31 Temmuz 2010 Cumartesi

Stamford Bridge deneyimi ....

Hizmetiçi eğitim kursu vesilesiyle Haziran'da İngiltere'ye gitmiştim. Exeter'dan sonra 2 gün Londra'da kalmak nasip oldu . Gelmişken 1 tane olsun Premier League stadı görmek istedim .Aslında amacım Wembley'i görmekti .Kaldığım otelin konumu itibariyle ve stad turları booking olayından dolayı Stamford Bridge'i dünya gözüyle gördüm . Bir dahaki sefere Allianz Arena postu yaparız. Neyse, 15 pound'ı bayıldık stad turu için ama olsun be dünyaya bir daha mı geleceğiz hı? Dünya kadar resim çektim ama bunlar yeter herhalde . Resimlere tıklarsanız güzel ve ayrıntılı görürsünüz herşeyi .Yukarıdaki fotoğraf stadın giriş tarafı .Aşağıdaki haritada "You are here" yazan yer yani . Uzun uzadıya açıklamaya gerek yok, harita gayet iyi anlatıyor durumu .
Chelsea'nin stadın içinde çok tatlı bir müzesi var .Tarihini iyi pazarlamışlar keratalar , çok tuttum burayı .
Lampard efendinin imzalı ayakkabıları . Şimdiden efsane olmuş gibi hissettim onun için bir anda.
Stadın hemen içindeki müzede Chelsea'nin tarih boyunca giydiği formaları sıralamışlar en güzelinden..
Deplasman formaları da unutulmamış hani. Şu tepedeki sarı olan Zola'nın formasıymış ve göze hoş görünüyor...
Müzelerinde incik boncuk herşeyi sergiliyorlar. 2007 FA Cup finaline giderken giydikleri takımı bile atmışlar vitrine. Mourinho motosikleti bile vardı, oralarda bir yerde. Mourinho deyince bir hoş oluyor hala Chelsea'li taraftarlar .Hala unutamıyorlar Special One'ı ...
Çıkış kapıları biraz dar gibi göründü gözüme ama çok sık kapı olduğundan sıkışma problemi olmuyordur muhtemelen .
Burası müzenin penceresinden görünen stad manzarası . Korner bayrağındaki çimler daha büyümemiş, gözüme battı oralar. Ayıp be...
Tünel ! Soyunma odalarıyla saha birbirine o kadar yakın ki , 20 saniyede soyunma odasından zemine geçebiliyorsunuz ...
Yepisyeni çimlerle oynayacak Chelsea bu sene . Adamlar stadın geçen sezonki çimlerini söküp yenisini ekmişler. Sahayı turlayan bizim gibi ziyaretçilerden birisi zemine dalar diye ödleri patlıyordu stad görevlilerinin . Yanımızda 2-3 goril vardı sırf bizi gözleyen. Pöh ! Çimleriniz kadar konuşun be !
Özellikle koltukları çok merak ediyordum. Doğrusu birazcık hayalkırıklığına uğradım . Gözümüzde fazla büyütmüşüz galiba, sıradan ve ince plastikten yapılma mavi beyaz zımbırtılardı işte. Allianz Arena'da gördüğüm ve oturduğum koltuğun yanına bile yaklaşamaz. Neyse fazla da şımarmayalım ,adam gibi gezelim stadı .
Soyunma odasına girdik . Herkes şakır şakır Drogba formasının fotoğrafını çekmeye başladı. En çok Fildişili tutuluyor burda .Biz de çekiverem gari ...
Kale arkasından maç izlemeyi fazla sevmem ama bu stadın kale arkası albenisi çok fazla , pek bir güzel görünüyor tüm zemin .
Bu zevat ta bendeniz oluyorum . Yedek kulübesine çakıldık be! Ne zaman şans vericen hocaaaa! Recaro koltukları umuyordum, bunlar çıktı . Bu arada rakip takımın bench'i ile oturduğum yer arasında 2 ya da 3 metre var. Nasıl sabrederler birbirlerine helal olsun. Yalnız burdan mis gibi maç izlenir . Bu arada türüm türüm çimen kokusu geliyor burnuma . Mmmmhhhh...!

Chicharito

Gidişat odur ki futbol artık gençlerin işidir. Günümüzde 23-24 yaşlarındaki futbolcular çok kısa sürede ekol futbolcuların yıllar boyunca kazandığı maç tecrübelerini çok kısa sürede kazanabiliyorlar. Büyük kulüplerde yaş oranları giderek geriye çekiliyor. Manchester United'ın Meksikalı transferi Javier Hernandez Balcazar (kısaca Chicharito)-kendisi 21 yaşındadır-Ferguson'un umut beslediği adamlardan birisi. United bu sene fazla transfere yüklenmedi ve ben şahsen bu gencin Premier League'de adından söz ettireceğini düşünüyorum . Adını bir yere not edin , iyi topçu bu adam...

U19 Avrupa Şampiyonu : Fransa

Son dönemde abileri ele güne rezil olduktan sonra Fransa milli boyutta bir umutsuzluğa kapılmıştı hatırlarsanız. 98 Dünya Kupasını kazanan jenerasyonun neslinin tükenmesiyle Fransa gerileme dönemine girdi diye düşünülürken bu turnuva aslında ilaç gibi geldi onlara. Rakipte dünyayı çoğu spor dalında domine eden İspanya olunca galibiyet onlar için daha güzel oldu. İspanya maçı verdi vermesine ama geleceğe dair olumlu olarak onlar adına kahinlik yapabiliriz herhalde . Aslında bu tür turnuvalar oldukça önemli ve stratejiktir . Eurosport'un naklen verdiği maçlarda dünyanın sayılı menejerleri cirit atar böyle organizasyonlarda . Pek gürültü koparmayan sessiz sakin maçların oynandığı bu organizasyonlarda geleceğe şekil verecek önemli gençler yavaş yavaş sahne almaya başlar. Bizler genelde bu dönemlerde uyku halinde oluruz. Farkında mısınız milli takımımızın son dönemde elle tutululur bir jenerasyonu yok . Elin adamlarına deli gibi paraları sayalım ve ondan sonra en dandik turları geçmek için cebelleşelim . Gençlik uyan ,nerdesin ! Breh, breh....

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Pembe deplasman forması mı ?

G.Saray'ı bu sene pembe pantere döndürenler utansın . Artık deplasman formasından bahsedilince ödümüz patlıyor valla. Her sene ayrı bir cümbüş ayrı bir hayalkırıklığı bizim için . Beyler farklı renkte deplasman forması niçin giyilir aslında biliyor musunuz ? Aynı renkleri taşıyan veya benzer formalı takımla karışmamak için tabi ki . Şimdi bakıyorum Turkcell Super Lig'de G.Saray ile aynı renkleri taşıyan tek takım Kayserispor .Kayseri'de ki maçta deplasman forması giyilsin bir şey demeyiz. Ama ne gariptir ki Sami Yen'de oynanan Kayseri maçlarında bile nedense G.Saray away forması giyerek bizleri şaşırtıyor. Karşı takım deplasmana gelen takım işte , onlar niye away forması giymez hiç anlamam . Kayseri'yi geçtik Ligimizde kırmızı rengi taşıyan G.Saray ile beraber 8 takım var. Bu da demek oluyor ki G.Saray farklı renkte away formasını en az 7 kez giyecek .Başka yok! olmaz ,olamaz! İçerde dışarda parçalı giymemiz gerekiyor. G.Saray'ı G.Saray yapan parçalıdır yahu ! Ne diye aksini zorlarız vallahi anlamıyorum . Yemişim ticaret ayaklarını . Ali Sami Yen'de pembe forma ile oynanmasına karşıyım sonuna kadar . Deplasmana gelen takımlar düşünsün ne giyeceğini . Kaldı ki pembe renk diğer kırmızı rengi taşıyan takımlarla karıştırılmaya eğilimli bir renk . Ne alaka anlamadım . Yukarıdaki forma Chelsea'nin bu sezonki away forması . Olacaksa şöyle bir şey olsun bari .Bu Adidas firması ya takımına göre forma kayırıyor ya da bizim yöneticilerin acaip isteklerine boyun eğip ucube renkleri önümüze getiriyor . Bu arada neden sarı ağırlıklı deplasman formamız olmaz hala şaşarım...

Güzel penaltı be !


İspanyollar artık futbolun matrix'i olma yolunda galiba. Acaip işler yapıyorlar valla .İspanyol genç yetenek Ezequiel Calvente U19 Avrupa Futbol Şampiyonasında öyle bir penaltı atmış ki akıllara ziyan. Kaleci isyan etmiş ama buz gibi gol işte...

Gio bırakır ...

Gider ayak Dünya Kupası'nı semalara kaldırsaydı onun için muhteşem bir final olacaktı . Nasibi Uruguay'a attığı muhteşem golmüş. O kendi tayfasının son adamlarından biriydi. O da bıraktı . Giovanni van Bronchorst da göz yaşlarını yeşil çimlere dökenlerin arasına karıştı. Yarın bir gün o da teknik patron olarak karşımıza çıkarsa şaşırmamak lazım , adamda fazlasıyla tecrübe mevcut...

23 Temmuz 2010 Cuma

Beauty!

Bir dirhem et ....

Havasından mıdır suyundan mıdır bu Brezilya insanı acaip acıktırıyor galiba . Memleketine kaçan Brezilyalı topçular güzel semiriyor mübarekler ! Ronaldo efendi yine aldığı kiloları verebilmek için kasıyor her zamanki gib . Yahu ben şu Brezilya mutfağını iyiden iyiye merak etmeye başladım ...

Al komşuyu vur bize !

Olympiakos Liverpool'un İspanyol futbolcusu Albert Riera'yı renklerine bağlamış adamı Atina havaalanında 1000 taraftar meşaleler ve tezahuratlarla karşılamış . Ben de zannederdim havaalanı muhabbeti sadece özellikle bizde olur diye . Gören de Atina'ya Messi indi zannedecek . Hazzetmeyiz bu Yunanlıları fakat bize de benzemiyorlar değil hani ...

22 Temmuz 2010 Perşembe

Fikstürler

2010-2011 İngiltere Premier League Fikstürü için TIKLA
2010-2011 İspanya La Liga Fikstürü için TIKLA
2010-2011 Fransa Ligue 1 Fikstürü için TIKLA
2010-2011 Türkcell Super Ligi Fikstürü TIKLA
2010-2011 Portekiz Liga Sagres Fikstürü TIKLA

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Torres'in turnuvası değildi ...

Euro 2008'de öyle sağlam işler yaptı ki bizler yeni nesil golcü profilini ifade etmeye çalışırken onu çoğu kez zikrettik. G.Afrika'da sergilediği performansa rağmen İspanya müthiş bir şekilde kupayı kaptı .Turnuva boyunca suratındaki hayalkırıklığı ve memnuniyetsizlik yüzünden rahatlıkla okunabiliyordu. Ona yeterince şans verildi verilmesine ama sanki takımın en zayıf halkası o gibiydi. Evet evet kesinlikle oydu. David Villa bu turnuvada pastanın en büyük dilimini kaptı hatta Torres'inkini bile yedi . Dünya Kupasını kariyerine yazdırmak müthiş bir iş ama bu turnuvaya dair onun içinde buruk bir şeyler olacak sanırım.
Final maçının son saniyelerinde kendini yere bıraktığında tüm stad ve hatta tüm İspanya onu bırakmış , nefesini tutmuş bir şekilde Hollanda'nın son çırpınışlarını izliyordu . Şu resimle onun turnuvadaki ruh hali arasında yakın bir ilişki kuruyorum nedense.
Sahayı sedyeyle terketti , kupa törenine geldi ama yüzündeki gülücükler sahteydi sanki. Tarihe geçen futbolcuların içinde onun da adı var ama eminim ki o da daha farklı ve güzel hatırlanmayı tercih ederdi. Bu turnuvada iş yapamadı Torres , arada kaynadı gitti . Liverpool dan ayrılır mı sorusuna boynundaki kaşkolla cevap vermiştir herhalde maç sonunda .

Siftah...!

Korku ! Evet korku bütün rakipleri dize getirdi bu turnuvada . Korkan taraf elbette İspanya değildi. İspanya'nın futbolu her rakibe önlem aldırdı , şablonları bozdurdu tabir yerindeyse herkesi korkuttu. Rakibin nasıl oynayacağı değil bizim futbolumuz önemli lafları İspanya karşısında elbette romantizmden öteye geçemezdi . Asıl bu cümlenin telif hakkı şu anda dünyada sadece İspanyollara ait olabilirdi . Biz oyunumuza bakalım nasıl olsa diğerleri bizim karşımıza eşek tepmiş bir halde maça başlıyor felsefesi her zaman İspanya'yı maça 1-0 galip başlattı. Sadece Xavi ve Iniesta isimleri bile şablon bozdurmaya yetti de arttı. İspanyollar bu neslin ekmeğini çok yerler . Hakikaten onlar gibisi gelmedi ..

9 Temmuz 2010 Cuma

Xavi Hernandez

Daha küçük yaşta topu sarıp sarmaladı , kimseye göstermem dedi ;
Sonra, Nou Camp ahalisi hemen sana bir lisans çıkaralım dedi ;
Katalan matalan ama İspanya onu delikanlılıktan beri pek sevdi ...ve
valla ben ayakiçi bu kadar güzel pas veren bir adam daha hayatımda görmedim ...!

Formaya bak hizaya gel !

St Pauli 2010-2011

8 Temmuz 2010 Perşembe

Bu adamlara kupa yakışır be !

Kim elense üzülürdüm ama Sezar'ın hakkı Sezar'a düsturundan yola çıkarsak final İspanya'ya anasının ak sütü gibi helal oldu . Yukarıdaki resme baktığımız zaman futbolun yeni dünya efendilerinin oyun mantalitesi hakkında bir şeyler edinebiliriz aslında . Maçın son 15 dakikasına girilirken , gol vuruşunda kafa topuna uzanan adamlar İspanya'nın savunmacılarıydı . Gol Puyol'a nasip oldu . Komple futbol , komple oyun anlayışı bu olsa gerek . Geride , ileride her oyuncu maçın kaderiyle oynayabilecek teknik ve yeterlilikte . Xavi ve Iniesta'yı övmekten bıkkınlık geldi zaten . Onlar için söylenebilecek tek söz futbolda paslaşmanın ve topu pozitif şekilde koşturmanın yegane sembolü olmaları . Xavi ve Iniesta başlı başına bir şablon , bir futbol terimi olmuştur modern futbolda. Almanya'nın takım futbolu ve biz felsefesi her ne kadar turnuva boyunca gözlerimizi okşasa da, İspanya'nın sinir bozucu pas trafiği karşısında bir anda yalın ve sade bir kimliğe büründü maç boyunca. Yine de Almanya'nın futbolundan alınması gereken dersler var. Golü yedikten sonra bile Alman futbolcuların suratlarında en ufak bir panik emaresi, şaşkınlık yoktu ve her an her şeyin olabileceğinin farkındaydılar. Çünkü onlar bu işin her zaman piri oldu. Bu çok önemli bir özellik ve bizim memlekette eksikliğini fazlasıyla hisstettiğimiz bir karakter yapısı .Yeni nesil çocuklar mahallede top oynarken artık Barça'lı futbolcuların isimlerini kendilerine yakıştırıyor ve onlar gibi olmak istiyor. Çalımdan sonra paslaşmayı mahalledeki çocuklara sevdiren Katalanların futbol dünyasına kazandırdıkları hiç bir zaman unutulmaz. Ayrıca onu tanıdığımızdan beri sadece kıvırcık saçları hep aynı olmadı Puyol'un . Nou Camp'ta futbola başladığı ilk günkü heyecanı , arzusu ve iştahı bir gram bile azalmadı ve hep aynı kaldı Puyol'un . Bu kafa golü ve bu Puyol , İspanyollar için bilmem kaç karatlık elmastan daha değerlidir .
Ahtapot Paul efendi son maç için Hollanda derse ayıp eder artık . Hakeden kazansın diyeceğiz ama adaletin biraz insafı varsa bu İspanya'ya kupa pek yakışacak . Çünkü onların oynadığı futbolu altüst edecek bir panzehir hiç gözümüzü okşamadı ve beyhude çabalardan öteye geçmedi ...

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Cimbom tercümanını değiştirmiş !

G.Saray Rijkaard'ın tercümanı Mert Çetin'in yerine eski futbolculardan Hollanda'da yetişen Mustafa Yücedağ'ı getirmiş . Bu sene Rijkaard'ın felemenkçesine kulaklarımız aşina olur mu bilmem ama şu bizim artiz Mert'i şaka maka özleyeceğiz. Çeviri olayına ayrı bir boyut katmıştı. Bu arada Mustafa Yücedağ ismi hep bana gece alemini hatırlatıyor. Türkiye'de bir halt edemeden futbol hayatını sürdürmüş sorunlu bir adamdı . Dutch lisanını biliyor olması güzel de , çeviri hadisesi hakikaten farklı bir iş. Bu sezon iletişim nasıl olur , meraklardayım . Bekleyelim bakalım. Bu arada Mustafa Yücedağ'ın hali hazırda bir resmi var mı acaba diye tarama yaptım , karşıma askerlik fotosu çıktı. Tugay'a bakın , yeşillerin içinde bile kıyak adammış kerata...

Juninho fırçaladı...!

"Ülkem adına üzgünüm ama elendiğimize hiç te şaşırmadım . Afrika'daki Seleçao takımı kusurlu bir takımdı . Hezimetin sorumlusu Dunga'dır . Ronaldinho bu kadroda olmalıydı . Eminim ki Ronaldinho şu an takımdaki iyi adamlardan bile % 70 daha hazır ve iyi oynar . Kaka'yı oyunda rahatlatmak için kullanılabilirdi . Ayrıca Real Madrid'li Marcelo'nun da bu milli takımda oynaması gerekiyordu . Dunga Kofederasyon Kupasındaki kadrodan şaşmadı . Takımın belli bir oyun stili yoktu . Çoğu futbolcu yerinde oynatılmadı. Melo çıldırttı. Bu takımın köklü bir değişikliğe ihtiyacı var . 2014'e kadar hocasından, teknik heyetine , sağlık ekibinden basın görevlilerine kadar her şey sil baştan olmalı . " Juninho Pernambucano

2010-2011 Bundesliga Fikstürü

ya da buraya TIKLA

1 Temmuz 2010 Perşembe

G.Amerika ülkeleri neden daha başarılı ?

G.Afrika'daki turnuva bir nevi G.Amerika ülkeleri için balayı gibi geçmekte. Kalburüstü Avrupa ülkelerinin beklenenden çabuk havlu atması ve birazda eşleşmelerin latin ülkeleri için daha tercih edilir olmasından dolayı G.Amerika ülkeleri Afrika'da daha fazla günler geçirmekte. Şu ana kadar G.Amerika ülkeleri farklı kıta devletleri ile oynadığı 18 maçın 12 'sinde galibiyetle ayrıldı , 5 beraberlik ve 1 yenilgi aldı .Tablo muazzam !
Peki ne oldu da bu ülkeler bu turnuvada bu kadar öne çıktı . Bunun için farklı teoriler üretilmekte. Şili ,Paraguay ve Uruguay gibi ülkerin futbolcuları Avrupa'nın önemli liglerinin önemli takımlarında son dönemlerde fazlasıyla mevcut. Kaliteli liglerde staj yapan futbolcular kendi ülkeri için oynadığı zaman, bir araya geldikleri zaman tecrübelerini iyi yansıtıyorlar .
Öte yandan Maradona G.Amerika ülkelerinin başarısı için "G.Amerika'da oynanan eleme maçları Avrupa'ya göre daha çekişmeli ve heyecanlı .İki yıldan fazla bir sürede bizim kıtadaki ülkeler birbirleriyle içerde dışarda 18 maçtan fazla oynuyorlar. Bizim buralarda Liechteinstein'lar, Faroe Adaları gibi beleş takımlar yok . Bu yüzden kalite doğal olarak artıyor" demiş. Açıklaması gayet mantıklı. Örneğin Afrika'da göremediğimiz ve elemelerde son sırada yer alan Peru grup maçlarında Brezilya ve Arjantin'den puanlar alabilmiş . Peru FIFA Dünya sıralamasında 53.sırada yeralıyor. Oysa İngiltere'nin elemelerde karşılaştığı Kazakistan, Belarus, Andorra, Hırvatistan ve Ukrayna takımlarından sadece ikisi dünya sıralamasında ilk 75 ülkenin içersinde görünüyor.
Bir başka teori G.Amerika'lı futbolcuların Avrupa'lı meslektaşlarına göre daha dayanıklı ve mental açıdan daha hazırlıklı olmaları. Avrupa'da oynayan G.Amerikalı futbolcular binlerce kilometrelik yolları sürekli tepip farklı ülkelerin koşullarına ayak uydurmak zorunda kalıyor. Bu da onlara dayanıklılık kazandırıyor. Avrupa'nın kusursuz sahaları ve daha az hata yapan hakemlerine oranla , G.Amerika'da kötü saha koşulları , uzun seyahatlar, kötü hakemler ve yükseklik farkı buradaki futbolcuların farklı koşullara ve zorluklara uyumunu teşvik ediyor. Ayrıca kendini bir hayli geliştiren ve taktik versiyonları iyi yöneten teknik adamların da başarı da önemli payı var. Afrika ile paralellik gösteren iklim şartları ve saha koşullarının da etkisini unutmamak gerekiyor ...