
Gecenin bir vakti , Nonda'nın son haftalardaki gösterdiği performansla bağlantılı olarak eski takımı Monaco aklıma geliverdi . (Ne alakaysa!) . Fransız futbolunun en üretken , en başarılı takımlarından birisi kuşkusuz Monaco. 2004 yılında sürpriz Şampiyonlar Ligi finalisti olmasından sonra özellikle sempatimin daha da arttığı takımlardan birisi oldu Monaco . Yani bir şekilde en azından maç sonuçlarını takip ederim bu takımın . Zaten Pekazi'nin o müthiş frikiği doksanı bulduğundan beri Monaco'nun zihinlerimizde ayrı bir yeri vardır. Klasik yandan parçalı kırmızı beyaz forması hoş durur futbolcunun üstünde . Monaco son yıllarda eskisi gibi şaşaalı ve güçlü değil . Bunda yönetimin artık genç futbolculara önem vereceğine dair oluşturduğu yeni kulüp politikası da etkili. Pek adını duymadığımız gençlerle dolu , eskisi gibi gibi yıldız futbolcuların tercih edilmediği Monaco dünya futboluna sayısız yıldızı kazandırmış önemli bir takım . Maçlarını hepimizin bildiği gibi büyük bir araba parkının üzerine inşaa edilmiş Stade Louis II'de oynuyor.
Bu stad Süper Kupaya'da ev sahipliği etmekte halen ve rezil zeminiyle eleştirileride üzerine çekiyor . Yukarıdaki resim II.Louie'nin yıllar önceki ilk hali . Tabi o zamanlar tek katlıymış . Monaco'nun fiziki koşullarından dolayı ancak futbol oynanabilecek ender yerlerinden birisi .
Monaco'nun Fransız futboluna kazandırdığı ve Monaco formasını sonradan giyip parlamış sayısız yıldız var . Günümüzde forma giyen en büyük Monaco'lu şüphesiz Thierry Henry . 1992-99 yılları arasında Monaco'da gösterdiği performans onu ilerde Juventus, Arsenal ve Barcelona'dan oluşan müthiş bir kariyere itti . Hala milli takım 32 yaşındaki Henry'den çok şey bekliyor . Henry'i uzun uzadıya anlatmaya zaten gerek yok .
Juventus tarihinin en çok gol atan yabancı futbolcusu şerefine erişen David Trezeguet'de Monaco'nun Fransa'ya hediye ettiği starlarlardan birisi .
Monaco denilince akla gelen ilk isimlerden birisi de Weah .Küçükken Liberya diye bir ülkenin gezegenimizde yer aldığını ilk ondan öğrenmiştim . Liberyalı golcü diye kazınmış kafama . Bu adamı marke etmek için insanlıktan çıkmanız gerekiyordu .
Kaleci Barthez Monaco'nun mahsulü değil elbet , fakat beş yıllık Monaco kariyeri onu Fransa'nın 1 no'lu kalecisi yaptı. Fransa Dünya Kupasını kazandığında o Monaco'nun kalecisiydi .
Ermeni kökenli Youri Djorkaeff zamanında Türkler hakkında verdiği beyanatlarla bizi deliye çevirmişti , fakat futbolculuğuna söylenecek laf yoktu . Driplingleri, çalımları ve öldürücü paslarıyla o da Monaco'da yıldızlaşan futbolculardandı .
Alman yıldız Klinsmann kariyerinin en parlak günlerini Inter'de geçirdi . Fakat Monaco ona yeniden hayat veren başka bir kulüp oldu . Şampiyonlar Ligi maçında G.Saray'a attığı gol ve klasik sevinci acı da olsa unutulmaz .
Şifo Mehmet'in isim babası olan Belçika'lı Enzo Scifo'u da unutmamak lazım . Ayağına top pek güzel yakışırdı bu adamın .
Bizim Nonda'nın ortalığı deli gibi kasıp kavurduğu zamanlar . Takımın gol yükünü çeken en etkili silahlarından birisiydi Nonda . Bu fotoğraf 2001 yılına ait. Ayaktakiler Farnerud, Nonda ,Rodriguez, Marquez , Porato ve Panucci . Yerdekiler ise Leonard , Djetou,Guilly,Gallardo ve Simone . Bu takımla CL'de karşılaşmıştı G.Saray . Hagi'nin SamiYen'de o muhteşem golü unutulmaz. Fakat bize Monaco'da 4 atmışlardı . İtalyan Simone o narin bilekleriyle hasta ederdi herkesi . Guilly hayatının topunu oynuyordu ve Arjantinli Gallardo her sene G.Saray'a ha geldi ha gelecekti .
Bu da 97 yılından . Ikbeba ,Benarbie,Dumas,Anderson ve Henry . Henry o zamanlar evlere şenlikmiş . Brezilyalı Sonny Anderson'a ayrı bir paragraf açmak lazım Yeni nesil hatırlarsa onu Lyon'dan tanıyor . Gördüğü her yerden çakan , mükemmel gollerin sahibi bir adamdı .
Bu fotoğrafta 89-90 senesine ait. Fotoğrafta ilk dikkat çeken isim kuşkusuz teknik direktör Arsene Wenger . 87 yılından 95'e kadar takımın başında kalan Wenger Monaco canavarını yaratan en büyük adamlardan birisi . Daha sonra Henry ile beraber Arsenal'de müthiş işler çıkarmıştı . Hala da dünyanın en iyilerinden ve gençleri fıldır fıldır oynatan kaliteli bir isim . G.Saray'ın Monaco zaferinde takımın başında duran isimdi . Hem Almanya'da hem de Danimarka'da çok üzmüştü Wenger'i G.Saray . Solunda oturan efsane kaleci Ettori Prekazi ismini hayatı boyunca unutmaz sanırım . Yukarıdaki zencilerden en sağdaki Fofana . Ödüm patlardı bu adamdan, acaip tehlikeli bir adamdı. Kariyerinin son demlerinde Karşıyaka formasını giymişliği vardır. Morientes,Saviola,Prso,Glen Hoddle,Rothen,Emmanuel Petit,Riise,Evra,Thuram,Sagnol ...Hepsi kırmızı-beyaz formayı giyipte çoşmuş adamlar. Gecenin bir vakti yaşlandığımı hissettim birden. Hey gidi Monaco ...!










