31 Aralık 2009 Perşembe

EN GÜZEL YILINIZ OLSUN !

Tüm Türkiye'nin ve blogger kardeşlerimin yeni yılı hayırlı olsun inşallah ! Çalkantılı , felaketler ve hayalkırıklıklarla dolu günlerin sıklıkla yaşanmadığı ve Türk Futbolunun da şaha kalktığı bir sene olması umuduyla gelecek seneye görüşelim ...!

Baba adayı Maradona !

Maradona 49 yaşında yeniden baba olmaya hazırlanıyormuş. Ulen Diego daha Şubatta dede olmuştun bu ne iş ! Maradona'nın şu anda 4 çocuğu var . 20 yaş küçük sevgilisinden beşinciyi bekliyor. Magazin haberi gibi oldu bu post . İş Diego olunca değişiyor haliyle . Neyse gene de fazla bulaşmayalım magazine ...

Zavallı Kirkland

Wigan kalecisi Chris Kirkland hayatının en kötü sezonlarından birisini geçiriyor olmalı. Takımı 16.sırada küme düşme potasının 2 sıra üstünde .Ama konu bu değil . Premier League'de bu sezon oynanan gollü maçların çoğunda kalede o vardı .

22.08.2009 Wigan 0-5 Man. United
19.09.2009 Arsenal 4 -0 Wigan
31.10.2009 Portshmouth 4-0 Wigan
22.11.2009 Tottenham 9 - 1 Wigan
30.12.2009 Man. United 5 - 0 Wigan

Bir kalecinin üstüne bu kadar da gelinmez ki yahu ! Kirkland hatırlarsanız 27 Şubat 2002 yılında Ali Sami Yen'de 1-1 sona eren G.Saray - Liverpool maçında Liverpool'un kalecisiydi . O zamanlar bu adam fena kaleci değil ,geleceği parlak olur demiştim fakat bu kadar çok parlatılacağı(!) aklıma gelmezdi :)

29 Aralık 2009 Salı

50 defa Torres !

19 Ağustos 2007 tarihinde Fernando Torres , Chelsea ile oynanan maçta ilk Premier League golünü atmıştı . O tarihten bu yana ligde 72 kez forma giydi İspanyol . Aston Villa karşısında uzatma dakikalarında attığı galibiyet golü onun adada , ligde attığı 50. golüydü. Böylesine zorlu bir ligde 72 maçta 50 gol bulabilmek her babayiğidin harcı değil. Kendi takımında bu kadar kısa bir sürede onun kadar hızlı 50 gole ulaşan başka bir futbolcu daha yok . Geceyi , Liverpool'u ve hemşosu Benitez'in gününü kurtardı , efsane olma yolunda dört nala gidiyor . Bu arada maçtan bir enstantene . O ne güzel bir karedir öyle , bayıldım aşağıdaki fotoğrafa ...

Van der Sar'a süresiz izin !

39 yaşındaki Van der Sar futbolunun son demlerinde United ile beraber yaşayabileceği tüm güzel anları yaşadı . Schmeichel'dan sonra Ferguson'un ilacı olmuştur dediğimiz Hollanda'lının karısı Anne marie van Kesteren beyin kanaması geçirmiş ve durumu da iyi değil(miş). Ferguson Hollandalıya süresiz izin vermiş , ne zaman istersen gel diye .Hayatın gerçekleri diyelim artık . Kesin bilinmez ama , şu saatten sonra kalecilik filan yapmaz diye düşünüyorum . Kaleye geçse de United ona güzel bir jübile yapar , eldivenleri asar . Büyük konuşmayalım ama , böyle bir durumda kafaya futbol girer mi ki hiç ?

Futbol üzerine ...

Meslektaşım , dostum Mustafa Güneş futbol ve futbolcular üzerine bir şeyler kelam etmiş . Noktası,virgülüne dokunmadan yayınlıyorum . Selamlarımı çakarım kardeşime ...

Ne tuhaf bir iş futbolcu olmak…bu kadar ilginç bir meslek daha var mı acaba insanoğlunun meşgul olduğu…Dünyaca ünlü bir ses sanatçısı olduğumuzu varsayalım, muhtemelen göreceğimiz genel tepki sevgi, saygı, hayranlık gibi olumlu duygular…Ya da diyelim ki çok ünlü bir bilim adamısınız, doktorsunuz, öğretmensiniz, mimarsınız vs… genellikle çok iyi olduğunuz, profesyonelce yaptığınız mesleğiniz sizi daima sırtlar, bazen irili ufaklı hatalar yapsanız bile…
Ama futbolculuk öyle mi?estetik bir hareket, şık bir çalım,nefis bir şut ve taraflı tarafsız milyonlarca insanın bir anda takdirini kazanmak…Hiçbir bilim adamının icadına milyonlarca insanın aynı anda ayağa kalkıp deli gibi bağıracağını,sevineceğini sanmıyorum ve hiçbir bilim adamının laboratuar önlüğünün satıldığı dev mağazalar görmedim…Güzel şey futbolcu olmak…Hiçbir meslek grubunda isminiz yıllar sonra 11 mesai arkadaşlarınızla birlikte ezbere sayılmaya çalışılmaz...Hiçbir meslekte son mesainizi yapıyorken, herkes maske takıp siz olmak istemez…(Tugay KERİMOĞLU) Hiçbir meslek grubunda insanları öfkelendirip kalp krizi geçirtme ya da neşeye boğup sabahlara kadar sokaklarda bağırtma lüksüne sahip değilsiniz… Ne iş yaparsanız yapın, bir jestiniz ya da bir mimiğiniz bir stadyum dolusu adamı gaza getiremez…Çok tuhaf bir duygu olmalı profesyonel futbolcu olmak…
Tabi bir de madalyonun diğer yüzü var…şanssız bir günde olmak %100 lük bir gol pozisyonunu harcamak, finalde kaybetmek, turnuvaya gidememek, turnuvadan erken elenmek, sakarlık yapmak,penaltı kaçırmak…Ve adınızı baldıran harflerle tarihin şansız belki de şanssız sayfalarına ve insanların uzun süreli belleğine kazımak…
Her zaman güzel şey değildir futbolcu olmak…Hiçbir doktorun ya da hiçbir film oyuncusunun performansından dolayı milyonlar tarafından hakarete uğramış olacağını, yedi sülalesinin kalaylanacağını, saldırıya uğrayacağını sanmıyorum…
-‘Abi niye sövüyosunuz koskoca aktöre ayıp ya…’
-‘Son filminde berbat oynadı da…’ yok böyle bir diyalog tabi ki
Ne iş yaparsanız yapın, işinizle ilgili yaptığınız bir hatanın aynı gün ya da hafta saatlerce basın yayın yoluyla sürekli yüzünüze vurulacağı, psikolojinizin alt-üst olacağı bir mesleğiniz yoktur bence…Tabi futbolcu değilseniz…
Sanatçı olsanız ve bir resimde ya da bestede çok kötü bir performans sergileseniz ve insanlar bunu tuhaf bulsa ‘özgün bir çalışma, bununla çığır açacağım’ gibi kaçamaklarınızda olamaz futbolculukta…
-‘abi napıyosun topu sürekli taca atıyosun?!!!!’
-'Bu benim özgün çalışmam yeni bir stil deniyorumda’
oldu mu olmaz tabi….
Aslında daha çok sözüm var futbolcu olmak üzerine ama Serkan kardeşim beğenirse devamını da yazarım…şimdilik bu kadar…Bu arada böyle bir yazı yazılmaz,böyle bir uslup kullanılmaz hiçbir meslek grubu için futbolculuktan başka…

27 Aralık 2009 Pazar

Cimbom'un İlk Yarısı Nasıl Geçti ?

*G.Saray ilk yarıda attığı 36 golle ligimizin en golcü takımı .
*Maçların ikinci yarısında toplam 20 gol atmış. 60 ve 80.dakikalar arasında 11 gol atmış . Son 10 dakikaya 6 gol sığdırmış.
*İlginçtir Cimbom sol ayakla daha çok gol atmış. Sol ayakla atılan 14 golün önemli bir bölümünü Kewell atmış . 13 adet sağ ayakla gol atılmış. 6 adet kafa golü var.
*Duran toplarda özellikle kornerler yüzleri güldürmüş . Duran topla atılan 10 golün 5'i kornerden , 3'ü serbest vuruş organizasyonları ve 2'si de penaltıdan .
*24 gol yabancı futbolculardan .
*İlk yarıda tüm maçları ful oynayan Leo Franco'dan sonra en fazla forma şansı bulan yabancı futbolcu 1144 dakika ile Kewell . Kewell 12 maça ilk 11'de başlamış . Bu rakam onun kariyer istatikleri açısından yeniden doğuş gibi . Keita 894 dk. Elano da 678 dakika forma giymiş. Linderoth hiç bir maçta ilk 11de başlamamış ve sadece 81 dakika görev almış. Bu sezonda turist olmaya devam ediyor.
*En fazla asist yapan futbolcu 10 ile Arda. Arda 16 maçta ilk 11de yer almış .
* Atılan gollerin önemli bir bölümü penaltı bölgesinde olmuş . Ceza sahası dışından iki gol var . Elano'nun Kayserispor'a attığı gol unutulmaz.
*Sadece 2 maçta gol atılamamış . 3 beraberliğin 3 de 1-1 sonuçlanmış.
*11 galibiyetin 5'i tek farklı galibiyetler .
*Cimbom ligde 8 maçta parçalı forma , 5 maçta beyaz forma , 4 maçta da mor forma giymiş. Parçalı formayla 4 galibiyet 2 mağlubiyet 2 yenilgi görmüş. Beyaz formayla 4 galibiyet 1 mağlubiyet bulmuş. Mor formayla hiç yenilmemiş 3 galibiyet 1 beraberliği var.
*G.Saray ilk yarıda oynadığı 17 maçın sadece 4 tanesini gol yemeden bitirdi . Kalesinde 21 gol gördü. Kalede tüm maçlarda da Leo Franco görev aldı.
*Maçın son 10 dakikada 6 gol yemiş Cimbom . 50 ve 60. dakikalar arasında 7 gol yemiş. İkinci yarının hemen başlarında ve maçın son dakikalarında tabir yerindeyse takımın gardı düşmüş
*Kendi evinde 8 gol yemiş .
*Gollerin 2'sini penaltıdan , 4'ünü kafayla , geri kalanlarını da ayakla yemiş.
*Ceza sahası dışından 3 gol yemiş . Yediği gollerin çoğu penaltı bölgesinde . Özellikle adam paylaşımı ve karamboller G.Saray'ı çok üzmüş .
*Defansta Servet 16 , Hakan Balta 15 , Sabri 12 ,Gökhan Zan 8, Emre Aşık 4 , Emre Güngör 1 defa ilk 11'de başlamış . Sakatlıklardan dolayı savunma kurgusunda Mehmet Topal , Caner ve Uğur'da yer almak zorunda kalmış. Yani sizin anlayacağınız tam anlamıyla defans kurgusu ilk yarıda oturtulamamış .
*7 kez ilk golü yiyen taraf olmuş . 4 kez ilk golü yemesine rağmen 3 puanı kurtarmış . Diğerlerinin hepsinde yenilmiş.
*Futbolcular 40 sarı, 2 de kırmızı kart görmüş. En hırçın futbolcu 5 sarı ve 1 kırmızı ile Keita olmuş . Çok ilginçtir Servet 1 tane dahi sarı görmemiş. Savunmada en çok 4 sarı ile Sabri . Sabri'nin geçtiğimiz senelere göre dinginleştiği açık . Orta sahanın en hırçını 5 sarı ile Mustafa Sarp. Forvette Baros ve Kewell'ın 3 sarısı var . Kewell 3 kartı da pisi pisine yedi desek yeridir.
*En az forma giyen futbolcu 7 dakika ile Serdar Eylik olmuş.
*Savunmada en az şans bulan isim sadece 90 dakika ile Emre Güngör . Onun da bu performansla suyu kaynıyor , kesin...

Sarı forma isterük !

G.Saray'lı taraftarların beklentisidir , isteğidir . Şu fotodaki formanın tatlı anıları hala kalbimizdedir . Ticari strateji safsataları yüzünden tuhaf renklerle maceraya girmenin anlamı yok . Sarı piyasaya çıksın , emin olun mor formanın kat kat üstünde satar . Yeni yıla aşağıdaki güzel bir formayla gireceğiz . Gerçi Adidas tembellik yapmış , mor formanın kırmızısını yapmış . Şekil cisim aynı ama sevindirici olan asli renklere dönüş yapılması . Bu sene geçti , 2010 -11 sezonunda acaip renklerin yerine cıvıl cıvıl sarı deplasman formaları yapılsın almazsam ne oluyimmm....

26 Aralık 2009 Cumartesi

Küçük Portakallar

Dirk Kuijt
Klaas Jan Huntelaar

Arkasında kaldı !

Hangisi yeni takımına daha çok faydalı olur sorusunun cevabını almak için erken mi bilmiyorum . Fakat görünüm itibariyle henüz ilk yarıları bitmemiş olan Serie A ve La Liga'nın hangisine daha çok yaradığı açık . Ibrahimovic şu ana kadar Barça ile ligde oynadığı 13 maçta 11 gol attı. El Clasico'ya imza attı . Sadece iki maçı boş geçmiş. Şampiyonlar Ligi maçlarında attığı 1 golü var . Piyangodan Kıtalararası Şampiyonluğu da kariyerine yazıldı . Kamerun'lu Inter'de sadece 1 maçta forma giymedi . Oynadığı 16 maçta 8 golü var . Doğrusunu söylemek gerekirse İspanya'da 8-9 dakikada bir gollük pozisyona giriyordu. İtalyan defansları şimdilik onun sadece 8 gol atmasına izin verdi . Onun da Şampiyonlar Liginde 1 golü var. Afrika Kupasında mesai yapacak . Barça bu işten karlı çıkan oldu galiba ...

22 Aralık 2009 Salı

Kafa topu !

Enteğğrasaağnnn !

100. yılında pembe dizileri aratmayacak vukuatların cirit attığı Ankaragücü'nün yeni hocası Roger Lemerre . Fransız hoca, Rijkaard gibi Avrupa'da önemli bir kupa kazandırmış , Türkiye'ye gelen başka bir isim . Euro 2000'de finalde İtalya'yı 2-1 ile deviren Fransa'nın başındaydı hatırlarsanız. Tabi Aime Jacquet'in miras bıraktığı dünya şampiyonu Fransa'yı oynatmak aslında basit bir işti . Çünkü makine düzeninde işleyen bir 11'i vardı Fransa'nın . Zidane da olunca işler daha kolay oluyordu. Aynı Lemerre Japonya- Güney Kore ortaklığında düzenlenen 2002 Dünya Kupasında Fransa'yı madara ederek gruptan bile çıkaramamıştı . Bu hezimetten sonra sepetlenen Fransız'ın yolu Tunus'a düştü ve Tunus'u Afrika Şampiyonu yaptı . 2000 yılında bu adama Türkiye'de Ankaragücü ile çalışmak isteyip istemeyeceği sorulsa , bön bön bakardı herhalde . Darius Vassel ve Roger Lemerre gibi futbol kişiliklerini kim nasıl belirledi , nasıl ülkemize getirdi hayret ediyorum doğrusu . Ankaragücü'nün transferden sorumlu yetkilileri ilginç işler yaptı gerçekten . Lemerre'in yanında Ümit Özat'ın olması da ayrı bir durum . İki ismi yanyana hiç düşünemezdim . Özellikle Türk futbolcuların Ümit'in motivasyon yeteneğinden etkileneceğini düşünüyorum .İkinci yarı acaip geçecek başkent takımı için ...

Yılın golü Portekizli'nin ...

FIFA Macar efsanesi Puskas'ı yaad ederek Puskas - Goal of the Year (Puskas Yılın Golü) ismi altında yeni bir açılım yapmış. Fifa.com'un oy havuzunda 2009 yılın golü C.Ronaldo'ya gitmiş. Hatırlarsanız Porto deplasmanında Manchester United'ı tek golle zafere taşıyan isimdi CR7 . Topun hızı 64.2 mil ; bizim anlayacağımız şekilde 103.319 km . Uzaklık 39.6 yard; o da 36.2 metre ediyor . O kadar mesafe için açıkçası topun hızı hiç mi hiç az değil. Porto kalecisi zavallı Helton ne olduğunu anlayamadan filelerde görmüştü topu. Efsane Hami Mandıralı için tabi biraz önce zikrettiğimiz rakamlar ufak kalıyor ama idare edelim artık . Bu arada oylama sonucunda yılın golleri şöyle efendim :

1. Cristiano Ronaldo: Porto v Manchester United - Champions League
2. Andres Iniesta: Barcelona v Chelsea - Champions League semi-final
3. Grafite: Wolfsburg v Bayern Munich - Bundesliga
4. Eliran Atar: Bnei Yehoda v Maccabi Netanya - Israeli League
5. Fernando Torres: Liverpool v Blackburn Rovers - Premier League
6. Nilmar: Internacional v Corinthians - Campeonato Brasileiro
7. Michael Essien: Chelsea v Barcelona - Champions League
8. Luis Angel Landin: Cruz Azul v Moella - Mexican League
9. Emmanuel Adebayor: Villareal v Arsenal - Champions League
10. Katlego Mphela: South Africa v Spain - Confederations Cup

M & M

Dünyanın en iyisi onlar . Messi ! Artık seni övmekten gına geldi . Bu yaşta bu ne biçim kariyer mübarek !

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bence 11

İlk yarının 11'i ne olur dedim kendi kendime , bir çırpıda ağzımdan bu isimler çıktı . Sonra baktım kadroya Alex ve Arda olamaz mıydı diye sordum . İkisi de asistleriyle ve maçın gidişatıyla iyi işler çıkardılar bazı maçlarda . Fakat istikrar açısından 17 maçlık periyotta aklımda sürekli kalan ve takdir ettiğim isimler aşağıdaki gibi oluştu .

Rüştü(Beşiktaş)
Sabri (G.Saray) Ferrari (Beşiktaş) Ali Turan (Kayserispor) Zapotocny(Bursaspor)
Cangele (Kayserispor) Emre (F.Bahçe) Ernst (Beşiktaş) Mehmet Eren (Kayserispor)
Makukula (Kayserispor) Kewell (G.Saray)

Bazılarınıza bu kadro tuhaf gelebilir . Bazı adamlar mevkilerini karşılamıyor da olabilir . Ama dedim ya, aklıma gelen ve bir çırpıda saydığım isimler oldu . Uzun uzadıya düşününce elbette bir takım değişiklikler yapılabilir. Kayseri'den 4 adamın olması benim de tuhafıma gitti . Ama son haftada liderliği vermelerine rağmen bu 4 adam genelde iyi işler yaptı . Sabri her ne kadar çoğu kişi tarafından eğlence malzemesi olarak görülse de , enerjisi ve dinamizmi ile çoğu maçta insanlık dışı efor sarfetti, hakkını yemek istemedim. Lider Fenerbahçe'den tek adam olması şaşırtıcı olabilir. Fakat Emre'den başka canını dişine takan bir adam yoktu galiba. Keita neden yok diye düşündüm. Olabilirdi aslında ama , neyse ...

Adanın İtalyan Sakinleri ...!

Son zamanların yaygın düşüncesi : İtalyan futbolu artık fazlasıyla sıkıcı , İngiliz Ligi gibisi yok . Gelgelim yüreklerin hop oturup hop kalktığı Premier League'in hatırı sayılır kulüpleri ve İngiliz Milli takımının başı sıkıcı yavan bulduğumuz Çizme'nin evlatlarına emanet. Ranieri ve Vialli de adada patron olan diğer isimlerdi bir zamanlar. Aslında fazlasıyla ironik bir durum. İtalyan futbolunun son yıllarda İspanya ve İngiltere'nin gerisinde kaldığı gerçek . Fakat İngiltere'de bu işi yapan İtalyanlar adanın havasından mıdır , suyundan mıdır ülkenin futbol kimliğini öylesine benimsiyorlar ki , İtalyan futbolundan zerre aklımıza gelmiyor. Nedir bu İngilizlerin İtalyan sevdası bu arada anlayabilmiş değilim....

19 Aralık 2009 Cumartesi

Bir kupaya daha yer açın ...

Messi maçtan sonra "Neyi başardığımızın farkında değiliz . Yıllar geçtikçe yaptığımız şeyin ne olduğunu anlayacağız galiba ..." demiş. Barçalılar otomatiğe bağlamış , ne kadar kupa varsa müzesine istiflemeye çalıştı . 2009 senesi fotoğraftaki ademoğulları için bundan sonrası bu hayatta her şeyi yaşadım daha neyi yaşayayım diye başlayan cümlelerin başlangıcı olacak kanımca ...

Oh be ...!

G.Saray'ın en son Sami Yen'de kazandığı maç 1 Kasım'da ki Sivasspor maçıydı. Eğer bu maçta da puan kaybetseydi durup dururken Sami Yen stresi ortaya çıkacaktı galiba . Lider olamadan liderlik gerilimi yaşayan bir takım dünyada var mıdır acaba ? İlk yarının mutlak hakimiydi Cimbom . Kontrayı seven Gençlerbirliği'nin savunma futbolunu tercih etmeleri G.Saray'lı futbolcuların inanılmaz pres ve paslaşmalarından kaynaklandı . Tabi bu baskıyı taçlandıracak gol veya gollerin gelmeyişi ilk yarının son maçını yine dramaya çevirebilirdi. Savunmasında sağlam ve kendine güvenen bir anlayışla oynayan Ankara takımının İsveç'li Harbuzi komutasında G.Saray altıpasını yoklamaya başlaması gerilimi arttırdı . Harbuzi'ye ayrı bir parantez açmak lazım . Gençler bu adamı nerden bulduysa çok iyi iş yapmış , gerçekten Gençlerbirliği'ni oynatmaya çalıştı ve Cimbom savunma ve orta sahasını uğraştırdı .

Gençlerbirliği'nin ikinci yarıda oynadığı 15 dakikalık dilim bugün G.Saray'ın mücadele ve çabalarını kamufle edebilirdi . Yine saçma sapan ofsayt anlayışı pahalıya patlayacaktı . Kahe'nin beceriksizlikleri ve geçen hafta Antalya'dan getirilen dost kale direği G.Saray'ı rahatlattı desek yeridir. Bir buçuk ay öncesine kadar ne yapmaya çalıştığını ve nasıl oynaması gerektiğini bir türlü anlamdıramadığımız Elano'nun yavaş yavaş takımı ve oyununu benimsediğini söyleyebiliriz. Brezilya'lı tam forma girdi dedik ilk yarı bitti . Keita'ya verdiği pas şıktı . G.Saray'ın golü gözlerimizi okşadı , organize gol nasıl olurmuş bize gösterdi . İlk yarıda kanadı sömüren Keita'nın ikinci yarıda kalabalık kanat-savunma anlayışında bocaladığı açık . Keita'yı Uğur'un yeterince besleyemediği aşikar . Bu arada daha geçen sezona kadar takımda mücadelesiyle güvendiğim 1 numaralı adam Servet bu sezon her maçta tırnaklarımızı yedirtiyor . Devre aslında hızır gibi yetişti. Bu savunma devrede acilen ameliyata alınmalı . G.Saray ile ilgili hafta içinde kendi çapımda bir ilk yarı analizi içeren bir post yapmayı düşünüyorum . Yarın Trabzon'da 2009'un son lideri ortaya çıkacak , görelim bakalım ...

17 Aralık 2009 Perşembe

Bana ülkeni söyle, sana değerini söyleyeyim !

Futebol Finance sitesinde rastladım . Dünya Kupasına katılan ülkelerin futbolcularının değerleri hesaplanmış . Dünya Kupası eleme maçları boyunca bir ülkenin düzenli olarak forma giyen 25 futbolcusu ve ülkelerin son oynadıkları hazırlık maçları baz alınarak resmi transfer rakamları doğrultusunda İspanya milli takımının 565 milyon Euro ile en pahalı ve en değerli ülke olduğu saptanmış .Brezilya 515 milyon Euro ile ikinci sırada. Turnuvanın en ucuz takımları 15 milyon Euro ile Yeni Zellanda ve Kuzey Kore . Değerleri hesaplandığında en pahalı grup Brezilya'nın içinde olduğu G grubu . Bizim Türkiye'nin değeri ne olabilirdi acaba ?

Roma'nın demirbaşı fedakar Totti (!)

Totti Roma ile olan sözleşmesini 2014 yılına kadar uzattı . Futbolu bırakınca kulübün yönetim kademesinde yer bulacağına dair kendisine garanti de verilmiş. Totti şu anda kulübünden senelik 8.9 milyon Euro para almakta . Gelecek seneden itibaren 8.6 milyon Euro sene başına anlaşmış. Kulübünü düşünmüş maaşında indirim yapmış (!)

Recoba boşta !

Yakın zamanlara kadar Inter'in olmazsa olmaz adamlarından biriydi . Sonrasında gözden düştü Venezia'ya kiralandı , tekrar Inter'e geri döndü ,yeniden başka bir kulübe (Torino) kiralandı ; derken yolu geçtiğimiz sezon komşuya düştü. Yunanistan ekibi Panionios ile çoğunluğu sakatlıklarla geçen yeni bir sayfa açmıştı . Gitmiş yöneticilere ayrılmak istiyorum demiş , adamlar da fazla kasmamış kontratını feshetmişler . "El Chino" şu an 33 yaşında ve boşta . Hakan Şükür ile Inter'de partner iken şahsi oynuyor , Hakan'a pas vermiyor diye kızardık . Fakat uzaklardan, sağdan soldan kalecileri avlayan sert vuruşları vardı .Komşuya gelen buralara da gelir mi, gelir .Ama yaş kemale ermiş artık be...

16 Aralık 2009 Çarşamba

Aydın sen Cimbom'un adamı değilsin !

22 Ocak 2006 tarihinde soğuk bir Konya gecesinde Aydın Yılmaz adlı tıfıl bir genç son dakikada attığı golle galibiyetten çok kendisinden bahsettirir . İşte o günden beri attığı golün ekmeğini yiyor Aydın .Kendisine o kadar çok şans tanındı ve üzerine o kadar çok titrendi ki ; gelgelim senede bir elin parmaklarını geçtik , iki parmağı geçmeyen iyi oynadığı maç sayısıyla G.Saray gibi kocaman bir takımda kendisine yer bulabiliyor . Olmayınca olmuyor işte. Büyük takım topçusu da değil , gelecek vaadeden bir adam da değil . Verilen şansları , fırsatları o kadar çok tepti ki , birisi artık şu takımdan gereksizleri temizlesin de Aydın'dan daha yetenekli gençlerin önü açılsın bari . Nasıl olsa Aydın'ı alacak bir sürü takım var ülkemizde ...

Platini

1975

Blanc'ın Bordeaux'su

Laurent Blanc teknik adamlık kariyerinin ilk senesinde Bordeaux'u lig ikincisi yaptı , ertesi sene de Şampiyon. Şampiyonluğun yanında Lig Kupası da hediye oldu . Onun yönetimde geçtiğimiz sezon Bordeaux üst üste tam 11 maç kazandı ; bu Fransa rekoru oluyor . Şu anda takımı Marsilya'nın 6 , Lyon'un da 8 puan önünde lider . Şampiyonlar Liginde Bayern'in önünde grubu birinci bitirdiler . Teknik adamlığa böylesine başarılı bir şekilde bodoslama dalanı da nadir görülür . Futbolculuğunda da Fransa, Barça ve United formalarıyla hep büyük işler yaptı . Bu adam da şeytan tüyü var , futbol için yaratılmış sanki . Fransa milli takımına yakında cuk diye oturur ...

15 Aralık 2009 Salı

Dünya Kupası Fikstürü

Resme Tıkla

Deplasmana bak hizaya gel !

Polonya takımlarından Miejski Klub Sportowy Znicz Pruszków (Söylemesi bile kabir azabı gibi) stadlarına gelen deplasman takımları için çok özel (!) bir mekan ayarlamış . Misafir takım seyircileri ahanda bu görmüş olduğunuz kafesin içine tıkılıp destekleyin ulen takımınızı denmiş. Arada bir kafese fındık fıstık atılıyorsa vallahi şaşırmam. Kafesin renkleri de hoşuma gitti haa !

14 Aralık 2009 Pazartesi

63 Model Ferguson

Alex Ferguson

Henrik Hoca !

"Martin O'Neill, Frank Rijkaard, Alex Ferguson, Wim Janssen ve Bo Nilsson bu işte model aldığım insanlar." demiş ve İsveç 2.Lig takımlarından Landskrona Bois'ın başında teknik direktörlüğe başlamış Henrik Larsson . Kariyeri boyunca oynadığı 767 maçta 430 gol atmış bir adamın oynatacağı futbol nasıl olur ? Hücum futbolu tabi ki . O da öyle demiş zaten , sürekli golü düşünen bir takım yaratacağım demiş . Rastgele ...

Mis kokulu logo

2012 Avrupa Şampiyonası'nın Logosu görücüye çıkmış . Çiçek kıvamındaki logo cicili bicili küçük hanımların tercih edeceği bir motif türünden . Daha sert hatlar taşıyan çizgiler olsa iyi olurdu herhalde. Avrupa Bayanlar Şampiyonasını gibi mübarek ..!

13 Aralık 2009 Pazar

Gidişat iyi mi sizce ?

Bu hafta oynanan maçlarda (Bursaspor-Ankaraspor maçını saymazsak) 25 gol atıldı . Atılan 25 golün 16'sını yabancılar 9'unu da yerliler atmış . Haftalardır böylesine tablolar mevcut . Gol krallığında tablo uzun zamandır içler acısı ! 3 büyüklerin gollerini çoğunluk yabancılar atıyor zaten . Yerli golcüler grev hakkını kullanıyor galiba. Bu tablo yakın zamanda bizi çok etkiler . Milli takımı uzak olmayan bir gelecekte gol sorunu bekler diyorum . Moralim bozuldu bu saatte ....

290 Dakika - 1 Gol

Tuncay Şanlı Stoke City formasıyla 10 maçta görev almış . İlk 11'i son 2 haftadır görüyor . On maçın sonunda görev aldığı dakika sayısı 290 . Toplasan 3 maçtan biraz fazla ediyor . Tuncay'ın hatırına Stoke maçlarını izliyordum fakat en erken forma aldığı dakika 66'ydı . Diğerleri ekseri maçın son çeyrek dilimleriydi .İki haftadır 90 dakika forma giyiyor ve bu hafta oynanan Wigan maçında forvet hattına bariz bir şekilde heyecan getirdiği açık , klas bir vuruşla da golünü attı . Hani duygusal davranıyoruz diycem ama hakikaten fark yaratan futbolcu kıvamında. Bundan sonraki haftalar izleriz onu bir aksilik olmazsa...

11 Aralık 2009 Cuma

Galibiyeti özlerken ...

Kalesindeki ilk pozisyon gol oldu Cimbom'un . İlk golle ikinci gol arasında fark bulana aşkolsun . Aslında defansı acımasızca suçlamanın da anlamı yok . Çünkü G.Saray'ın savunma dizilişi sakatlık ve kartlardan dolayı bir çok versiyon gördü . Balta , Servet , Uğur ve Caner'den oluşan sistemin maç boyunca bizi üzmemesi olanaksız gibiydi zaten .Fakat ne idiğü belirsiz ofsayt taktiğinde ısrarcı olunması yürekleri daha çok hop hop ettirir. İlk yarı fiziki mücadelede fena bir şekilde sefilleri oynadı G.Saray. Hele Servet'in kas yığını Djieouha karşısında çaresizliğini görmeliydiniz. Ligin bire birde mücadele edilmesi güç adamlarından birisi Djieouha olsa gerek . Antalyalı futbolcular gollerin de getirdiği güvenle iyi yayıldı ve mücadele etti . Eski dost Necati'nin ayağında iyi top tutması ve pas yapması G.Saray'ın dakikalarından çaldı . Direkten dönen kafa topu maçın kader anıydı.

Maçın adamı şüphesiz Avustralyalı . 3 golde de Kewell'ın usta işi topla oyunu vardı . Bu adamın haftada bir G.Saray'lı çocukların, altyapının yanına götürülüp izlettirilmesi gerekiyor. Genç beyinlerin zihnini açar , yaşama sevinci verir . İnanılmaz basit ve muhteşem işler yapıyor. Haftalar sonra kıpırdanan Keita da maçı çeviren adamlardan . Maçın bir anında öyle bir çalım attı ki , bir an için adamın içinde kemik yok zannettim . Acaip gıcık çalımlar atıyor fakat gereken yerlerde basit oynasa daha da büyüyecek . Arda ile Elano'nun aynı anda iyi oynadıklarını ne zaman göreceğiz acaba ? Elano mücadelesiyle ve uzun paslarıyla iki haftadır iyi işler yapiıyor ve takımda artık nerde oynar sorusunun cevabını alabiliyoruz. Fakat bu sefer de Arda sekmeye başladı . Keita oyundan çıktı sanki sahada tüm aksiyon bitti . Uğur'un yerine giren Nonda 18'in içine girmemeye ve iki çift hayırlı pas etmemeye yeminli gibiydi . G.Saray giden maçı çevirmekle iyi iş yaptı fakat Antalya'nın direklerini de akıldan çıkarmamak lazım . Bu arada Antalyaspor'lu Yalçın sahada öylesine vahşi işler yaptı ki , antipati ödülü ona gitsin. Kewell'ın kıçından ayrılmadı . Görevini yapsın , rakibinin psikolojisini bozsun ,dişe diş oynasın amenna . Fakat bu yıldırma işlerinin içine pislik girdi mi sevimsiz bir hal alıyor. Masumane görünüp forma çekmeler , çaktırmadan geçirmeler ekranda bir an sinir katsayımı yükseltivermiş . Harry'e özel bir garazı mı vardı acaba . Kewell'da ne sabırlı adammış helal olsun , iyi dayandı Yalçın'a . Yalancı liderlik de olsa futbolculara iyi moral olur bu hafta ....

10 Aralık 2009 Perşembe

Kucaktan sambaya ...

94 Dünya Kupasında Brezilya'lı Bebeto Hollanda'ya golünü attığında maçtan iki gün önce doğan oğlu Mattheus'un hatırına Romario ve Mazinho ile beraber o meşhur gol sevincini futbol alemine katmıştı. Bebeto'nun evlat bugün 15 yaşında ve o da babası gibi büyük topçu olma yolunda. Brezilya U16 milli takımına Meksika'da düzenlenecek bir turnuva için davet edilmiş. İyi topçu olacak o da babası gibi diyorlar . Doğuştan futbola kanalize edilmiş bir insan evladı top oynamasın da ne yapsın ....

Kayseri'li (38) Bolat