29 Eylül 2008 Pazartesi

En güzel bayramlar !

Bayramdan sonra görüşmek üzere, herkese iyi bayramlar ...

Bu kadeh senin şerefine Mourinho !

Dün gece Berlusconi'nin doğum günüymüş. Inter galibiyeti keyfini katmerlemiş. Mourinho'da ilk mağlubiyetini aldı Serie a'da . Gerçi Milan'dan daha iyiydiler ama, Ronaldinho'nun da siftah yapma zamanı gelmiş demekki . Bundan sonra Mourinho şov izleriz artık ....

Turkcell Super Lig 08-09 : 5.Hafta

Galatasaray 4 - 1 Konyaspor (28.09.2008)

G.Saray 4'lemesine yine devam etti dün gece . Lig başladı başlayalı ,kabul edelim, G.Saray'ın oynadığı en zor rakip Kayserispor'du . Diğer oynadığı ekiplere bakınca bu takımların puan cetvelinin nerelerinde olduğu anlaşılabilir. Zayıf rakiplerine karşı (ligin diplerinde olmasına rağmen Antalyaspor hariç) kolay maç kazanan ve bir o kadar da kolay gol yiyen görünüm içersindeydi G.Saray .Dün de kornerden yediği gol , bir yığın turuncu formalı gözün bakışları arasında filelerle buluştu . Bu takım kolay gol yiyor, fakat paslaşmalar ve pozisyona girmesi de bir o kadar güzel . Mehmet Güven bocaladı durdu maç boyunca, futboldan zihinsel olarak uzak kalmış, bu takımda zor forma bulurum düşüncesine iyice kaptırmış gibiydi kendisini . Lincoln'ün top oynamsı için Kewell ve Baros'un gelmesi gerekiyormuş demek ki. Uzun bir aradan sonra adam gibi top oynamaya başladı . Liverpool şimdiki sağlam Kewell'ı görseydi gözden çıkarmazdı herhalde . Adam hakkaten takıma bir hava verdi .Baros klasını fırsatçılığını yine konuşturdu .Attığı ilk golde kalenin çatalındaki örümcek ağlarını aldı resmen . Arda işini yaptı ama yeni transferlerin gündemi işgal etmesi onu ikinci plana atmış gibi . Arda her şeye rağmen benim için Kewell'dan bile daha değerli . Çıkıp oyundan zevk alması lazım .Kewell zaten aynı zamanda golcü bir adam , onu öne çıkarıp solda Arda'dan yararlanmak taktik varyasyonlardan birisi olabilir. Kewell,Baros,Lincoln ve Arda bir terslik olmazsa bu sezona damgasını vuracak gibi . G.Saray bu ligin en büyük şampiyonluk adaylarından ama dediğim gibi hala tam anlamıyla ciddi bir rakiple oynamadı .Oynadığı tek ciddi takıma da Şampiyonlar Ligi yolunu açtı zaten . Biraz daha temkinli olmak lazım . Yenilen goller büyük takımların yiyeceği gollerden değil ...

Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Yunus Yıldırım , Neşet Merdin , Gökhan Memişoğlu
Galatasaray: De Sanctis , Hasan Şaş , Meira, Servet , Hakan Balta, Arda , Mehmet Güven (Dk. 46 Volkan Yaman ), Ayhan , Kewell (Dk. 72 Yaser ), Lincoln , Baros (Dk. 82 Alparslan)
Konyaspor: Jefferson , Mehmet Çoğum (Dk. 70 İsmail ), Mihajlov , Ömer Gündostu , Kaue , Şener , Cihan , Zafer (Dk. 65 Mustafa ), Fahri , Erhan Albayrak(Dk. 65 Koray ), Veysel
Goller: Dk. 8 ve 61 Baros, Dk. 51 Lincoln, Dk. 66 Kewell (Galatasaray), Dk. 11 Erhan Albayrak (Konyaspor)
Sarı Kart: Dk. 71 Meira (Galatasaray), Dk. 71 Koray (Konyaspor)

28 Eylül 2008 Pazar

Alpaslan Dikmen

Cefayı çeken , sefayı yaşatan taraftarların lideri ... Allah Rahmet Eylesin ...

Düşünen adamlar !

Carragher & Gerrard

Gol manyakları !

Avrupa'nın seyretmesi en keyifli takımı kim ne derse desin, bence Werder Bremen . Neden mi ? Kardeşim golü seviyorsanız , paso gol seyretmek istiyorsanız Bremen'i izlemeye değer .Geçen hafta Bayern'i ve dün de Hoffenheim'ı beşledikleri için söylemiyorum bunları . Son yıllarda 5, 6 ve 7 rakamlarının Schaaf'ın takımından duyuyoruz hep .Acaip bir gol ortalaması var Bremen'in oynadığı maçlarda. Sürekli golü düşünen bir yapısı olduğu için , çok ta gol görüyor kalesinde .Ee haliyle çoğunlukla gol cümbüşü çıkıyor meydana. İstenilen şampiyonluklar ve başarı tam anlamıyla gelmiyor ama, Bremen'in maçlarını izleyenler çoğunlukla mutlu ayrılıyordur . Günümüz futbolunda açık oynamanın ceremesini kalendeki gollerle görüyorsunuz ama kardeşim gol izlemek te hoşumuza gidiyor be ...Sen devam et be Werder ...

26 Eylül 2008 Cuma

Suni değil doğal !

Kulübe

İspanya ona hiç yaramadı galiba . Arsenal'de iken ondan iyisi yoktu benim için . Ama zaman ve mekanlar değiştikçe hem performanslar hem de popülarite konusunda oynamalar oluyor kuşkusuz .Henry Barça'da pembe günler geçirmiyor . Sezon öncesi Guardiola ondan çok yararlanacağını söylemişti . Ama Eto'o nun canavar performansı ve golleri onu kulübeye çivilemiş durumda. Henry yedek kulübüsünde kalmaya devam ederse Şubat'ta İspanya'yı terkedebileceğini söylemiş . Yıldızların fink attığı bir takımda köşe taşı olmak zor .İngilter'ye giderse Arsenal'in onu tekrar alacağnı tahmin etmiyorum .Orta sıra ada takımlarında kral muamelesi görür, kariyeride sallanır biraz. Owen gibi keşke o da takımında kalsaydı demeden kendimi alamıyorum .Hey gidi Henry ,attığın manyak golleri youtube'dan izzliyoruz artık ...

Gelsin paralar ...

Zamanında Gençlerbirliği Afrika'dan getirdiği topçuları ve altyapıdan yetiştirdiği futbolcuları büyük kulüplere satarak epey voleyi vurmuştu . Şimdi ne o G.Birliği ne de Cavcav o eski formunda görünüyorlar . Fenerbahçe getirdiği yıldız futbolcuları daha yüksek rakamlara satarak dengeli bir transfer politikası yakalamış gibiydi . G.Saray ve Beşiktaş genelde transferde hep zarar eden taraf olmuştur . Trabzonspor ise transfer olayına ayrı bir boyut kattı . Gönderdiği futbolcularla kasasına epey euro aktı diyebiliriz. Fatih , Gökdeniz ve Marcelinho özellikle Trabzon kasasının yükünü çekmiş futbolcularındandı . Kasaya akan bu paralar elbette bu sezon futbolcu bolluğuyla sonuçlandı .Trabzonspor çaktırmadan stadını da rehabilite etti . En son olarak ta 6 sene önce sadece 160 bin dolara aldığı Yattara'yı 10 milyon 800 bin euro gibi hatırı sayılır bir paraya Katar'a sattı . Kasa yine doldu, borçlar için ilaç gibi para oldu .Galiba Trabzon bu işleri öğrenmeye başladı ya da oldukça ballılar . Ama Trabzon ve Türk futbolu adına sevinmedim desem yalan olur .Yavaş yavaş tüketicilikten üretici pozisyonuna geçen takımların artması en büyük temennim .Futbol sektöründe mali rahatlık birazda burdan geçiyor galiba. G.Saray'lı Arda'yı severim .Ama 15 milyon euro ile onu almaya gelen olursa da duygusallığı bir kenara atmak gerkiyor galiba. Trabzon bu arada Yattara'yı arar mı ? Bence aramaz ...

Edit : Transfer yattı , Yattara yeniden Trabzon'da...

25 Eylül 2008 Perşembe

Baba kucağı !

Ribery döndü ...

Bayern'in Nürnberg'i 2-0 mağlup ettiği Almanya Kupası maçında tekrar sahalara döndü Ribery . Bu adama karşı ayrı bir sempatim var nedense . Maçı yaşayan , insanı heyecanlandıran bir oyun stili var . Onun geri dönüşüne ne kadar sevinsem de en çok sevinen Klinsmann'dır herhalde.

Bay Kanat !

Sokakta dolanan ortalama vatandaşa 3 tane BJK yazarı sorsanız ,direk söyleyeceği isimlerden biridir Kazım Kanat . Buna ben de dahilim. Aykırı yazıları ve dobra konuşmalarıyla fubol dünyasının renkli isimlerinden birisi olmuştur hep .Çoğu zaman görüşlerinin tümüne katılmasam da(özellikle H.Şükür konusunda), gazeteyi eline aldığın zaman kendisini okutturan ender adamlardandı . O da gitti ! Allah Rahmet Eylesin ....

23 Eylül 2008 Salı

Underground Stadium

Bu Katarlılar ne yapmaya çalışıyor anlayabilmiş değilim . Emekliliğine ramak kalmış star futbolculara verilen servetler , ne oynandığı belli olmayan bir lig ve en sonunda da bu tuhaf stadyum .Bu herifler futbolda bir şeyler yapmak , atılımlar gerçekleştirmek istiyorlar , malum . Fakat su gibi harcanan bu paralar hedefi 12'den vuruyor mu orası belli değil .Trabzonlu Yattara'nın da her an bu ülkeye gidebileceğini öğrenince , hakkaten Arapların futbolun içine bir gün edeceğine dair yargılarım gittikçe güçlenmeye başladı . İnşaa etmeyi planladıkları bu stad dünyanın ilk yeraltı stadı olması özelliğini taşıyor. Lap top'u adıran bu görüntüsüyle stadın 2010 yılında tamamlanılmaya çalışıldığı söyleniyor .Özellikle Katar'ın sert çöl ikliminden korunabilmek için stadın yeraltında olması, tribünlerde püfür püfür klimaların estiği , tribün ışıklarının en tepede fakat aslında toprak zeminle aynı hizada olduğu tuhaf bir mimari . Stadyumun Katar'ın 2018 Dünya Kupası adaylığı için bir yatırım olduğu söyleniyor, ama stadın kapasitesinin 11.000 civarında olması en büyük dezavantajlardan . Ben hayatta böyle bir stada izin vermezdim şahsen, hiç te beğenmedim . Hakkını yemeyelim, güzel antreman tesisleri olur burdan...

???????

Baba Golcü !

Ne işin var senin Castle'da !

98'de Arjantin'e attığı fantastik gol onun hayatını değiştirmiş ve İngiltere uzun yıllar yararlanabileceği genç bir forvet kazanmıştı .Liverpool'da işler daha da iyi gidiyordu ve uzun boylu sert defansların arsından kıvrak hareketlerle sıyrılıp gollerini çakıyordu Owen . Sempatik ,deli topçuydu Owen .Onun genç yaşta başlayan Liverpool kariyerini aynı kulüpte sonlandıracağını düşünmüştüm hep .Gözde futbolcu olmak kolay değil , haliyle onu tutmakta zor olacaktı ve futbolcu simsarı Real Madrid kadrosuna kattı. Belki de hayatının en büyük hatasını yaptı .Tamam, kariyerinde Galacticos etiketi yeralacaktı fakat kimyasına ters gelen bir kulüpte oynaması onu gözden düşürmüştü . Kulübeyle olan samimiyeti burada gelişse de yine de herşeye rağmen hatırı sayılır goller attı Madrid'de .Sonra yuvaya dönüş, fakat yanlış takıma . Premier League'in en dandik , hedefsiz takımlarından (bence öyle) Newcastle United'ta kral muamelesi görse de eskisi kadar revaçta olmayan bir adam haline geldi ve Capello onu usul usul milli takımdan da kesmeye başladı . Keegan'ın özlediğini ve takımı bırakmasının onları üzdüğünü söylemiş Owen . Asıl özlemesi gereken şeyin Anfield olduğunu söylemeden geçmek olmaz galiba. Kankası Gerrard Merseyside'de her gün efsane olma yolunda ilerlerken, o da entrikanın ve salak mağlubiyetlerin eksik olmadığı Newcastle'da öylesine günler geçiriyor . Kırmızı forma sana yakışıyordu be Owen ! Yazık ettin kendine ...

Zidane & Materazzi

21 Eylül 2008 Pazar

Turkcell Super Lig 08-09 : 4. Hafta

Yine mi turuncu ?

Deplasman formalarının takımın asıl renklerinden farklı olarak kullanılması günümüzde artık sıradan ve pazarlama stratejisi açısından gerekli bir olay . Bunda bir terslik yok ama benim anlamadığım içerde dışarıda her zaman aynı formanın giyilmesinde neden ısrarcı olunduğu . Ligin ilk maçı Samiyen'de Denizlispor ile giyilen forma turuncu . Kendi sahasındasın , tribünlerin sarı-kırmızı ama futbolcular turuncu ! Bellinzona maçı, rakip bembeyaz forma ile çıkmış, rakip takımın renklerinin sarı-kırmızı ile alakası yok ve giyilen forma yine turuncu . Kocaeli deplasmanı ve yine turuncu . Uğurlu geliyor teranesine kimse sığınmasın . Bu ısrar bu inat niyedir ,anlayan beri gelsin. G.Saray G.Saray'sa sarı-kırmızı oynar kardeşim . Bu arada o ne biçim sırt numaralarıdır be yaw!

Kocaelispor 1 - 4 Galatasaray (21.09.2008)

Yıllar sonra G.Saray'ı fazlasıyla yabancılarından yararlanırken görüyorum . 4.haftanın sonunda atılan 9 golün 7'si ecnebilere ait. Yukarıda fotoğraf durumu çok iyi özetliyor, golden sonra sevinen yabancılar . Transfer politikası yavaş yavaş hedefine ulaşıyor gibi , ama insan yine de orta sahada deli gibi çarpışan M.Topal'ı , olmazsa olmaz Arda'yı ve çaktımı oturtan Ü.Karan'ı aramıyor değil. Elbette şu anki mevcut durumdan memnun olunabilir fakat, takımın orta sahadaki yıpratıcılığı ve çalışkanlığı bu sene yok gibi . Forvet hattı takımın en güçlü tarafı .Nonda her zaman ki son vuruş kazmalıklarına devam etse de çok pozisyona giriyor .Baros, gol atmaya programlanmış gibi . Lincoln kendini bulmaya başladı, geç bile kaldı. Formunun yükselmesini birazda Kewell'a borçlu galiba. Kewell'ın (maşaallah) o kadar temiz bir ayağı var ki pasları, çalımları , pozisyonları iyi okuması gençlere ders olacak nitelikte. O oynadıkça Lincoln'ün de oynayası geliyor . Her şeye rağmen bu takımın daha çok maç yapması gerekiyor , çünkü Kocaelispor sahada varla yok gibiydi .Körfezin vasat performansı , G.Saray'ın bulutların üstünde gezinmesine yolaçabilir . İyiye doğru bir gidiş var, kötümser de olmamak lazım ama dedim ya biraz daha zaman gerekiyor ...

STAT: İzmit İsmetpaşa
HAKEMLER: M. Selçuk Dereli, Cem Satman, Erdinç Sezertam
KOCAELİSPOR: Serdar Kulbilge, Dusan, Semavi, Kemal(Dk. 62 Fransergio), Bülent(Dk. 62 Adem), Taner, Musa Büyük, Serdar Topraktepe (Dk. 80 Murat), Tutoriç, Serkan, Ufuk

GALATASARAY: De Sanctis, Meira, Aydın(Dk. 46 Yaser), Lincoln, Hasan Şaş, Baros, Ayhan, Kewell, Nonda(Dk. 85 Mehmet), Volkan(Dk. 75 Alparslan), Servet
GOLLER: Dk. 10 Taner (Kocaelispor), Dk. 31 ve 80 Baros, Dk. 57 Nonda, Dk. 82 Kewell (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 31 Serdar Kulbilge, Dk. 45 Bülent (Kocaelispor)

Kumdan kale !

20 Eylül 2008 Cumartesi

Ekmeğimsin, aşımsın ...

Bayern'e 5'lik

Premier League'in Digitürk'e geçmesi , Bundesliga'ya daha da ısınmamıza neden oluyor galiba . Allianz Arena'da tam bir Bremen şovu vardı bugün . Klinsmann Werder'e tarih yazdırmakla kalmadı , karizmayı da iki paralık etti . Hafta içinde Rumlara gol atamayan Werder Bayern'e sağlam patladı . Mesut Özil belki de hayatının golünü attı .Dolu dizgin bir maç çıkaran Werder'in kalesinde gördüğü iki golü de yine eski bir Bremen'li olan Tim Borowski attı .Yani sizin anlayacağınız sahada da gollerde de sadece Bremen vardı .Alman televizyonu sürekli tribünde telefonla konuşan Ribery'i zoomlarken yeşil sahalar onsuz çekilmiyor mesajını verdi bir nevi ....

Gala

Manchester United'ın en sevdiğim isimlerinden biri olan Ryan Giggs'in 17 yıllık futbol kariyerini anlatan DVD'si piyasalara sürüldü . Bu çalışmanın galasında kimler olacaktı ? Tabiki en yakın takım arkadaşları . Kulübün şu an da en sadık ve köklü futbolcusu olan Giggs'e böyle bir güzellikte iyi gitmiş doğrusu ...

Uç Lehmann uç !

İnsanın parası olmaya görsün . Yeni cafcaflı transferlerin sahanın ortasına helikopterle indiğini görmüştük ama ,antremanlara inenine de şahit olmamıştım . Stuttgart'lı Lehmann yeni sezonda formasını giydiği Stuttgart'ı fazla sevmemiş olacakki , Bavyera kasabası olan Berg'den kendisine bir ev satın almış . Haliyle evinden 250 km. uzaklıktaki Stutgart'taki antremanlara yetişebilmesi için ayaklarının yerden kesilmesi gerekiyor .Lehmann evden işe, işten eve gidebilmek için kendine bir helikopter kiralamış . Aslında Lehman'ın Stuttgart'ta da bir evi var ama adam keyif ehli işte , Berg'de yaşamak onun için daha çekici. Lehmann için bir sorun yok, ama her gün antreman sahasına inen ve kalkan helikopter sesinden rahatsız olan civardaki komşular Lehmann'ı şikayet etmeye hazırlanıyorlarmış . Arabın derdi kırmızı pabuç misali ,insanlarda dertler türlü türlü işte ...

18 Eylül 2008 Perşembe

Bellinzona 3 - 4 Galatasaray (18.09.2008)

Saçma sapan bir maç işte. Emin olun bu UEFA kupası G.Saray'ın saygınlığını yitirmesine yol açıyor git gide . Karşıdakilerin eti belli ,budu belli . Bu takımdan 3 tane yemek (1 golü 10 kişiyken attılar)gelecek adına pek ümit vermiyor açıkçası . Hele attıkları 2. gol bizim defansı maymuna çevirdi . Kulübede Skibbe , Robinson Crusoe'ye dönmüş, saç sakal birbirine karışmış. Belli ki G.Saray adamın hayatında yeni açılımlar, psikozlar yaratmış .Yanında Davala'da yedek kulübe kontenjanından maçı beleşe getirmiş izliyor işte. Ciddiyetsizlik, kapasitesizlik ve en önemlisi ruhsuzluk hakimdi G.Saray'da. Galip geldi takım ama, dudaklarımızı ısırtan ,sinir katsayısını arttıran 90 dakikanın skoruda bir o kadar evlere şenlik . Servet'in hava toplarında beceriksizliği ,kademe denilen olayın havada kaldığı bir defans . Yenilen goller yakışıyor mu Türkiye şampiyonuna . Serkan Kurtuluş gibi bir adamdan PAF takımında bir düzine vardır herhalde . Ayhan ve Lincoln ikisi de teknik ayaklar ama baskı , pres yok işte. Orta sahanın dayanıklılığı da haliyle düşüyor . Kewell da olmasa nöbet geçirmeye ramak kalacak . Kewell alsın bu Nonda'yı şut çalıştırsın biraz idmanda. Baros geçer not aldı . Ümit karan'la (formda olan Ümit tercihimizdir.)ikisi ne yapar , merak ediyorum . Bu maç berabere bitse harbiden çok ayıp olurdu , sağolsun ayağının dışıyla ikinci golü atan Türk futbolcu Gürkan ,Baros'a aynı ayak dışıyla iyi bir asist yapmasa , bir skandal daha patlayabilirdi bir tarafımızda. Zor günlere gebe bir Cimbom var karşımızda galiba . Sakatlıklar bahanesiyle oyalnmaya biraz daha devam edelim bakalım ....


STAT: St. Jakob-Park
HAKEMLER: Sorin Corpodean,Cristian Constantin Nica, Octavian Sovre
BELLINZONA: Gritti, La Rocca, Mangiarratti, Siqueira-Barras, Bernardet, Gürkan Sermeter (Dk. 90 Raso), Wahab, Rivera (Dk. 68 Diarra), Gashi, Lustrinelli( Dk. 73 Neri), Kalu
TEKNİK DİREKTÖR: Marco Schällibaum
GALATASARAY: De Sanctis, Serkan Kurtuluş (Dk 73 Yaser), Emre, Servet, Volkan, Meira, Ayhan, Lincoln, Kewell, Baros, Nonda (Dk 61 Aydın)
TEKNİK DİREKTÖR: Michael Skibbe
GOLLER: Lustrinelli (Dk. 32), Kewell (Dk 39), Gürkan (dk. 47), Baros (dk 51, 80) , La Rocca (dk.90),Lincoln (dk.90+2)
SARI KART: Kewell, Meira, Diarra

KIRMIZI KART: Gashi

Micoud bıraktı !

Futbolu bıraktığını açıklamış Johan Micoud . Özellikle Werder Bremen'de oynarken futbolu zirve yapmıştı Micoud'un .Werder Bremen'in 2004 yılında hem Bundesliga'yı hem Almanya Kupasını aldığı sezon hep onun ismi geçmişti .Ailton'a az gol atırmamıştı . Klose , Borowski ve onu izlemek keyifti . Almanya'dan haftanın maçlarında özet görüntülerinde Bremen'in bol gollü galibiyetleri ve onun öldürücü asistleri hep ön plandaydı . Genel anlamıyla Zidane'ın arkasında kalan bir milli takım kimliği olsa da tekniğiyle ilgimi çeken şahsiyetlerden biri olmuştur kendisi .Yaş 35 olmuş , hadi eyvallah deriz ....

17 Eylül 2008 Çarşamba

Bu işte bir sakatlık var ....

En kritik maçlarda en kritik adamlar neden yoktur. Sakatlıklar aldı başını gidiyor . G.Saray'ın bu konuda eline su dökülmez zaten ,bir de Fener başladı . Milli takımda hakeza öyle .Neler oluyor Allah aşkına, futbolcuların köküne kıran mı girdi . Bizimkiler antreman yapmayı mı bilmiyorlar ? Doktorlar uyuyor mu ? Zırt pırt sakatlıklar , neden en önemli futbolcularımızı adam gibi maçlarda kullanamıyoruz ? Türkiye sakatlıklar konusunda sabıkalı bir ülke olmaya başladı farkındamısınız . Bir şeyler yanlış gidiyor ama ,ama vallah billah anlamirem ....

Porto 3 - 1 F.Bahçe (17.09.2008)

Keşke Aurelio olsaydı, Semih te sakatlanacak zamanı buldu, Ah Deivid nerelerdesin,Len oğlum Yasin sen bu maçın adamı mısın ,Ulen Güiza o gol kaçarmıydı , Carlos Real'den gelen sen miydin.....vs ..vs... Serzenişler uzar gider . Fenerbahçe geçtiğimiz sezonki yıldızlı pekiyili Avrupa macerasının üstüne koyabileceği, koyması gereken bir maçtı Porto . Ligimizdeki hangi takım hazır pozisyonda ki Fener bu dev arenaya hazır olsun .Isırmadı , ısıramadı Fenerbahçe . Her şey bittimi , bitmedi elbet . Ama insan harbiden sormadan edemiyor , Türkiye'nin mali ve olanak yönünden en sükseli kulübü Fenerbahçe bu olanaklarını bu sezon hakkıyla kullandı mı ? Kulübeden kahraman çıkar mı ? Artık ligin başladığının ve günlerin yavaş yavaş geçtiğinin farkına varacak bir hoca ve takım var mı ? Yapacak çok iş var galiba ...

15 Eylül 2008 Pazartesi

Taraftar

Fitili ateşlemek !

Mourinho yavaş yavaş İtalya'da kıvamını bulmaya başlıyor galiba. Catania karşısında alınan 2-1 lik galibiyetten sonra ''Bu maç 3 ya da 4 farklı olmalıydı ,bizim gücümüz Catania ile ölçülmez bile'' gibi ifadeler Catania teknik direktörü Pietro Lo Monaco'yu çileden çıkarmaya yetti de arttı . Lo Monaco, Mourinho'nun suratına sağlam bir tokatın gerektiğini , rakibine saygı duymak zorunda olduğunu ve İtalya'da haddini bilmesi gerektiğini bağıra bağıra medyaya yansıtınca , Portekiz'liden karşı yaylım ateşi hiç gecikmedi .Basın toplantısında Monaco diye birini hiç tanımadığını , Monaco denilince aklına Bayern Monaco (Münih), Monaco GP, Tibeten Monaco(Tibet rahipleri) ve Monaco şehri geldiğini söyledi . Bazılarının kendi ismini kullanarak gündemi işgal etmeye çalışmasının hiç hoş olmadığını belirten küstah Mourinho şimdiden Serie A'ya cümbüş getirmiş durumda ...

Ronaldo'nun yeni oyuncağı !

Bentley Continental GT Speed

Anket sonucu

Arap furyası geçtiğimiz günlerin gündemini oluşturan önemli konularından biriydi . Ligimiz elbette ki İngiltere kadar popüler olmasa da sanırım çoğumuzun aklından geçmiştir , keşke bizim kulübede bir el atan olsaydı diye. Özellikle geçtiğimiz senelerde G.Saray'ın yaşadığı mali krizlere rağmen Şampiyonluklar yaşaması bizi bir nevi memnun etse de çarpık finansal işleyişin eninde sonunda kulübü bir gün batıracağının çoğu kişi farkındaydı .Bu sene biraz olsun façayı düzelten G.Saray'ın bir yerlerden gelen parayla (!) sağlam transferlere imza atması , paranın ve gücün önemini gözler önüne bir kez daha serdi aslında. Fenerbahçe'yi son yıllarda Avrupa'da popüler yapan tek gerçek paranın oluk gibi akmasıydı .Ülkemizi bırakın, diğer Avrupa ülkelerinin bile Premier League ile yarışamayacağı bir sürece doğru ilerliyoruz yavaş yavaş . Onlara varda bize yok mu düzeninin meydanı alacağı ve artık büyük kulüplerin kişilere ait olma ihtimalinin futbolun içine edeceğini düşünerek, ben biz bize yeteriz şıkkını işaretlemiştim .Ama görünen o ki, paranın büyüsü içimizdeki masum futbol sevgisini altetmişe benziyor .Futbolu İngilizler icat etti ,fakat en çok mızıkçılık yapan ve yapacak olanlar da onlar galiba ...

Turkcell Super Lig 08-09 : 3. Hafta

14 Eylül 2008 Pazar

Galatasaray 1 - 1 Antalyaspor(13.09.2008)

Fransa'da Domenech neyse, Cimbom'da da Skibbe o galiba . Elindeki müthiş kadroyu kullanamayan , taktik varyasyonda sıkıntı yaşayan ve maça hükmedemeyen bir acemi . Bunları tekrarlamakta sıkıyor artık adamı . Antalyaspor'un sezonun ilk üç puanını alabilmesi için güzel bir fırsattı bu maç .Hatırı sayılır biçimde tehlikeli pozisyonlarda yakaladı Sami Yen'de. G.Saray Antalyaspor'u maçın genelinde boğuyor gibi gözükse de elinde kurusıkı bir tabanca vardı sanki . Sadece gürültüsü vardı bu tabancanın işte . Rakip bu yüzden fazla da korkmadı Cimbom'dan . Ayhan vakit geçirdi öylesine sahada . Arda'nın maça asılamayışı ,Mehmet Topal'ın kayıp formu geçen sezonu özlettiriyor bana . Özellikle Mehmet Topal bir form tutamadı gitti . Şu anki Galatasaray'ın özellikle orta sahada ona çok ihtiyacı var . Ama o sonradan giren joker pozisyonuna soyunuyor Skibbe'li G.Saray'da . Takımın en iyisi Meira ,bir şeyler yapmak istiyor ,yırtınıyor adam resmen . Aydın'ı da ekleyebiliriz buna . G.Saray'ın sorunu hala şablonu oturtamayışı . Allahtan sezon başı ,çünkü sistem içindeki arayışlar yapışması imkansız olan çatlaklar üretecek bir şeyler yapılmazsa . Baros atıverse bir tane gerisi gelir ilerde . Yine de 3-4 hafta daha sabretmeye değer diye düşünüyorum . Bu lige biz bile daha ısınamadık ....


STAT: Ali Sami Yen
HAKEMLER: Bülent Yıldırım, Selçuk Kaya, Erhan Sönmez
GALATASARAY: De Sanctis, Hasan Şaş, Meira,Servet, Volkan Yaman, Aydın,Ayhan, (Lincoln dk. 70), Arda,Kewell, (Mehmet Topal dk. 77), Nonda, Ümit, (Milan Baros dk. 59)
YEDEKLER: Aykut, Emre Aşık, Serkan Kurtuluş, Alparslan
TEKNİK DİREKTÖR: Michael Skibbe
ANTALYASPOR: Ömer, Uğur, Dziewicki, Yalçın, Şenol, Ertuğrul, (Recep dk. 90+ ?), Korhan, (Vahap dk. 38 ), Sedat, Zitouni, Ngwenya, (Volkan Arslan dk. 77 ), Djiemdua
YEDEKLER: Fevzi, Orhan Ak, Hakan, Fatih
TEKNİK DİREKTÖR: Joseph Jarabinsky
GOLLER: Nonda (dk. 11), Ngwenya (dk. 32)
KIRMIZI KARTLAR: Yalçın (dk. 90+2), Ömer (Maç sonrası)
SARI KARTLAR: Nonda, Kewell, Aydın, Ayhan (Galatasaray), Korhan, Şenol, Dziewicki, Yalçın, Ertuğrul, Ömer (Antalyaspor)

Terbiye !

Terbiyeli bir adam bu Podolski .Euro 2008'de golünü çaktı memleketi Polonya'ya ,fazla sevinmedi , sevinmek istemedi . Ne de olsa Polonya onun özüydü ,ayıp olurdu, ne gereği vardı ki sevinci abartmanın. Efendi efendi topunu oynadı o gün . Dün de onu Podolski yapan eski takımı Köln'e son dakikada yazdı golünü . Ama yine sevinmedi sevinemedi , işine baktı . Köln taraftarı golü atmasına rağmen o dakikada 'Podolski ' sesleriyle inletti stadı . Herkese nasip olmayacak güzel bir olaydı .İnsanın eski takımına gol atıp ta yine de bağrına basılması , bu adamın düzgünlüğünden kaynaklanıyor biraz da. Değeri biraz daha artmıştır gözümde Podolski'nin ...

13 Eylül 2008 Cumartesi

Ruhr !

Premier League'in Digitürk'e geçmesi haliyle alternatif lig arayışlarına sokuyor insanı . Bundesliga'da Dortmund - Schalke derbisi haftanın en ilgi çekici maçlarından biri olarak göz kırpıyordu . Uzun bir süre sonra izlediğim en çekişmeli derbilerden birisi oldu B.Dortmund-Schalke maçı . Ruhr derbisi adına yakışır biçimde , heyecanlı ve sinir harbi içersinde geçti . Schalke ilk yarıda Dortmund'a top göstermedi doğru düzgün . Schalke için her şey yolunda gidiyordu 80 bin kişinin önünde . Rafinha'nın kanatta arı gibi çalışması ve Westermann'ın olgunlaşmaya çalışan Dortmund ataklarını kesişi ve biri penaltıdan olmak üzere gelen iki gol Schalke adına maçın ilk yarı skorunu belirliyordu .PSV'de harika maçlar çıkaran Farfan penaltı dışında yok gibiydi . Maçın ilk yarısı bittiğinde kale arkasını dolduran Schalke taraftarlarının sevinç naraları ve Dortmund tarafında sessizlik had safhadaydı . İkinci yarıda gelen 3. gol ve Dortmund'lu Zidan'ın saç baş yolduran oyunu her şeyi dahada kötü ediyordu sarılar için . Sertlik dakikalar ilerledikçe tırmanmaya başlamıştı .Frei'ın yüzde yüz ofsayt olmasına rağmen attığı müthiş gol gözlerimizi şenlendirmeye yetiyordu . Schalke'nin 9 kişi kalması , Dortmund'un 3-0 dan 3-3 'e gelmesi , hakemin maçı uzatmadan tam 90'da bitirmesi akılda kalanlardı maçtan sonra . İyi ki izlemişim dedim bu maçı kendi kendime , futbol şarjımız doldu diyebilirim bu haftalık ...