30 Mart 2009 Pazartesi

Öncesi, Sonrası : Diego & Zico

Giovanni Trapattoni

Çarşamba günü Bari'de kendi ülkesine karşı İrlanda'nın başında olacak . Yılların kurt çalıştırıcısı kendisi için bu durumun büyük onur olduğunu belirtmiş . Muhtemelen İtalyan medyasının maçtan çok üzerinde duracağı bir durum olacak ...

Why so serious ?

JOKER

29 Mart 2009 Pazar

Çakır keyif !

En iyisi Beckham !

David Beckham dün Slovakya ile oynanan hazırlık maçında sonradan oyuna girerek, 109.kez milli takım formasını giymiş oldu ve Bobby Moore'u da geçti . Bu adam her ne kadar futbol pazarlama sektörünün ve görsel medyanın en popüler isimlerinden birisi olsa da , kabul edelim İngiltere'nin yetiştirdiği en büyük topçu . Bazılarınız buna itiraz edebilir , hatta George Best'in suyu mu çıktı diyebilirsiniz. Best'i görmek bizlere nasip olmadı , geçmişte kaldı . Peki ya Gerrard , Lampard Beckham'dan daha iyi değiller mi de diyebilirsiniz . Evet bu adamlar da iyi topçular . Fakat Beckham'ın karizmasına ,sihrine sahip değiller gibi sanki . O oyuna girdiği zaman onlar bile daha bir bir güvende oynuyorlar . Beckham gittiği yeri ne olursa olsun bir şekilde ihya ediyor . Kesinlikle sıradan bir futbolcu değil. Onun gönderdiği milimetrik pasları çoğu hayranı olduğumuz futbolcuda göremiyoruz. Mücadele desen o da var, kanının son damlasına kadar savaşıp, tekmelerin içine dalıyor . Hırs desen fazlasıyla mevcut . Kariyer desen mükemmel, gittiği takımlarda yedek beklediğine çoğunlukla şahit olmadık . Yaptığı tek hata Amerika'ya gitmekti . Onu da bir şekilde Milan ile telaffi etti ve soğuk İtalyan futboluna ayrıca bir renk getirdi . Yok karısı şöyleymiş , böyleymiş ... yok agalar David kim ne derse desin tam bir profesyonel ve gerçekten futboldan ve futbol oynamaktan çok zevk alıyor . İzlerken zevk aldığım futbolcular listesinde kesinlikle ona da yer var ...

Turkuaz forma ?

Dünkü İspanya maçında millilerimizin giydiği formaya dikkat ettiyseniz eğer , hakim beyaz üzerine yakaya kırmızı şerit iliştirilmiş sade bir forma ilerleyen dönemde bizlerle aşina olacak . Bu da demek oluyor ki , Turkuaz rengi tarihin tozlu sayfalarına tatlı bir anı olarak kazındı . Oysa Turkuaz forma Türkiye'yi simgeleyen, bize has bir forma olarak lanse edilmiş ve buna alışmamız gerektiği konusunda gündemi epey meşgul etmişti . Eğer fantezi niyetine Turkuaz forma sadece bir dönemlik üretildiyse yanlış yapılmıştır . Milli formanın rengiyle oynamamak gerekiyor bence . Madem bir dönemlik üretilecekti , o zaman hiç Turkuaz'ı denemeseydik, giymeseydik . Kendimize has bir forma kültürümüzün olması gerekiyor . Örneğin kırmızı üzerine beyaz çizgili ay-yıldızlı formamız bizim has formamızdır .Çarşamba günü büyük ihtimalle Ali Sami Yen'de İspanya'ya karşı ev sahibi takım olduğumuz için kırmızı formalarla sahaya çıkacağız. Büyük ihtimalle bu formalarda yeni olacak, en azından ben öyle tahmin ediyorum . Umarım kırmızı üzerinde duran beyaz şeritle oynanmamıştır . Çünkü ben o formayı çok seviyorum ve bize çok yakışıyor .

28 Mart 2009 Cumartesi

İspanya 1 -0 Türkiye (28.03.2009)

Hani ortada sıçan oynarsınız da, ortadayken topu bir türlü kapamazsan çıldırırsın ya , aynı onun gibi çıldırdık durduk maç sonuna dek . Barnebau'da her şey o kadar sinir bozucu , o kadar sıkıntı vericiydi ki , ta maçın başından sonuna dek bir arı vızıltısı gibi bir türlü dinmeyen borazan sesi ekran başında beni bile gerdi , kulaklarımda hala o ses var . Milli marş bile sulu İspanyolların kuru gürültüsünde kaynadı gitti . Kötü de başlamadık oysa . Casillas maçın başında o topları tiplemeseydi , tuhaf bir skor bekliyordu bizleri . Biz de onlar gibi teknik oynayınca, fazla ikili mücadele olmadı genel anlamda. Mücadeleden çok , top döndü dolaştı sahanın her tarafını . Ama bu paslaşma işinin kralını harbiden İspanyollar yapıyor . Maç boyunca o kadar iyi pas yaptılar ki , çaresizlik içinde önce topu kapmanın hesabını yaptık , sonrada pozisyona girmenin hayalini kurduk . İspanyol forvetleri Torres ve Villa yeterince etkili değillerdi oysa. Fakat sağda Ramos bizi de , Üzülmez'i de perişan etti . Golde de katkısı çok büyüktü . Kötü olan şey , Arda'nın sönük oynaması ve Tuncay'ın kramponlarında bir sorun var mıydı bilmem , sürekli kayıp düşmesi ve savruk oynamasıydı . Takım ikinci yarıda çok yoruldu ve kondüsyon sorunu bariz göze çarptı . İspanyollar çok kanaatkar insanlar , attıkları golü yeterli bulup , şımarmadan profesyonelce işine bakıyor . Bu maçtan aldıkları 3 puanla beraber Afrika'da ki kamp programını, otelleri ve antreman yerlerini ayarlamaya başlamışlardır . Bizim takımın en göze batanları G.Gönül , Emre Aşık ve kaleci Volkan'dı . Özellikle Göhan Gönül dışında skoru kabul etmek istemeyen bir futbolcu göremedim . Semih'te çıkana kadar fena değildi , çıkmasaydı da iyi olurdu . Fatih Hoca boş boş koşmaktan başka bir şey yapmayan Nihat'ı çıkarmaya cesaret edemedi bir şekilde . İstanbul'da İspanyolları yenmekten başka bir çaremiz yok , yoksa bu Bosnalılar bizimkilere kara kıtayı anca TV'de izlettirecek . Maç 1-0 bitti , fark ta yemedik ama ezilmişiz gibi bir his var içimde ...

Anket Sonucu

Ufak çaplı anketimize katılanların çoğunluğunun İspanya maçından umutlu olmadığı aşikar . Şahsen ben 1 puanı kapar geliriz diye oy kullandım . İçimden bir ses (içimdeki bu sesler beni genelde hep yanıltmıştır ya, umut işte..) güç bela da olsa bir şeyler yapıp geleceğiz der gibi . Hayırlısı olsun diyelim , başarılar dileyelim en güzelinden ....

25 Mart 2009 Çarşamba

Senkronize

Rahmetli dedem :)

Annem ve babam çalışan insanlar oldukları için abim ve bana küçüklüğümde hep babaannem ve dedem gözkulak oldu . Dedem gerçekten çok eşşiz bir adamdı , hayata dair ondan çok şey öğrenmişimdir . Bir kez olsun beni üzdüğünü kırdığını hatırlamam . Bu resim ne zaman çekildi tam hatırlamıyorum , ya 94 ya 95 yılı olsa gerek . Futboldan uzaktan yakından alakası yoktu , buna rağmen beni kırmadı ,üstüne formayı geçirdi ve benim için yıllar sonra bile çok değerli olan bu pozu vermişti . Aramızdan ayrılalı tam 10 sene oldu ve hala da yokluğunu hissederim . Canım dedeciğim be ...!

Şota Hoca !

Trabzonspor'un gelmiş geçmiş en çok sevilen yabancı futbolcusunun Şota (Shota Arveladze)olduğunu herkes biliyor . Kardeşi Arçil ile beraber filelerin tozunu hatırı sayılır bir biçimde alan Gürcü yıldız, Türkiye'de oynadığı 96 maçta 61 gol atarak hiç te fena sayılmayacak güzel bir istatistik bırakıp gitmişti . Hatta Türkiye'de uzun yıllar sonra Tarık Hodzic'ten sonra gol krallığını yaşayan ikinci yabancı isim oldu . Zamanın Televolelerini Arçil ile şenlendirdiği için onun ne kadar komik ve sempatik biri olduğunu da görmüştük . Usta golcü geçen sene kramponlarını asıp, futbolu bıraktıktan sonra, antrenörlük kurslarına başladı ve AZ Alkmaar'da Louis van Gaal'ın yardımcısı ha oldu olacak . Ligin bitimine 6 hafta kala 9 puanla lider durumda bulunan Alkmaar'da, Şota'nın Van Gaal'ın yanında teknik adamlık adına çok şey öğreneceği aşikar . Gürcü futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olan Şota'nın ilerleyen yıllarda bir şekilde Trabzon'la yollarının kesişeceğini düşünmeden edemiyorum . Bir yere not edin bunu ...

Takımımda hep var !

"ARDA TURAN . Hem Galatasaray'da hem de milli takımda birkaç kez izledim. Çok yetenekli bir yıldız olduğunu düşünüyorum. Avrupa'da birçok takımın onu istediğini okudum ve duydum. Haksız değiller. Play Station'da futbol oynarken onu takımıma muhakkak alıyorum."
Lionel Messi

23 Mart 2009 Pazartesi

'Pichichi' Eto'o

'Pichichi' İspanyolların sezon sonunda gol kralı olan futbolcularına verdiği isim . Geçen sezonun Pichichi'si bildiğiniz gibi Guiza idi . Bu sezon Barcelona'lı Eto'o Pichichi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor . Eto'o o enfes bilekleriyle yaptığı birbirinden ince çalımlar ve klas golleriyle Barcelona'nın tarihine çoktan girdi bile . Hafta sonu attığı iki golle Barcelona tarihinin en fazla gol atan oyuncuları sıralamasında Patrick Kluivert ve Carles Rexach'ın önüne geçmiş durumda Eto'o'nun Barça adına attığı gol 123 ve en yakın rakibi 124 golle Mariano Martin . Onu da geçerse Barça tarihinin en çok gol atan 4.golcüsü olacak . Ondan sonra en yakın rakibi 130 golle Rivaldo . Bundan sonrada geçerse en fazla onu geçer gibi görünüyor , çünkü listenin 1.sırasında Cesar'ın 235, 2.sırada Kubala'nın da 196 golü var .

Liverpool'un milli İspanyolları

Çok ilginçtir , Cumartesi günü karşılaşacağımız İspanya Milli Takımına en çok oyuncu gönderen takım Liverpool . Xabi Alanso, Riera , Torres , Arbeloa ve kaleci Reina . Benitez tam anlamıyla kendi takımı Liverpool için nokta atışlar yapmış . İlk defa başka bir ülkeden milli takıma bu kadar çok oyuncu gönderildiğine şahit oluyorum . Kaleyi büyük ihtimalle Casillas koruyacak , fakat diğer dört adamın forma şansı yüksek (özellikle Torres), her an karşımızda oynayabilirler . İspanya'nın can damarı Barça'lı Xavi ve Iniesta gelen haberlere göre (çok, çok iyi bir haber ) ikisi de sakat, oynamayacakmış . Bu haber sevindirici ama son 3 haftada 13 gol atıp ,sadece 1 gol yiyen Liverpool'un İspanyolları da son derece formdalar . Siz hesap edin ...

Her yerde !

22 Mart 2009 Pazar

Turkcell Super Lig 08-09 : 25.Hafta

Altın tepsi !

Tepedekiler bunu çok seviyorlar . Bu tepsiden güzel şampiyonluk ikramı yapılır ...!

Çok yazık !

Sezon başında güneş gibi parlayan takımdan şu anda geleceğe dair en ufak ışık yok ! Bülent takıma geldiği an yaptığım postta söylemiştim .Kaptanı severiz , sayarız , mazisine şapka çıkarmayanın alnını karışlarız demiştim , ama vizyon ve misyon adına soru işaretlerim vardı . Maalesef kaptan , istediğin futbolcularla istediğin takımı belki de kuramadın ama futbol zekan ve oyunu okuman konusunda ne camiayı ne de beni tatmin ettin . Yanlış adam tercihleri , ve kriz yönetimi konusunda etkisizlik bariz hissediliyor . Bir gerçek var ki , efsane 2000 kadrosunun kırıntılarından kurtulmadıkça ,bu takımda ne iyi bir yabancı futbolcu ihya olur ne de oynayabilir . Evet onlar bize muhteşem günler yaşattı fakat o ruhun askerleri günümüz Cimbomuna zarar veriyor . Yerlileri ezdirmeyelim , koruyalım derken birbirinden kopuk , olası yüksek gruplaşmaların cirit atacağı günler bekler takımı . Yenilmek elbette dünyanın sonu değil , bu takım daha nice kötü günler yaşayacak hayat devam ettiği sürece . Ama takım idare etmek , yedeğiyle asıyla tüm kadroyu idare etmek ayrı bir olay . G.Saray sıradan bir takım değil. Bu ülkenin lokomotiflerinden ve deli gibi paraların döndüğü bu piyasada böylesine bir kulübün basit ,takımın ahengini bozan acaip olaylarla uğraşması ve bunlara yenik düşmesi çok acıklı ... Bu arada 10 kişi kalmasına rağmen mücadele nasıl olurmuş dersi veren Es Es'leri tebrik etmek lazım...

21 Mart 2009 Cumartesi

Sergio Aguero

Milli Takım

İspanya maçının aday kadrosunda en çok dikkat çeken isimler bence Sedat, Eren ve Sercan . Özellikle Eren bir kaç sene içinde Türk futbolunun vazgeçilmez savunmacılarından birisi olur diyorum . Forvetleri yıldıran , sinir bozucu bir oyun stili var . Sanırım Kayseri'de uzun süre kalmaz. İspanya da oynar ve heyecan yapar mı bilinmez . Sercan yaşına göre iyi işler yapan iyi bir forvet ama biraz daha bencil olmasa iyi olurdu. Semih ve Nihat varken Barnebau da kulübede maçı izler diye düşünüyorum . Ama Terim'in de sağı solu belli olmadığı için bir şey söylenmez ...


Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Ufuk Ceylan (Manisaspor)
Savunma: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Emre Aşık, Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Sedat Bayrak (Sivasspor), İbrahim Kaş (Getafe), Eren Güngör (Kayserispor), İbrahim Üzülmez (Beşiktaş)
Orta saha: Hamit Altıntop (Bayern Münih), Kazım Kazım, Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Ayhan Akman, Arda Turan (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Tuncay Şanlı (Middlesbrough)
Forvet: Nihat Kahveci (Villarreal), Batuhan Karadeniz (Eskişehirspor), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Sercan Yıldırım (Bursaspor).

Gabriella ve babası !

19 Mart 2009 Perşembe

Galatasaray 2 - 3 Hamburg (19.03.2009)

Eziyet ve hüzünle soslanmış olarak geçen bir sezonun en son darbesi de bu Avrupa macerası oldu. İlk çeyrekte sıkıntının bariz hissedildiği , daha sonra takımın toparlanıp 2 farklı üstünlüğü yakalamasıyla umutların zirve yaptığı , sonrasında da kabus dolu dakikaların sahne aldığı bir maçın ardından ilk defa şu sezon bitsin de kendimize gelelim artık dedim . Sakatlıkların rutin haline geldiği bir takımda , sistemle oynanmasının, türlü türlü varyasyonlara girilmesinin bir getirisi olacaktı elbet. Kewell yenilen gollerin hepsinde de vardı, fakat adama zerre kadar kızmadım , kızamıyorum . Edebiyle oynadı ; denileni de , elinden geleni de yaptı . Hiç kimse de onu suçlayamaz , suçlamamalı . Bülent'in beyin fırtınası acı bir veda getirip , pahalıya patladı . Lincoln büyük ihtimalle bu gece yavaş yavaş valizini hazırlamaya başlar artık . Şu vakitten sonra Korkmaz ile Lincoln uyumu uman varsa şaşarım . 7 aydır maç yapmayan gerdanı çıkmış Hasan'ın da galiba eline kumandayı alıp maçları evde izlemesinin zamanı gelmiş görünüyor . Garibim , kıymetlim Arda'nın da emeğine , fedekarlığına helal olsun . Takımı çoğu maçta sürükledi , taşıdı. Yoruldu artık bu adam . Bütün yükü ona bindirip , arada kaçak güreşenlerde elbette sene sonunda Florya'dan kopacaktır . Kızmıyorum , kızamıyorum sadece üzülüyorum . Takımın eti , budu belliydi . Onca sakatlığa ve keşmekeşe rağmen bundan daha fazlasını beklemek haksızlık olurdu . ...

Top !

Adada en zengin menejer kim ?

Her ne kadar Alex Ferguson Premier League'in 1 numaralı adamı da olsa , adada en çok para kazanan teknik adamlar listesinin 3.sırasında yer alıyor . İspanyol Benitez takımıyla hafta sonu United'ı dörtlemesinden sonra iyice kıymete binip , Liverpool ile olan anlaşmasını bir 5 yıl daha uzattı . Fakat o da listenin ilk sırasında değil . İngiltere'nin şu anda en pahalı menejeri Guus Hiddink . Abramovich , takım mali yönden eskisi gibi parlak değil diyenlere nazire yaparcasına Hollandalının önünen paraları yığdı . Guus için verilen bu para futbol yaşantısının son dönemlerinde verilen bu para sanki büyük ikramiye gibi . Aşağıda adada senede kim ne kadar ne kazanıyor , ilk beş ... :

1. Guus Hiddink (Chelsea) £5.2m
2 .Rafa Benitez (Liverpool) £5m
3. Arsene Wenger (Arsenal) £4.5m
4 .Sir Alex Ferguson (Man Utd) £3.6m
5 .David Moyes (Everton) £3.2m

17 Mart 2009 Salı

Zenden ve gol sevinci !

Marsilya'nın Hollandalı yıldızı Zenden bu hafta sonu PSG karşısında golünü attıktan sonra beni öylesine güldürdü ki , Allah ta onu güldürsün .... :)

16 Mart 2009 Pazartesi

Haksız rekabet !

Allahaşkına şu enstanteneye bir bakın . Bu adam harbiden ademoğlu değil . Zlatan Ibrahimovic bu topa kafayla değil ayağıyla vuruyor ya da vurmaya çalışıyor ve top sonrasında Fiorentina ağlarında . Bu adamı savunan ya da savunmaya çalışan zavallı defanslara ve kalesini gole kapatmaya çalışan kaleci emekçilerine Allah zeval vermesin . Breh breh ...

Adebayor & Arshavin

Mladen Petrić Cimbom maçında yok !

Bence güzel bir haber ! Hamburg'da ki ilk maçta savunmayı en çok zorlayan , en tehlikeli adam Petrić 'di . Diğer Hırvat Olic ve Piotr Trochowski büyük ihtimalle Sami Yen'de oynayacak . Çoğu kişi Olic'i daha etkili ve daha tehlikeli bulsa da bu adam beni daha çok ürkütüyordu . En son oynadıkları Energie Cottbus maçında sakatlanarak yerini Trochowski'ye bıraktı Petrić . Gerçekten iyi oldu kanımca . Bu arada Lincoln bu maçta oynar mı, oynamaz mı ; en çok merak ettiğim soru ...

ROMA Finale : Şampiyonlar Ligi Finali Resmi Topu

15 Mart 2009 Pazar

Turkcell Super Lig 08-09 : 24.Hafta

Trabzonspor 2 - 2 Galatasaray (15.03.2009)

İnsanın kursağına tıkılıp kalan , iki tarafı da memnun etmeyen 1 puan ... Fatih Terim'in G.Saray'lı eski talebelerine miras bıraktığı en itici şey ego olsa gerek . Korkmaz'ın egosu yüzünden şampiyonluk umudu fena halde törpülendi bugün. Kısacası , Korkmaz'ın yaptıkları ve yapmadıkları sayesinde kaçan bir galibiyet ... Sabahtan akşama kadar aynı ortamda bulunan teknik adam ve futbolcuların neler yaşadığını bizler doğal olarak bilmiyoruz. Ama insan düşünmeden de edemiyor ; yahu hiç mi oturup konuşmazsınız , senin ne derdin var kardeşim , şöyle olsa , daha iyi olmaz mı ...? Disiplin meselesi mi ? Bırakın allahaşkına , disiplini sağlamak için ortaya konan keskin çizgiler yüzünden neler mahvoluyor biliyor musunuz ? Yahu esneklik denen bir olay var , konuşturun , geliştirin yahu insani ilişkilerinizi . İletişim ve uyuşmak disiplin ve otoriteden ödün vermek midir her zaman ? Kullanılması gereken bir futbolcunun yedek bırakılmasını bir şekilde gözdağı kelimesiyle kestirip atabiliriz , fakat maçın gidişatına göre yapılması gereken hamlelerin yapılmamasını hangi kelime ile şekillendirelim , anlatalım . G.Saray'ı Yaser mi kurtaracaktı ? Gerdanı çıkmış , aylardır maç yapmayan Hasan Şaş'mı orta sahada ciğer patlatacaktı ? Yazık oldu hem de çok yazık ...
Alanzinho'nun günüydü bugün . Adam küçücük boyuyla Sabri ve Barış'a her daim çalım attı durdu . Aslında Trabzonlular maç içinde yeterince kullanmasını bilemedi bu bücürü . Adam kendi uğraşlarıyla gol attı hem de attırdı . Daha çok topla buluşturmalıydılar onu. Attığı gol de hoştu . Zaten jeneriklik gol istiyorsanız , G.Saray'ın yediği gollere bir göz atın derim . İtalya Milli takımının kaleciliğini yapan bir adam hayatının belkide en güzel gollerini ülkemizde yiyip duruyor . Bu kadar mı bahtsız olunur . Hakem futbol oynatacağım diye gerdi de gerdi ortalığı ; çalınmayan düdükler hem maçın kaderini etkileyen goller getirdi hem de tekmeler . Onca pozisyonu es geçen hakem , Yaser'in pozisyonunda patladı . Ağır bir karar oldu bence, biraz da Yaser'in acemiliğinden kaynaklanan bir atılış oldu . Arda'nın bacağını sanki dom dom kurşunu delmiş gibiydi , çırpındı durdu garibim . Bu arada Trabzon seyircisi hakikaten takımını şampiyon yapmamak için elinden gelen her şeyi yapıyor . Neydi o balon muhabbeti öyle . Takım canavar gibi saldırıyor , durup dururken ortalığı düğün yerine çevirdiler .Bunalan Cimbomlu futbolcular iki nefes aldı, ardından gol geldi . Bir avuç G.Saray'lı taraftarın bile sesi daha çok geliyordu ayrıca . Homurdanmaktan , boş uğultudan başka hiç bir şey yapmayan taraftar yığını dolu Avni Aker'de . Daha önceden de söylemiştim , Trabzon'lu taraftarların kesinlikle bilinçli bir şekilde eğitilmesi gerekiyor . Çünkü maça etki eden bir yapıları yok , aksine oyuncularının şevkini kırıyorlar . Ümit Karan iyice futboldan soğumuş , kopmuş . Beğenmediğimiz Nonda bile sahada ondan çok geziniyor . Ümit Şansını tepiyor , şu haliyle büyük takım forması görmez bir daha . Baros yapacağını yaptı , golünü attı fakat çok itiraz ediyor , saçma sapan kartlar görüyor . Takımın üzerinde yorgunluk var , bu durum maçta da bariz hissedildi . Perşembe gününün getirisi , G.Saray'ın ligde puan cetvelindeki yerini şekillendirecek az buçuk . Kupa kupa derken , gelecek sezon Avrupa'dan olmasak bari ...

14 Mart 2009 Cumartesi

Ayaktopu

Buna kalp dayanır mı ? Ümit Özat !

Bir hafta halı sahaya gitmeyeyim , deli gibi ilk fırsatta oynayacağım günün özlemini çekiyorum . Kanımıza girmiş bu namussuz futbol , bir sevda işte . Göz yaşlarını patır patır dökerken Ümit Özat , onun halini anlıyor , empatinin doruklarında geziniyorum .Çok sevdiği bir işe bu şekilde veda etmek ağlattırıyor insanı haliyle . Düzgün işler yapmış , kaliteli bir adamın futboldan kopmayacağını bilmek teselli ediyor biraz da olsa . Çok iyi bir teknik adam olacak bence ilerde . Daha geçenlerde Lig TV'de Hamburg takımını bir anlatışı, analiz edişi vardı ki ağzından bal damlıyordu resmen . Üzüldüm bu şekilde bırakışına ; fakat insanın hayatında acı veren tuhaf olaylar şans kapılarını da açıveriyor bazen . Onun hakkında hayırlısı olsun , futbolunu ve insanlığını yaadedecek bir kariyer var cepte zaten , üzülmesin ...

Kızdırmayın Liverpool'u !


Man.United 1 - 4 Liverpool (14.03.2009)
(Goller :Dk.23 Ronaldo (p) - Dk.28 Torres, Dk.44 Gerrard(p), Dk.77 Aurelio , Dk.90 Dossena)
Rooney'in bu maçtan sonra Liverpool nefreti ikiye katlanmış olmalı . Gerrard'ın penaltıdan sonra formasındaki armasını tutup kameraya gönderdiği sulu öpücüğü bütün Liverpool camiasının yüreklerinde zirve yapmıştır kanımca . Rooney'e verilmiş süper bir cevap oldu. Kibirli United'ın Old Trafford'unda -daha önce hiç gördüğümü zannetmiyorum - maçın son çeyreğinde tribünlerin boşaldığına şahit oldum yıllar sonra . Vidic'in maç boyunca Torres'le girdiği mücadeleler enfes bir seyir zevki bıraktı . Vidic'i de uzun zamandır bu kadar kötü görmemiştim, maçın skoruna direkt etki eden adamlardan birisi oldu . Kameralar bir ara Manchester United'ın kulübesini gösterdiğinde , hele şuna bak dedim ; üç bayrak adam Giggs, Scholes ve Berbatov nasıl olur da sahada olmazdı .Bir kaç dakika sonra üçü de birden aynı anda oyuna girdi . Tabi çok geç kalmıştı bu değişiklikler . Daha doğrusu bu değişikliklerden sonra Vidic maçı piç etmişti resmen . Van der Sar uzun haftalar boyunca yemediği golleri bir çırpıda yedi . Liverpool için unutulmayacak bir hafta . Real ve Manchester'a ard arda 8 gol atmak her zaman rastlanacak bir olay değil . Benitez'in takdisyenliği de patlama yaptı bugün. Benitez'le yolları ayırmaktan bahsedene aşk olsun , adam hemen tokat gibi cevabını yapıştırıyor büyük maçlardan sonra . Ne tuhaftır, daha bir kaç maç önce Tuncay ipini çekmişti Liverpool'un . Ne oldum dememeli ...

12 Mart 2009 Perşembe

Hamburg 1 - 1 Galatasaray (12.03.2009)

Nerden başlasak , nasıl anlatsak . Genlerimizde var kardeşim , biz bu işin her zaman heyecanlı olanını seviyoruz. Artık şikayet etmek istemiyorum , etmiyorum . Futbolumuz bu işte , macera filmi gibi . Biz Türkler gerçekten futbolun bol gerilimlisini seviyoruz . Varyasyonun envai çeşiti bizim ülkemizde yaşanmıyorsa ben ne olayım . Ha kırmızı kart , ha sihirli değnek ; hiç bir farkı yok ikisinin de . Tüm komedi , heyecan o lanet karttan sonra başladı zaten . Bütün alternatifleri koyun önüme Kewell'ın stoper olacağı hiç aklımın kıyısından, köşesinden geçmezdi . Oldu işte . Adam Çanakkale geçilmez'i oynayan Osmanlı değil , bilmediği coğrafyada canını dişine takan Anzak askeri gibiydi mübarek . Bir ara vallahi çok üzüldüm , acıdım be adama .Hayatında yaşamadığı bir deneyimi de yaşadı , bu maçtan sonra ne düşünüyordur acaba çok merak ediyorum .
Her şey ne kadar da güzel gidiyordu oysa. Hamburg takımı maç boyunca ne oyunun temposunu arttırdı ne de azalttı .Tamam anladık Alman disiplini de , bu kadar mı tuhaf, sabırlı bir futbol oynanır . Olic ne halt yemeye kulübede oturtulmuş, anlamadım . Martin Jol bu turu geçmek istiyor mu acaba ? Bu arada Guerrero tam da pisliğin önde gideniymiş . Nasıl atılmadı bu adam yahu . İyi ezberlemiş Cimbom rakibini , gaza gelmedi , ilk yarıda iyi top yaptı . Yalnız hiç korner kullandık mı bilmiyorum . Yazmayacağım yazmayacağım diyorum ama , dayanamıyorum yahu bu Nonda nasıl bir illet . Kırım Kongo kanamalı hasta neymiş , buymuş kardeşim . Koş be adam, koş biraz yahu ! Atsaydı bari eline geçirdiğini ,maçın gidişatında acaip şeyler olabilirdi . Bu arada Lincoln krizine hazır olalım derim . Çocuk gibi gönlünü almak, gaz vermek gerekiyor bundan sonra Lincoln'e. İyide Korkmaz bunu nasıl yapar zerre kadar fikrim yok . Korkmaz maç içinde bu stoper olayını nerden düşündü, nasıl aklına getirdi , o da tam bir soru işareti . Orta saha dinamiklerinin bugün bence temel taşı Barış'tı . Kim ne derse desin adam çabaladı , durdu , çok pozisyon kesti . Nasıl Nonda'yı taşlamayı alışkanlık haline getirdiysem , Arda'yı övmek te öyle bir şey oldu . Kafadan 10 dakika Cimbom'a süre kazandırmıştır bu maçta . Allah Balta'ya da zeval vermesin . Ayağına top yakışan, aklıyla oynayan , yerini de yadırgamayan nadir topçulardan . Çok işe yaradı bugün çok . Tuhaf, acaip bir maçtı da ; şu kartlar , sakatlıklar yüzünden yakında takımın köküne bir gün kıran girecek . Emre'de çok lazım olacaktı bize ilerde. Nasıl bir varyasyon, nasıl bir sezon sonu bu takımı bekliyor falcılara sormak gerek. Olay tıptan çıktı , okuyup üflemek lazım bu takıma . Bu kadar mı bahtsız olunur . Hafta sonu Avni Aker'de bu ayaklar nasıl koşar , ne eder Allah kerim . Sami Yen'de kaçarsa bu tur , üzülmeyelim de ne yapalım . Kafam acaip dumanlı ...STAT: HSH Nordbank Arena
HAKEMLER: Viktor Kassai, Gabor Eros, Tibor Vamos (Mac)
HAMBURG: Rost, Boateng, Alex Silva (Dk. 83 Pitrolpa), Mathijsen, Aogo (Dk. 70 Olic), Benjamin, Jarolim, Trachowski, Jansen, Petric, Guerrero
GALATASARAY: De Sanctis, Sabri, Emre Aşık, Hakan Balta, Volkan, Barış, Ayhan, Arda (Dk. 82 Hasan Şaş), Kewell, Lincoln (Dk. 57 Mehmet Güven), Nonda (Dk. 73 Ümit Karan)
GOLLER: Dk. 49 Jansen (Hamburg) Dk. 32 Ayhan (Galatasaray)
KIRMIZI KART: Emre Aşık
SARI KARTLAR: Guerrero, Boateng (Hamburg) Barış, Volkan Yaman, Arda (Galatasaray)