23 Ağustos 2010 Pazartesi

Vermaelen ve Pas Hatası !

The Guardian'ın Chalkboard Analizlerine bayılmamak elde değil . Bu hafta Arsenal'de Thomas Vermaelen'i mercek altına almışlar ve çok ilginçtir Arsenal'in ligde oynadığı Liverpool ve Blackpool maçlarında Belçikalı futbolcu bir kez olsun dahi pas hatası yapmamış . Bu adamın al gülüm pas verip oyundan kaçtığını topa girmediğini düşünmeyin . Arsenal'in çoğu akının hazırlanması için orta sahada görev aldığı rolü yukarıdaki tablodan gayet iyi anlaşılabiliyor .

Ömer Erdoğan

2007-2008 sezonunda Ali Sami Yen'de oynanan G.Saray-Bursaspor maçının son dakikasında bilinçli bir şekilde kart görerek (gelecek haftaki lig maçında forma giymek için böyle yaptı) , G.Saray teknik direktörü Feldkamp'a Almanca karşılık vererek dumura uğratmasından sonra ayrı bir gözle bakmıştım Ömer'e .Ömer de ligimizin gurbetçi futbolcularından birisi ve oynadığı her takımda görevini sadıkıyla yerine getiren haşin bir futbol anlayışına sahip. Tekmelere kafasını uzatacak kadar cesaretli , pozisyon almasını iyi bilen ve rakip kaleyi sürekli yoklayan bir defans adamı. Almanya'da yetişmiş olmanın verdiği futbol bilgisi ve taktik okuyuşu ve uygulayışı fazlasıyla tatmin edici . Hatta G.Saray formasıyla Kadıköy'de F.bahçe'ye gol atmışlığı da var . Neyse Ömer'i uzun uzadıya anlatmaya gerek yok . Sorun geçtiğimiz sezon futboluyla pırıl pırıl parlayan bu adamın neden hala milli takıma çağrılmadığı . Trabzonspor'lu Egemen ile birlikte çatır çatır hakkı yeniyor bu adamın . Hadi Hiddink neyse ne de Oğuz Çetin nasıl olur da bu adamları görmez . Bu nasıl bir tekelcilik , nasıl bir zihniyettir. Kadrosunda yedek kulubesinin müdavimi olan adamları milli formayla görmek , Ömer gibi futbolcuları izledikten sonra bana acı veriyor. Bangır bangır bağıran Anadolu futbolu birilerinin bir tarafında fena patlayacak ...

Klavuz Kaptan

"-Roma'da Roma'lı gibi davranacaksın."
"-Yabancı teknik adamlar ve futbolcular göreve başlamadan önce bizim ülkede futbol oynanmadığını ve futbolun basit olduğunu zannediyorlar."
"-Türkiye'de futbol kalitesi ve teknik doğrusu beni şaşırttı."
Bu klişeleri Tv'yi parselleyen yorumcuların ve ülkemize gelen yabancıların ağzından çok sık işitir olduk son yıllarda . Gerçeklik payı var mı ? Kesinlikle ! Memleket topraklarına ayak basan kariyerli isimlerin çarçur edilmemesi için yönetimlerin klavuzluk olayını profesyonel bir şekle oturtmaları ve özellikle teknik adamları hallice bilgilendirecek yerli spor adamların oluşturulması lazım . (Gerçi yöneticilere de klavuz gerekiyor ya , neyse). Yabancılar kendi ekibini oluşturma konusunda taviz versin veya vermesin ; baştan şartlar belirlenmeli aslında.
Kardeşim bak bizim ülkemiz farklı bir ülke ! Yerli klavuzun olmadan her an boğazın serin sularında toslayabilirsin . Gel ekibinde bu adam da olsun . Ya da sana her hafta dağdalı Türk futbolunu ve kulüplerini her daim takip eden bizim oluşturduğumuz donanımlı bir ekip verelim ve bu adamların sözünü dinle . Kabul etmezsen eyvallah , kulüp çıkarlarımız önceliğimizdir ! Şu lafları baştan edebilecek kaç akıllı yönetici var ki şu topraklarda ?
Schuster efendi yol yakınken bildiğini okumaktan vazgeçip ülke futbolunu,gerçeklerini ve takımlarını tanıyan yerli isimleri gözardı etmemeli bence. Yoksa gidişat onun da geleceğini karanlık gösteriyor. Rijkaard geçtiğimiz sezon ülke futbolunu ve gerçeklerini tanımadığı ve anlayamadığı için Cimbom'un bir sezonu boşa gitti . Sistem de sistem deyip, kafasında sabişleştirdiği planı uygulama konusunda yetersiz ve güvenlerini kaybettiği adamlarla yapamayacağını gördüğü halde , hala başarısız olmaya devam ediyor,orası ayrı konu . Türkiye ona unutulmaz acı ve deneyimler yaşattı , orası da kesin . Ligimiz gün geçtikçe kendini geliştirmeye çağ atlamaya devam ediyor . Ortalıkta dönen paraları değerlendirebilme ve yeni gelişen şartlara uyum sağlayabilme konusunda o kadar çok hazırlıksız adam var ki ülkemizde ....
Buna yabancılar da dahil . Önümüzdeki ilerleyen yıllarda büyüklerin yabancı teknik adamları tercih etme konusunda ısrarcı olmayacağını düşünüyorum . Aynı takımı bizim memleketten X hoca yönetseydi daha farklı olurdu yorumlarına katılmadan edemiyoruz artık ...

Baros'un sarı kartları

Geldiğinden beri şu ana kadar Türkiye'de oynadığı 62 resmi maçta 22 sarı kart görmüş Milan Baros . G.Saray'ın bir kaç sezondur elle tutulur tek forveti olan Baros'un gördüğü kartların çoğu hakemlerle olan laubaliliğinden ve rakip futbolcularla girdiği gereksiz tartışmalardan dolayı . Nitekim dün Bursa maçında gördüğü sarı kart gördüğü aptalca kartlardan birisiydi . Kimileri Baros'un haşin tavırlarını hoş karşılayabilir ve takımı için her haksız duruma efelenmesinin sakıncası olmadığını düşünebilir . Milan Baros'un Liverpool, Aston Villa ,Portsmouth ve Lyon takımlarının formasını giydiği 174 maçlık performansında gördüğü sarı kart sayısı 20 . Türkiye bu adamın kimyasını bozmuş olabilir mi acaba ? Yoksa Baros Türkiye Ligini sallamıyor mu ? Ya da kenar yönetimler Baros'u bu konuda dizginlemekte çok mu yetersiz kalıyor ?

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Eric Cantona & Mickey Rourke 1988

Schuster ve Milli Takım

Bernd Schuster Almanya milli takımı formasını sadece 22 kez giydi ve 24 yaşındayken milli formayı bir daha giymeyeceğini açıkladı . Peki bu karara sebep neydi ? Milli formayı ilk giymeye başladığı zamanlarda takımın tabir yerindeyse abileri Breitner ve Rummeniege idi . Oynadığı futbolla pırıl pırıl parlayan tıfıl Schuster bu iki adamın takım içinde gözle görülen diktatörlüklerini kesinlikle tasvip etmiyordu . Genç yaşında Köln'den Barcelona'ya transfer olması ona her zaman cesaret veriyordu. Dönemin teknik adamı Derwall'a bir maç öncesi midesinden şikayetçi olduğunu söyledi ve milli takımdan affını istedi . Derwall buna pek inanmadı ve onu bir süre kadro dışı bıraktı . Barcelona'da gösterdiği performans Derwall'ı tekrar cezbetti ve onu tekrar kadroya aldı . Bu seferde onun kadroya alınmasına Stielike tepki gösterdi . Harika futbol oynamasına karşın takım arkadaşları ve hocasıyla fazlasıyla hissedilen tatsızlıklar yaşadı . İlerleyen haftalarda Almanya'nın Brezilya ile oynayacağı hazırlık maçına çağrıldı. Barcelona yönetimi yakın zamandaki El Clasico maçı sebebiyle milli takıma gitmesine izin vermedi. Her şeye rağmen sadece bir devre oynayacağını söyleyerek milli daveti reddetmedi . Fakat son anda hamile eşi Gaby'nin etkisiyle milli maça gitmedi .Derwall ve bir kaç kallavi futbolcu onu epey kalayladı ve karısının sözünü dinlemekle suçladı . 82 Dünya Kupasına 6 ay kala ayağınını kırması her şeyi daha da kötü etti. Almanya'da ameliyat olan Schuster , doktorları ve Milli takımı sakatlığının geç düzelmesinden dolayı suçladı ve Derwall ile köprüleri attı. Derwall onu kafasından tamamıyla sildi ve 82 Dünya Kupasına onsuz gitti. Henüz genç yaşta kendi çapında gösterdiği asi ve kararlı tutumu onun gelecekteki teknik adamlık yapısıyla ilgili bize bir takım ipuçları vermekte. Futbol kariyerinde İspanya'nın önemli bir yerinin olmasından dolayı onu hep bir Alman'dan çok bir İspanyol'a benzetiyorum zaten . Henüz daha bir kez olsun Almanca beyanat verdiğini duymadım . Beşiktaş inandıklarından kolayca taviz vermeyen bu adamla iyi işler yapacak kanaatindeyim ...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Barça'lı Guti..!

Herkesin küçükken tuttuğu bir takım vardır di mi...?

2010-2011 Serie A Fikstürü

Manchester Panteri Van der Sar

Edwin van der Sar Manchester United kalesini korumaya başladığında 34 yaşındaydı . 29 Ekim 2010 tarihinde 40.yaşını kutlayacak olan Hollandalı'nın dün Chelsea ile oynanan Community Shield finalini izlerken acaba yaşını mı büyütmüşler bu adamın diye içimden geçirdim . Çoğu genç kalecinin sahip olmadığı kıvraklığa ve reflekslere sahip olan Van der Sar'ın yaşlandıkça şarap gibi olması gözlerden kaçırılmamalı bence . Van der Sar 2005 yılından itibaren United formasıyla 3 Lig Şampiyonluğu , birer adet Şampiyonlar Ligi ve Kıtalararası Şampiyonluğu ,1 adet Lig Kupası ve 3 adet Community Shield Şampiyonluğu ve son olarak ligde 1311 dakika , milli takımda da 10 maç üst üste gol yememe tecrübesi yaşayarak emekliliğe ramak kala kariyer patlaması yaşıyor sanki . Schmeichel'ın tahtı sallanmak üzere mi ne ..?