30 Kasım 2008 Pazar

Dantel !

Turkcell Super Lig 08-09 : 13. Hafta

Galatasaray 3 - 1 Hacettepe (30.11.2008)

Ekran başında şekerleme yapmak için bire bir , uyuz bir maçtı . Geçen sene uyuz olduğum ama bu sene şu top ayağına gelse de üzerimizdeki atalet kalksın bari dediğim Lincoln dışında şu maçı izlemek harbiden vakit kaybıydı . Lincoln en fazla kaç kez top sektirebilirim sorusunun cevabını ararken maç sonunda Erdoğan Arıca'nın hışmına uğrayacaktı . İkisinin de yaptığı yanlıştı . Arıca en azından maç sonu röportajında taşı gediğine oturtabilirdi . Ama saha içinde dayılanmalar, futbolcunun üzerine yürümeler onu değersiz kılıyor . Lincoln ise sırf bu hareketleri yüzünden bir gün birisinin fena halde hışmına uğrayacak , sakatlayacak kendini. 9 kişilik ekibe karşı yapılacak işler değil bunlar . Geride Meira ve Servet'in istikrarlı uyumsuzlukları taraftarın sinir katsayısını arttırmaya devam ediyor . Sene başında Meira'nın transferi için yeni Popescu olur demiştim ama Popescu'ya harbiden ayıp etmişim . Ona 45 dakika dayanabildik fakat onun yerine oyuna giren Ümit Karan yaşlanmama , saçlarımın daha da beyazlamasına yardım etti . Arda ile Kewell geri vitese takmış ,silik bir görüntü çizdiler . Sabri 'nin bazukaları akılda kalan nadir anlardandı . Bu arada sarı kartlar bu kadar dandik olmamalı fikrini savunanlar arasında olduğumu söyleyebilirim . Sahadaki futbolcuların,taraftarların hatta kanımca yardımcı hakemlerin bile tam olarak görmediği penaltıyı hakemin görmesine doğrusu şaşırdım . Üzerine durulacak , kafa patlatacak bir maç değildi Hacettepe maçı . Düşünülmesi gereken şey bu oyunla hafta içi Berlin'de yeni bir skandala sebebiyet verebilme ihtimali ...
STAT: Ali Sami Yen
HAKEMLER: Süleyman Abay, Alpaslan Dedeş, Kemal Yılmaz
GALATASARAY: De Sanctis, Sabri, Meira (Dk. 46 Ümit), Servet, Volkan, Kewell (Dk. 69 Mehmet Topal), Ayhan, Barış (Dk 76 Emre Güngör), Arda, Lincoln, Baros
HACETTEPE: Recep, Ufuk, Orhan, Teli, Murat, Tozo, Serkan Atak (Dk. 62 Lika), Kadir, Sandro (dk. 79 Cevher), Olgay, Zoko (Dk. 73 İbrahim)
GOLLER: Sandro (Dk. 31), Baros (Dk. 45, 58 p, 72)
SARI KARTLAR: Tozo, Sandro, Zoko, Teli, Olgay (Hacettepe), Meira, Ümit (Galatasaray)
KIRMIZI KART: Tozo (Dk. 35), Teli (Dk. 76)

Tıfıl Gerrard !

Bundan tam 10 yıl önce 18 yaşındaki Gerrard'ın ilk Premier League maçından (29 Kasım 1998 -Blackburn maçı)bir kare . O zamanlar takımının ve adanın olmazsa olmazı olacağından bihaber ...!

Bayanlar böyle taç atar !

Leah Lynn Gabriela Fortune (Brezilya Bayan Milli Takımı)

Kayıhan'ın gözyaşları ...

Dünkü Eskişehirspor-Denizlispor maçından sonra yaşanan bir sahne . 3-0 dan sonra doksanda gelen gol ve Eskişehirspor için 4-3'lük bir futbol masalı. Ardından kulübede sicim gibi yağan Denizlispor teknik direktörü Ümit Kayıhan'ın gözyaşları ...Duygularına hakim olamamanın ve hazmedememenin sonucunda dramatik anlar . Bu gözyaşlar maça ayrı bir anlam katmış olmalı . Genelde forumlarda bu sahneden sonra Kayıhan'a helal olsun, takıma olan bağlılığı yüksek seviyede gibi yorumlar yapılmış ve Kayıhan takdir edilmiş. Sizi bilmem ama bana hiç te hoş gelmedi bu görüntü . Güçsüzlüğün , acizliğin ifadesi gibiydi bu anlar . Geçtiğimiz yıllarda maç yorumlarını az dinlememiştik Kayıhan'ın . Maç esnasında yorum yapanlar genelde pek ulema kesilirlerdi. Al işte sana gerçek maç ,gerçek heyecan ...Bu kadar basit açılmamalıydı musluklar ... Ağlanacak zamanlar vardır , ama bence burası yeri değildi ...

27 Kasım 2008 Perşembe

Galatasaray 0 - 1 Metalist Kharkiv (27.11.2008)

Metalist takımı Türkler karşısında aldığı galibiyetlerle ülkemizin ocağına incir ağacı dikerken ekran başında yaşadığım hüsranın faturasını Servet'le Skibbe'nin üzerine yıkmak pek te zor olmayabilirdi herkes gibi . Servet'in topla değil de, topun Servet'le dalga geçmesini çalışkan ve hareketli Kharkiv'liler gayet iyi değerlendirdi . G.Saraylı futbolcular, maçın son anına kadar yardımlaşma ve mücadeleden ödün vermeyen Metalist karşısında 18'in içine akıllı uslu giremedi bile bir türlü . Şu bir gerçek ki rakibin konsantrasyonu bizimkilere oranla daha fazlaydı . Presi yiyen taraf en çok bizdik . Baros'un bu presten en çok nasiplenen isim olduğunu söyleyebiliriz ki Baros'u vasatın üstüne bile çıkarmadı bu baskı . İlk iki maçtan gelen 6 puanın verdiği rahatlığı, yer yer bezginlikle beraber abarttı, maçı heder etti G.Saray . Buram buram beraberlik kokan bir maçın getirisi bu olmamalıydı elbet . Tam terside olup sahadan galipte ayrılabilirdiler . Ama Lincoln'ün verdiği ince paslara aynı incelikte karşılık veremedi forvet elemanları . Arda ve Kewell'ın maç içinde sürekli sağ ve sol kanatta rotasyona gitmesinden dolayı performanslarını yansıtamadıkları gerçeği var ortada . İkiside solda oynamak istiyor ve sola geçen coşuyor desek yeridir. Artık bu durumda kabak tadı vermeye başlayacaktır bir süre sonra .İkisinin arasında yaşanan rotasyon durumu kanat sıkıntısını da ön plana çıkarıyor . Bugün sahada çalışkan bir Sabri , zaman zaman hakkını vererek oynadığı zaman takımı ateşleyen Lincoln ve orta sahanın pisliğini tek başına süpürmeye çalışan bir Ayhan vardı sahada . Servet bu maçın ardından saatli bombanın pimini çekmiş olabilir . Hassas bir döneme girdi G.Saray muhtemelen . Olympiakos'un Benfica'yı beşlemesi Portekizlileri bu yarışın dışına itti gibi bir şey . Berlin'de son maçını oynadıktan sonra son haftayı Bay geçecek Cimbom . Hertha varını yoğunu oynayacaktır bu maçta . Çünkü son maçlarını Atina'da oynayacaklar . Grubu biz mi karıştırdık Ukraynalılar mı karıştırdı bilmem ama tek bildiğim avcumuzdaki kuşu kaçırdığımız. Neden her şey heyecanlı olmak zorunda bu kadar demiycem , artık rutinimiz oldu ...

HAKEMLER: Jacek Granat, Radoslaw Siejka, Maciej Szymanik
GALATASARAY: Sanctis, Sabri, Emre Aşık (Dk. 46 Barış), Servet, Volkan, Ayhan, Kewell (Dk. 80Aydın), Meira, Arda, Lincoln, Baros (Dk. 70 Ümit Karan)
METALİST KHARKİV: Goriainov, Gancarczyk, Valyavev, Edmar, Slisuar, Obradovic, Maidana, Gueye, Bordian, Devic (Dk. 61 Trisaviç), Jaja
GOL: Edmar (Dk. 80)
SARI KARTLAR: Ayhan, Baros (Galatasaray)

Baba markajı !

25 Kasım 2008 Salı

Football Manager 2009

Tribün bombaları ...

Öfkeli taraftarların bugüne kadar sahaya attığı bir çok nesneye şahit olmuşuzdur .Demir paralar, cep telefonları , içi su veya sidik dolu pet şişeleri ve ayakkabılar aklımıza ilk gelenler .Bunlar artık klasik olmuş ve herkesin istemesekte tuhaf karşılayamayacağı alışılmış nesneler .Peki bugüne kadar sahaya atılmış en acaip şey ne olabilir diye kendi kendime düşünürken bir kaç şey yakaladım nette . Ben domuz kafası ve motosiklet arasında geldim gittim ve az farkla da olsa birinciliği motosiklete verdim . Hala o motorsikleti sahaya nasıl sokabilmişlerin derdindeyim .

2001 yılında Inter-Milan maçında Interliler sahaya motosikleti gönderme derdindeler ...Pes doğrusu ! 2002 yılında Luis Figo'nun Barça'dan Real Madrid'e geçmesinden sonra Nou Camp'ta oynadığı ilk maçın ardından sahaya atılan domuz kafası . Hala müzede muhafaza ediliyormuş ...:)

2006 yılında A.Madrid ve Sevilla arasında oynanan maçta İspanyol hakem Miguel Angel Ayza viski şişesini teslim ederken . Maçtan sonra hakem odasında hakemler iki tek atmış olabilirler ...

2006 yılında R.Betis -Sevilla maçında Betisliler atacak bir şey bulamamış olmalılarki mırnavı sahaya fırlatmışlar ...Kedicik kendini sahaya fırlatanların yedi ceddine saydırıyor olmalı...

23 Kasım 2008 Pazar

Kumbara !

Neden G.Saray kırmızı giymeli ?

Geçen hafta ne kadar sevinmiştim tekrar sarı-kırmızıya döndük diye . Hatta beyaz şortlarda pek tatlı durmuştu parçalı formanın altına . İ.B.Belediyespor sahaya lacivert formayla çıktığı için hoş bir zıtlık olmuş bizim formalar daha çok dikkat çekmişti . Fener mağlubiyetinden sonra fazla giyilmez artık diye düşünmüştüm turuncuların .Ne var ki Ankara'da tatsız tuzsuz geçen Ankaraspor maçında yine o turuncular vardı sahada . Yahu, takımın giyilmesi gereken temel forması varken ne diye turuncuda ısrar edilir anlayabilmiş değilim . Bu ısrar bu inat niyedir?Fazla mı abartıyorum bilmiyorum ama ,artık turuncular beni rahatsız etmeye başladı . Maçı formamı kazandırıyor diye düşünmeyin . Elin gavuru bile yapmış araştırmasını vermişler takır takır raporunu . Durham ve Plymouth üniversitelerinin bilim adamları, İngiliz takımları Manchester United, Liverpool ve Arsenal'in son yıllardaki, Nottingham Forest'ın da geçmişte elde ettiği başarıların ve çok sayıda kupa kazanmasının forma renkleriyle de ilgisi bulunduğu görüşünde birleşmişler. Takımların gerçek renklerini taşıyan formaları giydikleri iç saha maçlarını inceleyen araştırmacılar, "şaşırtıcı" bir sonuçla karşılaştıklarını, kırmızı formalı takımların, mavi, sarı ya da portakal renkli formalı takımlara göre daha sık maç kazandığının ortaya çıktığını kaydetmişler. Hatta dünyaca ünlü bir çok firmanın kırmızı rengi tercih etmesinde bu rengin getirileri var . Kırmızı iştahı açar. O yüzden dünyadaki gıda firmalarının ekserisinin logosunun kırmızı olduğunu hayretle farkedeceksiniz; Coca Cola, Pizza Hut, TGI Friday's, Mc Donald's, Ülker, Burger King, Lay's... Sabaha kadar bu listeyi sayabilirsiniz. Kırmızı tansiyonu yükseltir ve kan akışını hızlandırır. O yüzden gençliğe hitap ürünler de logo ve ürünlerinde kırmızıyı tercih ederler. Levi's, Le coq Sportif, The Little Big, Nike, Puma sizin ve sizin de ekleyebileceğiniz yüzlercesi. Hadi yemişim bu kadar veriyi bilgiyi , kardeşim ben forma rengimi geri istiyorum .Zorunlu kalınmadıkça parçalı formadan ödün verilmemesi gerekiyor . Çünkü G.Saray bu sene resmen köklü ve saygın geçmişine , kültürüne ihanet ediyor . Bir takım formasıyla bu kadar fazla oynamamalı ...

Turkcell Super Lig 08-09 : 12. Hafta

Şükür TRT'de

Hakan Şükür TRT'de siftahını yaptı bugün. TRT aslında çok iyi iş yaptı , kesinlikle bir şekilde yansıyacak bu durum ratinglerine . Hakan Şükür bence futbolcular arasında ağzına yüzüne bulaştırmadan iki çift lafı bir araya getiren ve duygularını ustaca anlatabilen bir şahsiyet . Sevilse de sevilmese de yılların getirdiği engin bir tecrübesi var . Küçük Hakan'dan (H.Ünsal) daha iyi yorumlar yaptığı bir gerçek:) Rıdvan gibi o da çok tutulan birisi olacak , buna eminim . İyi ki Arap diyarına gidipte orada futbola devam etmedi . Böylesi daha iyi oldu herhalde . Dönüşü olmayan bir yola girdi gibi artık .Yıllarca onu yorumcu olarak izleriz büyük ihtimalle . Artık o meşhur duygu patlamalarından sıyrılıp , rahatça koltuğuna oturup futbol adına bir şeyler lakırdatması yine bazılarına batacak gibi dursa da , bir de o tutunsun bakalım bu alemde. Bu adamda aslında anlatacak çok şey var ....

20 Kasım 2008 Perşembe

Heykel

Pembelim !

Tartışmasız futbol giyim sektörünün en önde giden iki ismi Adidas ve Nike . Bu iki marka popülerlikleriyle diğerlerine göre futbol piyasasını daha fazla domine etmiş durumda . Her yıl piyasaya sundukları farklı ürünleriyle futbol camiasının bir şekilde ne giyeceğine karar veriyor ikiside. Nike sadece sponsorluk bedeli olarak Inter'e yıllık 14 milyon Euro veriyor . Mourinho'nun aldığı paranın bir önemi kalmıyor bu uçuk rakamla . Milan'ın Adidas ile 8 yıllığına 84 milyon Euro civarında bir anlaşması mevcut . M.United,Chelsea,Arsenal,R.Madrid,B.Münih,Liverpool,Barcelona ve Juventus gibi takımlardan bahsetmiyorum bile . Haliyle böylesine bir serveti büyük kulüplere dağıtan bu firmalar ne giyilmesi gerektiğine bir şekilde karışmış oluyor . Resmen piyasayıda onlar yönlendiriyor .Erkek adam pembe giyer mi? Giyer elbet . Nike pembe Mercurial Rosa modeliyle giyeceksiniz ulen diyor resmen . Sahada pembelere bürünmüş çok topçu görürüz ilerde . Hatta ben hep İtalyan Palermo kulübünün renklerine gıcık olmuşumdur , bu yeni model en çokta onlara gider amma ....

Muhabbet baldan tatlı !

19 Kasım 2008 Çarşamba

İngilizler

Theo Walcott, Emile Heskey, Wayne Rooney, Frank Lampard, Rio Ferdinand ve Steven Gerrard gibi köşe taşı olmuş kalburüstü futbolcuların yer almadığı bir İngiltere'nin Almanya'dan 2-1'lik bir skorla sahadan ayrılması İngiliz tabloidleri için bal kaymak, muhteşem haberler silsilesinin habercisi elbette . Bu kadar eksiğin arasında Downing ipleri eline almış gibiydi. Terry sonlarda attığı golle Almanya'yı sessizliğe boğdu . Capello bu galibiyetten sonra Ada'da bulutların üstüne çıkarılmıştır bile şimdiden . Galiba İngilizlerin Almanlar karşısındaki makus talihi artık tersine dönmüş durumda . Bu kadar önemli aslarından yoksun olmasına rağmen sahada sergilenen futbol Kara Kıtada düzenlenecek Dünya Kupası iddiası için İngilizlerin çenelerini sonuna kadar açmaları açısından için büyük bir fırsat .

Siftah !

Siftahı İskoçya'da yaptı Maradona . Tek gollü de olsa göreve galibiyetle başlamış olması onun için oldukça önemliydi . Hastanelerde geçen kaybolmuş, tombul yılların ardından kariyerine böyle bir görevle yeniden devam etmesi aslında onun için altın tepside sunulmuş bir fırsat . Bir ara şöyle sahaya dalıversede Messi ile iki top sektiriverse diye düşünmeden edemedim :)

Avusturya 2 - 4 Türkiye (19.11.2008)

Viyana'yı fethettik geyiğine girmeden yapılabilecek yorumları düşünürken aklıma ilk başta Tuncay'dan başka bir şeyin gelmediğini söyleyebilirim . Tuncay'ın bu güne kadar attığı çılgın gollerin içinde hiç aşırtma varmı bilmiyorum ama bu İngiltere harbiden ona yaramış . Direkten dönen nükler başlıklısına koşup, topun altına girmesi beni koltuğumdan kaldırıp ayaklarımı yerden kesmeye yetiyorsa keyif almışız demektir . İlk yarım saatte yediğimiz pres karşısında iki top yapamamanın sıkıntısını yediğimiz golle pekiştirmemiz maçın çetin geçeceğinin göstergesi gibiydi . Sivaslı M.Yıldız'ın ileride Robinson Crusoe'yı oynadığınıda hesaba katarsak ilk otuz dakikada sıkıntan patladığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz . Ama M.Aurelio'nun golü Avusturya'nın kimyasını bozdu , ondan sonra Tuncay'ı izlemeye başladık . Gecenin yıldızı şüphesiz Boro'luydu . Defansta Eren'in güven veren bir porte çizmesi gelecekte onun da sezon sonunda muhtemel transfer trafiğinin içine gireceğinin habercisiydi . Sabri ve Gökhan Gönül'ün akciğerleri takımın sağ tarafını resmen uçurdu . İkisi bir arada oynayınca Voltran'ı oluşturmuş gibiydiler . Kazım'ın topları ezmesi ve şahsi oynaması beni depresif yaptı desem yeridir ama bu admında sağı solu belli olmuyor işte. Hazırlık maçıda olsa verimli bir gece yaşadık diyebiliriz .....

STAT: Ernst Happel
HAKEMLER: Manuel Grafe, Detlef Scheppe, Kai Voss
AVUSTURYA: Gspurning, Garics (Standfes dk. 46), Fuchs, Stranzl, Ibertsberger (Arnautovic dk. 46), Hölzl, Leitgeb (Stanckovich dk. 71), Saumel (Aufhauser dk. 64), Scharner (Pröld dk. 86), Okotie (Hoffer dk. 46), Ivanschitz
TEKNİK DİREKTÖR: Karel Brückner
TÜRKİYE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Eren, Gökhan Zan, Hakan Balta, Sabri (Serkan dk. 69), Kazım (Sinan dk. 85), Mehmet Aurelio (Selçuk Şahin dk. 87), Ayhan (Nuri dk. 80), Tuncay (Caner dk. 72), Mehmet Yıldız (Halil Altıntop dk. 46)
TEKNİK DİREKTÖR: Fatih Terim
GOLLER: Hölzl (dk. 28 ve 53) (Avusturya), Mehmet Aurelio (dk. 38), Tuncay (dk. 41, 48 ve 62) (Türkiye)
SARI KARTLAR: Sabri (Türkiye), Ivanschitz (Avusturya)

Simetri

17 Kasım 2008 Pazartesi

16 Kasım 2008 Pazar

İyi kaleci !

Şifacı Müller !

Dr. Wohlfahrt Müller ! Ülkemizdeki müzmin sakatların bir hayli haşır neşir olduğu biridir kendisi . Taa ufaklığımdan beri zırt pırt duyardım adını .Alman milli takımının yedek kulübesinde çok gördük onu bir ömür boyu .Ben bu adamı malzemeci zannederdim bir zamanlar .Meğerse takımın doktoruymuş, sonraları çakmıştım durumu . Özellikle Rüştü'yü az iyileştirmedi . 31 yıldır Bayern'in doktorluğunu yapmış ve dünyada binbir çeşit futbolcuya şifa olmuş adamdır . Bayern'i bırakmış şimdilerde . Gecenin bir vakti nerden geldi bu adam aklıma diyeceksiniz. G.Saray'lı futbolcuların son yıllarda bitmek tükenmek bilmeyen şu sakatlıkları , hatta onu geçtik milli takımızın yaşadığı sakatlık problemleri iyice can sıkmaya başladı . Futbolcular kendine iyi bakmıyor ,şanssızlık ,zemin kötü , şu kötü bu kötü...Yahu bizim sağlık ekibi ne iş yapar anlamadım .Yok mu Türkiye'de Müller gibi adamlar acaba . Adam harbiden ekol olmuş valla . Yoksa gönderin futbolcuyu bu adama , kıyın paraya , birazcık top oynasın şu adamlar yahu...

Turkcell Super Lig 08-09 : 11. Hafta

Galatasaray 2 - 0 İstanbul B.B.(16.11.2008)

Ödüm patladı Arda'ya bir şey olacak diye . Şükür iyiymiş . Galibiyeti filan unuttuk onun sayesinde . Oyunuyla kalbimizi güm güm attıran Arda , daha da arttırdı, ama biz bunu almayalım . Fener mağlubiyeti tadını tuzunu kaçırdı milletin , önemli olan bu mağlubiyetin getirisinin sonrasına çokta yansımaması gerektiğiydi . Ligin kalburüstü takımlarından Kayserispor'a kupada ve şimdide İ.B.B'ye karşı alınan galibiyetler ilerisi için takımı rahatlatacak kazanımlar . Bu açıdan bu maçların kayıpsız kapatılması hoş oldu . Ama seyirci hafiften gönül koymuş Cimboma . Takımın gol yükünü yine yabancılar çekti bu gece . Duran toplardan gol atmayı pek özlemişiz . Lincoln'ün kornerinde Kewell golü attı idare etti ama bir düşüş yaşadığı gerçek . Ama en büyük düşüş Baros'ta . Ülkemize gelen yabancı golcülere bir gol krizi yaşatıp ona stres dolu günler tattırırız her daim .Baros'ta bu tayfaya gireceklerden galiba , acilen gol attırmak lazım bu adama . Lincoln'e gelince geçen sene verdik veriştirdik deli gibi , ama bu sene adama sihirli değnek değmiş gibi defansa bile yardıma geliyor bu ne iştir . Boş kaleye gönderdiği gol pek lükstü , pek sevdik biz bunu . Belediyeli Erman'ın De Sanctis ile karşı karşıya kalıp kaçırdığı gol maçın gidişatınıda değiştirebilirdi . Ama olmadı , pek beceriksizdiler ilerde .Bu yüzden İbrahim Akın'ı çok aradı Belediye . Servet deli dolu oyunuyla maçın tadını çıkardı kendince . Meira konusunda biraz hayalkırıklığına uğramış gibi hissediyorum , çok mu şişirdik acaba bu adamı . Son olarak gözlerimiz harbiden bayram etti sahadaki formalarla . Kardeşim neydi o öyle turuncu muhabbeti . Dayadılar gözümüze her maçta, cılkı çıkmıştı işin. Allah vere Kadıköy'den galibiyetle dönseydi bu takım eminim bu gecede yine üstümüzde suyunu çekmiş portakallar misali o formalar olacaktı futbolcuların üzerinde . Bu takım Turkuazından tut, siyahı , grisi bir sürü şort giymişti ama yıllar sonra ilk defa sarı kırmızın altına beyaz şort ve tozluklar görüyorum .Çok şık olmuş , tarihten taşmış gibiydiler . Puanların da bu formanın da sürekliliği gelir umarım ....

Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Selçuk Dereli , Cemal Bingül , Alper Ulusoy
Galatasaray: De Sanctis , Sabri , Emre , Servet , Hakan , Kewell (Dk. 68 Aydın ), Meira , Ayhan , Arda (Dk. 78 Mehmet Topal ), Lincoln , Baros (Dk. 74 Ümit )
İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Behram , Kus, Cesario , Mahmut, Ekrem , Tjikuzu , Serhat x, Okan (Dk. 73 Adriano ), Efe (Dk. 59 Uğur ), Erman , Bebbe
Goller: Dk. 39 Kewell, Dk. 83 Lincoln (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 35 Baros, Dk. 70 Aydın (Galatasaray), Dk. 47 Kus, Dk. 79 Mahmut, Dk. 85 Bebbe (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)

13 Kasım 2008 Perşembe

Kral çıplak !

Aílton Gonçalves da Silva

Sen ağlama !

Fotoğraf Fifa.com 'dan . Şu anda Yeni Zelanda'da düzenlenen U-17 Women's World Cup'da yarı finalde Amerika'ya 2-1 kaybeden Almanya'nın futbolcusu Dzsenifer Marozsan'ın maçtan sonraki görüntüsü .Pek dramatik geldi bana . Bayanlar daha çok belli ediyor duygularını bize göre . Final kaçmış elden ağlamasında ne yapsın ...

Serbest vuruş

Beckham'ın Milan'a gelişinden dolayı en çok memnun olanların başında Ronaldinho geliyor . Ronaldinho Beckham'la oyun tarzlarının farklı olduğunu ve David'den öğrneceği çok şeyin olduğunu söyleyerek jestte bulunmuş . Onunla beraber oynamak için sabırsızlandığını ayrıca belirten Ronaldinho frikikleri kimin kullanacağı konusunda ayrıca tatlı bir rekabetin olacağını söylemiş . Aslına bakarsanız bu takımın frikikçisi Pirlo . Onun da sakatlığından dolayı meydan Brezilyalıya kalmış görünüyor . Bence Ronaldinho Pirlo'nun bu konuda eline su dökemez. Ayrıca Seedorf'u da bu konuda unutmamak lazım . Beckham oynayacağı kısa dönemde kadroya girermi bilinmez ama Milan'da serbest vuruşların ilginç ve ilgi çekici olacağı bir gerçek ...

Delap ve kolları

11 Kasım 2008 Salı

Babalık başka şey !

Andy Cole bıraktı ...

Şu son bir kaç senedir futbolu bırakan isimleri duydukça nedense gençliğimden ve eski günlerimden bir parçanın koptuğunu hissetmeye başlıyorum . Bir başka deyişle , otuz yaşında olmama rağmen yavaş yavaş yaşlandığımı hissettiriyor futbola eyvallah diyenlerin ortaya çıkması . Kanımızın deli attığı günlerde United'ın en tehlikeli santraforuydu Cole . Bu siyah derili adam Manchester United'ın şaşaalı yıllarına damgasını vuran en önemli futbolcularından birisiydi ve bana o kadar güçlü kuvvetli gelirdi ki. Dwight Yorke ile birlikte peynir ekmek gibi fileleri havalandırıyordu zamanında. Sinsi , kuvvetli ve sert plaseleriyle bu adam ne kadar kolay gol atıyor yahu demişimdir çoğu kez. Manchester'dan ayrıldıktan sonra adayı turladı, bir çok takımın formasını giydi . Ama onu hep Manchester United'lı Cole diye hatırlayacağım . Yaş 37'e gelmiş, haliyle beynin istediklerine ayaklar eşlik etmeyince futbolu bırakma kararı almış . Cole üzerinde giydiği -Manchester'ın en sevdiğim formasıdır - Sharp'lı formasıyla beyinlerdeki yerini çivilemiştir kanımca ...

9 Kasım 2008 Pazar

Aklımdasın ...

Turkcell Super Lig 08-09 : 10. Hafta

Fenerbahçe 4 - 1 Galatasaray (09.11.2008)

Bir G.Saray'lı olarak yorgunluk mazeretine sığınıp , yenilen saçma sapan gollere yanıp, kendimi lig daha uzun ikinci yarıda Sami Yen'de yenip şampiyon oluruz teranesine adapte ettirmeye çalışsam da bunun mümkün olamayacağını söylemek istiyorum .En son üniversite yıllarındayken Saraçoğlunda alınan galibiyet ve sonraki yıllarda artık Cimbomluların da alıştığı mağlubiyet serisi ... Teknik ayakların bolca olduğu sarı kırmızılılarda bu sefer mücadele azmi fazla değildi . Aslında maça güzelde başladı G.Saray (Hep öyle oluyor zaten.) . Emre'nin De Sanctis'i avlaması maçı kopardı bitirdi . G.Saray'ın karakterini yansıtan pres şablonunu bu sefer Fenerbahçe fazlasıyla yerine getirdi . Hakedilmiş bir galibiyet . Atılan gollere bakınca , bunlar nasıl büyük takım yahu demeden edemiyorum . Dünyanın en büyük derbisi diyen halt etmiş . Daha 3 gün öncesinde Portekiz'de oldukça akıllı ve aklı başında bir savunma anlayışı sergileyen bir takımın böylesine şaşkınları oynamasını benim saksı almıyor . Fenerbahçe futbol oynamayı hep bu maçta hatırlıyor , orası bir gerçek . Dede Aragones'e de kıyak çekmiştir , hastayı ayağa kaldırmıştır sarı lacivertliler . Lig daha uzun , daha çok şeyler değişir deyip , yarın okulda öğrencilerimin ve meslektaşlarımın taaruzlarına karşı etkili stratejiler bulma arayışı içine girmiş bulunmaktayım ...

8 Kasım 2008 Cumartesi

Trio

Savo Milosevic

Miloseviç'in milli takım kariyerini sonlandıracağı gözüme çarptı dolanırken nette . İşin ilginç tarafı golcü Miloseviç'in bağımsızlığını ilan eden Sırbistan formasını hiç giymemiş olması . Yugoslavya milli takımının formasını tam 101 kez giyerek en çok milli olan futbolcusu olmuş Milosevic .Tabi Yugoslavya tarihin tozlu sayfalarına karıştığı için Milo'nun rekoruda bir şey anlam ifade etmiyor . Sırp futbolcu yeni ülkesi Sırbistan formasını hiç terletmedi . Bulgaristan ile oynanacak dostluk maçında ilk ve son kez giyerek milli formaya veda edecek . Tuhaf bir durum olmuş ama yine de onun için gösterilen bu vefa takdire şayan . Gökdeniz ve Kabze'nin takımı Rubin forması altında giderayak Şampiyonlukta tattı kendisi ...

Sollama beni , sollarım ....