında burayı gece görmek isterdim .Biliyorsunuz Bayern'in ve 1860 Münih'in maçlarına göre stadın etrafı mavi veya kırmızıya bürünüyor.Elektronik turnikeleri örtmüşler . Her Allahın günü yağmur yağdı desem yeridir. Neyse mızmızlanmayalım . Stada doğru ilerlemeye devam edelim .
Arena'nın etrafında bir tur attım ve stad o kadar büyüktü ki yürü yürü bitmiyor desem yeridir. Stad turları tabelasını gördükten sonra merdivenleri tırmanmaya başladım .
Kapalı bir gün olmasının da katkısıyla biraz loş görünen koridorlarda gezinmeye başladım . Bu kocaman beton yığınında tek ademoğlu ben miyim acaba diye düşünmeden edemedim .

Bayern ve 1860 Münih takımlarının Store'larına bir göz attım. Özellikle Bayern Mega Store'un geniş,ferah ve ürün çeşitliliğini fazlasıyla barındıran içini görünce insan bir şeyler satın almadan edemiyor. Buraları görünce stadda benden başka yüzlerce insanın olduğunu da farkettik haliyle . 10 Euro'yu bayıldık ve 30 kişilik gruplar halinde stad turuna başladım. İlk yeişl çimleri görünce ,insan vay be! demeden edemiyor hani...
Stad rehberi Anna adında çok akıcı ve berrak İngilizcesi ile konuşan bir Alman genç kızıydı. Almanca ve İngilizce tur seçeneklerini içinden İngilizce'yi seçtim doğal olarak. Stadı turlayanlar arasında Orta Asyalıların çokluğu gözden kaçmadı. Inter ile oynayacağı CL finali öncesinde ziyaretçilerin fazlasıyla arttığından bahsetti Anna. Stadın akustiğinden epey bir bahsetti ve deney yaptı hatta. Hep beraber TORRR! diye bağırdık . 30 kişinin stadda yankılanan tınısını işitmeliydiniz. Stad doluyken atmosferi insan hayal edemiyor.
Koltuların hepsi standart ve deri kılıflı . Stamford Bridge'de gördüğümden çok çok daha iyi olduğunu sizlere söyleyebilirim .
Kale arkasının bir bölümüne özellikle koltuk yerleştirilmemiş . Rehberimiz bize bu bölümün Bayern'in en ateşli ve en deli taraftarlarına ait olduğunu söyledi. Buradakiler 1 saniye bile oturmazlar ve maç boyunca çoşarmış. Özellikle bu alanda bira tüketiminin fazla olduğunu söyledi Anna. Bayern'in maçlarını izlerken gözüm hep buraya gidiyor artık .Harbiden o bölümde sürekli bir aksiyon var.
Soyunma odaları geniş, ferah ve temiz. Van Gaal bu tahtayı çok kullanıyormuş . Her futbolcunun resminin altında kendine ait dolabı var. Gözlerim hemen Hamit'i buldu tabiki...
Bayern'in tıp ve masör ekibi bir hayli tecrübeli ve ünlü. Doktor Wohlfahrt ismini duymayan yoktur sanırım . Onun hakkında bir post yapmıştım.Bayern'den kopmamış hala .Milli takımın da doktoru ve alanında 1 numara diyor herkes.
Burası tünel işte. Tünele tam girdik CL müziği çalmaya başladı her yerde. O an heyecanlandım valla , ulen niye ben futbolcu olmadım diye hayıflandım kendi kendime. O günden beri cep telefonumun melodisi CL müziğidir .Bitiyom ben sese...
Almanların alkolle arası epey iyi biliyorsunuz . Maç önü, devre arası ve sonunda görmüş olduğunuz bölümde her türlü içki servisi ve snack-sosis tarzı şeyler peynir ekmek gibi gidiyormuş . Hiç hayatımda bu kadar büyük stad lobisi görmemiştim . Çokk geniş bir alana yaymışlar.
Şu arkadaki ayakkabı ve top resmini evimin bir köşesinde isterdim . Tabi bizim hanımda pek isterdi yaaa...! Neyse, Stad turu tam 70 dakika sürdü. 70 dakikada 30 kişiden 300 Euro'yu cebe attı kulüp. Gün boyunca 10 turun yapıldığını düşünün günde 3000 Euro .Haftada 21000 Euro , ayda 84000 Euro .Yılı siz hesaplayın artık . Darısı bizim kulüplerin ve Seyrantepe'nin başına. Türkiye'de stad turlarından para kazanan kulüp var mıdır acep ...?

6 Eylül 2010 Pazartesi

İspanyollar La Bombonera'da

Yarın İspanya Arjantin topraklarında Arjantin ile hazırlık maçı yapacak . İspanyol futbolcular Boca Juniors'un sahası Bombonera'da olmaktan fazlasıyla mutlu . Sanki daha önceden hiç büyük bir stadda bulunmamış kadar heyecanlı bir şekilde hatıra fotoğrafı çekilmişler. Bu arada iyi bir maç olacak ve yarın 23.00'de . Maçı veren bir kanal var mı bilmiyorum fakat bir şekilde internetten bu maçı bulmak lazım...