31 Aralık 2007 Pazartesi

BOL GOLLÜ SENELER.....

Yaşlı gezegenimiz güneşin etrafında bugün bir turunu daha tamamlayacak...İyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık... BOL BOL FUTBOL da amatörce de olsa sizlerle bir şeyler paylaşmak isteyen bendeniz şu fakir Serkan UTLU , futbolu futbol olduğu için seven tüm kardeşlerime ve arkadaşlarıma hayırlı ve mutlu seneler dilerim...

Nurtopu gibi maşallah...!



Adidas firması 2008 Euro Finallerinde oynananacak resmi müsabaka topununun geçenlerde tanıtımını yaptı. Görünüşte eskiye atıfta bulunan, modern çizgilerle süslenmiş hoş bir top olmuş.
Şahsen beğendim. Milli futbolcularımızın yazın bu emaneti defalarca adrese teslim etmeleride en büyük temennimiz tabiki...:)

Burak'ıver sal gitsin...

Antalyaspor'dan ne ümitlerle gelmişti Beşiktaş'a...Tigana'nın gözdesiydi ve biz de Türk futbolu yeni bir star kazandı diye sevinivermiştik. Taze kaliteli genç fidanların sayısının bir elin parmaklarını geçmediği ülkemizde, Burak'ta vazgeçilenler listesinde yerini aldı. Ertuğrul Sağlam genelde yedek başlattı onu, hatta oynatmadı bile çoğu kez...Trabzon maçında bir gol attı, artık toparlanır dedik, ama olmadı olamadı. Giderken bile para etmedi, takas malzemesi olarak kullanıldı Holosko için...Yazık gerçekten çok yazık...Belki Manisa'da (oraya da gitmek istemediği söyleniyor.) hayatının futbolunu oynayacak, tekrar eski günlerine dönecek. (şahsen ben öyle inanmak istiyorum.) Ama düşenin dostu olmuyor ülkemizde...Ah Kara Kartal ah, bir genci daha yedin bitirdin......

Marka olabilmek


Zaman'da bi haber : Almanya'dan BBDO şirketinin yaptığı araştırmaya göre Real Madrid'in marka değeri 1 milyar 63 milyon Euro. Galacticos takımı, değeri dünyada bir milyar Euro'yu aşan tek kulüp markası. İkinci sırada ise 948 milyon Euro değer ile yine bir İspanyol kulübü Barcelona var. Üçüncü sırada ise 922 milyon Euro'yla İngilizlerin kırmızı şeytanları Manchester United geliyor. Alman BBDO kulüplerin marka değerini nasıl araştırdığını ve nasıl değer biçtiğini ayrıntılı bir şekilde ele almış. Ana başlıklar altında özetleyecek olursak ; öncelikle ürüne şirket markası ya da kulüp markası gibi bir ayrım yapmadan bakılması gerek. İşbirliği anlaşmaları ve sponsorluklar hem kurum hem de kulüp için uzun vadeli olmalı. Kulüpten markaya taşınan imaj güvenilir olmalı. Şimdilerde sahada başarılı olmalarına karşın İtalyan kulüplerin güvenilir olmaması marka değerlerini düşürüyor. Marka riski ve tehlikesi profesyonelce çözümlenmeli. Skandallar kulüpleri yıpratır ve ne kadar reklam yapılırsa yapılsın pozitif etkilerini azaltır.


Bütün bu kriterlerden sonra ülkemizde kuluplerimiz ne ölçüde bu maddelere uyabilmekte diye düşündüm kendi kendime. Fenerbahçe marka olabilme yönünde adım adım ilerliyor ama aşması gereken daha çok engeli var. G.Saray o muazzam Avrupa başarılarından sonra, mirası yedi bitirmek üzere, sağlam sabit bir marka olabilme şansını yitirdi gibi.(Seyrantepe'den sonra neler olur bilinmez.)Beşiktaş iş bilmez yöneticileri sayesinde yavaş yavaş iflasa yaklaşmakta. Trabzon aynı Karadeniz gibi dalgalı, hala kendini aşamamış bir görüntü veriyor. Anadolu kuluplerimizin ise İstanbul'a futbolcu satmaktan başka elle tutulur politikaları var mı acaba ? Tüm bunlardan sonra Türk Futbolundan kalite bekleyen beri gelsin.


30 Aralık 2007 Pazar

''IL CAPITANO''

Kaptanların kaptanı Paola Maldini (IL CAPITANO), geçtimiz günlerde Milan'ın Kıtalararası Şampiyonluğunu kazandığı maçtan sonra futbolu bıraktığını açıkladı...Sadece İtalyan futbolunun değil, belki de dünyanın sayılı starları arasında yeralan büyük kaptan, istikrar ve azmin simgesi, defansın geçilmez duvarı Paolo Maldini arkasında rüya gibi bir kariyer ve onu çok özleyecek sayısız futbolsever bıraktı...Milan kaptanına bir jest yaparak, Paolo’nun giydiği ‘3′ numaralı formayı oyuncunun jübilesinden sonra müzeye kaldıracağını açıkladı ve ona verdiği değeri gösterdi. İlerleyen dönemde Paolo’nun oğullarından biri oyuncu olmaya karar verir ve Milan’da forma giyerse ‘3′ numaranın yeni sahibi olacak. Bu koşul dışında hiçbir yeni oyuncu ‘3′ numarayı giyemeyecek. Yeni nesilin onu tanıyamacak olması onlar için büyük bir şanssızlık... Ama şunu bilin ki bu Maldini'ler tükenmez. Neden mi ? Maldini ailesinin sahalardan kopmaya pek niyeti olmadığı için Paolo’nun oğlu 8 yaşında ki Christian’da artık sahalara adım attı. Yani 3. kuşak Maldini Christian , Milan minikler formasıyla sahalarda top koşturacak. Paolo Maldini’nin Christian’dan sonra (büyük ihtimal o da sahalarda olacak ) Daniel Maldini isimli bir oğlu daha var. Maldini kardeşler babaları ve dedelerinin izinden gidecek gibi gözüküyorlar Profesyonellikten dem vuranlar bir zahmet bu aileye bakıversinler.




Alın işte size Il Capitano’dan kariyerse kariyer:

Serie A: 1988, 1992, 1993, 1994, 1996, 1999, 2004
İtalya Kupası: 2003
İtalya Süper Kupası: 1988, 1992, 1993, 1994, 2005
Avrupa Kupaları: 1989, 1990, 1994, 2003,2007
Avrupa Süper Kupası: 1989, 1990, 1994, 2003,2007
Dünya Kulüpler Şampiyonluğu: 1989, 1990,2007

Bu hakemlerle lig biter mi?

Yıllardır ligimizin en vazgeçilmez konularından bir tanesidir hakem ve hakem hataları. Her zaman günah keçisidir onlar. Bu da yetmez emekli hakemler acımasızca eleştirir meslektaşlarını ekranlardan . ''Hakemler de insan, onlar da hata yapar, ama...'' diye başlayan klasik klişeler teknik adamların, yöneticilerin ve futbolcuların sığındığı liman olmuştur çoğu kez...Hakemlik herkesin sandığı gibi kolay bir iş mi gerçekten ? Geçen sene okulumda öğrencilerim kendi aralarında düzenledikleri okul turnuvasında bir maçta hakem olmamı benden rica etmişlerdi ve ben de onları kıramadım ve kabul ettim. İnanırmısınız işte o zaman anlamıştım bu işin ne kadar sinir bozucu olduğunu...Karşında anlık pozisyonlar ve verilmesi gereken ani kararlar... Beynim patlamıştı neredeyse...İnsanın bir şeye dikkat kesilmesi ve sürekli beynini ona yoğunlaştırması ve saniyenin bilmem kaçta kaçında verilen ani kararlar beni yormuştu gerçekten. İşte o zaman 'empati' kelimesi bir kalıba girmişti beynimde...Hakemlik gerçekten zor bir iş ve bu adamlar da robot değiller elbet...Tamam , bazen maçın sonucuna etki edecek kararlar verebiliyorlar ama bu dünyanın her yerinde böyle. Hakemlere çok yüklendiğimizi ve onları strese soktuğumuzu düşünüyorum. EURO 2008 de bir tane dahi Türk hakeminin olmaması tamamıyla hakemlerin değil medyanın ve taraftarın suçu birazda...Evet bu hakemlerle lig biter, her zaman daha önceden bittiği gibi.......

Bak şu kerataya...Bölüm 1

DECO

Abla ver pasını !




İngiliz milli takımının 2008 Euro elemelerinde yaşadığı fiyasko, Liverpool'un Şampiyonlar Ligi finalinde Milan'a 2-1 yenilmesi İngilizleri 2007 yılında oldukça üzdü... Peki İngilizler bu sene tamamen mi başarısızdı? Kesinlikle hayır, çünkü erkeklerin yapamadığını bayanlar yaptı. Arsenal bayan takımı Nisan ayında UEFA Bayanlar kupasını adaya taşıyarak büyük bir sükse yaptı. 2000 yılında erkeklerin cimboma kaptırdığı kupayı bacılar kazanarak geçmişi telafi etti. Bayan futbolu her ne kadar ülkemizde yeterince ilgi toplamasa da yurtdışında giderek büyümeye devam ediyor.

Bir şarkısın sen


Liverpool taraftarının şanını bilmeyeniniz yoktur. Son 3 yılın Şampiyonlar Ligi finalisti Merseyside ekibinin sadık taraftarları futbolu seven sevmeyen herkese bu şarkıyı tanıttı ve biz de onları hayran hayran izledik. Acaba bu herifler ne söylüyor diye merak edenler için işte size bu şarkının sözleri....Bu şarkıyı bilgisayarına indirmek isteyenler için işte adres :
When you walk through a storm
Hold your head up high
And don't be afraid of the dark
At the end of the storm
Is a golden sky
And the sweet silver song of a lark
Walk on through the wind
Walk on through the rain
Tho' your dreams be tossed and blown
Walk on, walk onWith hope in your heart
And you'll never walk alone
You'll never walk alone

Ayağına da böbreğine de sağlık...


Bundesliga ekiplerinden Werder Bremen forması giyen Hırvat futbolcu Ivan Klasnic'in böbrek nakline ihtiyaç duyduğunu duyduğumda bu gol makinesi için gerçekten üzülmüştüm. Geçen sene devre arasında annesinin böbreği nakledilen Werder Bremenli Ivan Klasnic'in vücudunun bu böbreği reddetmesi nedeniyle ikinci bir böbrek nakli ameliyatı daha yapılmıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu adamdan ümidimi kesmiş ve yeşil sahaların onun için bittiğini düşünmüştüm. Fakat Ivan herkesi ters köşeye yatırdı ki, böbrek naklinden sonra ligde oynadığı ikinci maçında G.Saray'ın UEFA'daki rakibi B.Leverkusen'ın filesini 2 kez havalandırdı. Hani derler ya azmin elinden hiç bir şey kurtulmaz; alın size işte bunun canlı örneği. Kişisel gelişim dersi isteyenler bu adama baksınlar...Klasnic'in sahalara geri dönmesine bir futbolsever olarak benden başka herhalde en çok Hırvat milli takımı antrenörü Slaven Bilic ve Bremenliler sevinmiştir.

Formanın hakkı


Nike'ın ürettiği Türk milli takımının önümüzdeki dönemde deplasmanlarda giyeceği Turkuaz renkli forma kamuoyunda çeşitli tepkiler yarattı. Bana sorarsınız Turkuaz renkli forma fikri kulağa ve göze hoş gelmekte...Fakat Nike'ın hazırladığı forma çok sade ve formada beyaz hakimiyeti ön planda...Turkuaz rengine karşı değilim ama formanın orjinallikten ve albenilikten uzak olduğunu söyleyebilirim. Turkuaz rengine karşı gelenlere de saygı duyuyorum, fakat bir deneyelim bakalım nasıl olacak. Bildiğimiz gibi İtalyanlar , bayraklarında mavi olmamasına rağmen Azuri mavisi formasıyla özleşmiş. Aynı şekilde Hollanda Milli takımının Portakal renkli formalarıyla bir bütün olmaları farklı rengi tercih eden ülkelerin en bariz örnekleri olarak verilebilir...2008 EURO 'da bu formayla beraber tatlı sürprizler yapmak ta hiç fena olmaz hani...Ha bu arada Arda'yı severim ama mankenlikle pek alakası olmadığını söyleyebilirim.Şöyle selvi boylu fiyakalı bir futbolmuz bu forma altında pozlar verebilirdi hani...

29 Aralık 2007 Cumartesi

ŞANLI Tuncay


Tuncay'ın Premier League'de attığı her gol doğrusu göğsümüzü kabartıyor...4.golünüde bu hafta Portsmouth ağlarına yollayan Tuncay, Boro'nun idolü olma yolunda adım adım ilerliyor. Tuncay'ın performansı milli takımımız açısından da oldukça önemli. Şahsen İsviçre'de ondan çok şeyler bekliyorum. Bir cimbomlu olarak , Tuncay'ı Fenerbahçe'deyken beri hayranlıkla izlerdim. Gurbette oynayan futbolcularımızın attıkları goller nedense hepimize tatlı bir gurur veriyor. Southgate'in en önemli kozlarından biri olan Şanlı'dan daha çok goller atmasını bekliyoruz.

The Capello !



Dünyanın sayılı teknik adamlarından Fabio Capello İngiltere milli takımının derdine derman olacak mı bilinmez ama bir gerçek var ki o da Ada halkının ondan çok şey beklediği... Bana sorarsanız Euro 2008 , İngiltere ve o olmazsa olmaz holiganlarıyla biraz renksiz gibi geçecek...ama milli takımımızın da bu arenada yer alacak olması bizleri şimdiden heyecanlandırmıyor değil.... İngilizlerin Swen 'den sonra Britanya dışından başka bir teknik adamla daha çalışacak olması İngiltere'de ayrı bir tartışma konusu yaratmış durumda...Çünkü milli takımının başına gelmesi umulan bir kaç ingiliz menejer bu işi reddetti...Bir çok yabancı yıldızın cirit attığı Premier Leauge'den sonra milli takımın başına da yabancı bir ismin gelmesi tutucu İngilizler'i biraz kızdırmış gibi......

Cesc bir asist daha !


Arsenal bu seneki performansıyla aslında bir çok kişiyi şaşırtmış görünüyor...Henry'nin Barça'ya gitmesinden sonra takımın çok şey kaybedeceğini düşünen çoğu Gunners taraftarı Fabregas'ın direksiyonun başına geçmesiyle bir hayli rahatlamış durumda....Cesc şu anda 9 asistle Premier League'in asist kralı durumunda....

Ayrılık vakti mi geldi ?

Arsenal'ın bu sene kulübeden bir türlü kurtulamadığı kalecisi Jens Lehmann'ın Gunners'tan ayrılacağı gün gibi aşikar...Arsene Wenger'in gözden çıkardığı Jens'in eski kulubü Borussia Dordmund'a geri döneceği söylentiler arasında...