''Vanity is my favourite sin."
Şeytanın Avukatı filmininin son sahnesinde şeytan rolünü oynayan Al Pacino'nun unutulmayan lafzıdır hatırlarsanız . Filmin en çok akılda kalan , en ibretlik sahnesidir bana göre. İnsanlar eninde sonunda bencilliğinin , sahip olduğu kibirin cezasını bir şekilde çeker işte . Kibirli insanlar dünyanın en akıllı insanlarıdır kendilerince ; yanına yaklaşıp o engin(!) bilgilerinden yararlanamazsınız da. Soru sormaya korkarsınız , sorduğunuz sorunun cevabı ya arada kaynar ya da bu ne biçim soru der , sorduğuna pişman eder adamı . Öğüt ,tavsiye, eleştiri ve nasihat kelimeleri lügatında yoktur . Pardon ! vardır aslında fakat bu kelimeleri başkasına kullandırmaz , sadece kendine aittir onlar . Bir Allah'ın kulu da sevmez böyle adamları .
Yıllar önce Piontek'in yanında çıraklığa başlayan Terim'le , geçen Cumartesi Brüksel'deki Terim'e kadar geçen sürede neler yaşanmış varın siz hayal edin. Fatih Hoca'nın kuşkusuz kariyerinde tavan yaptığı zaman Kopenhag gecesiydi . İşte o geceden itibaren Terim'in hayatı tahmin edemeyeceği kadar değişti . Türk insanının belki de bir daha yaşamayacağı günlerdi o günler . O coşkudan aylar sonra kimyası bozulmuş bir adam çıktı karşımıza . Saçından tutun , mimik jest ve hareketlerine kadar buram buram kibirle yoğrulmuş ve değişmiş, itici bir adam vardı karşımızda. İtalyan kanallarında spor-komedisinin bir numaralı malzemesiydi . İmparator naralarıyla gırtlağını patlayan G.Saray'lılar bile soğudu zamanla Terim'den . Teorideki pres kelimesini pratiğe döken adamdır Fatih Hoca , hakkını yemeyelim . Fakat 2000'den itibaren değişen, gelişen ve sürati artan futbol değişimine hakkıyla ayak uyduramadı , demode futbol anlayışıyla futbol mantalitesine bir şey koyamadı Terim . Savunduğu ve tasarladığı futbol mentalitesinin lafta kalması hiç dikkatini çekmedi . Sahada en sakin olup oyuna hükmetmesi gereken adam tüm stadyumun en sinirlisiydi . İnsani ilişkileri sorunlu oldu , bir çok adamı küstürdü . Hep şansların , duaların ve acaip gollerin takımı olduk onun sayesinde .Belçika maçından sonra maç sonu açıklamalarında suratı bitkin ve sesi titrekti . İşte o Terim kibir makyajından sıyrılmış, saf halis bir insan portresiydi . Sizi bilmem ama acıdım o zaman Terim'e . Kibir tuzağına yenik düşmüş , iflas etmişti ve film bitmek üzereydi . Arkada Şeytan kıs kıs gülüyordu tabi , kibir en sevdiğim günah diyerek...!
2 yorum:
Çok güzel bir Faatih Terim yazısı olmuş. Tebrik ederim Serkan bey. Ancak bu kadar çizilebilirdi kibrine yenik düşmüş bir adamın portresi.
Katılmıorum basarısız bır teknik adam degıl.. kbırlı oldugu kesın ancak kıbırıne yenık dusmedıgınde dunyanın belkıde en ıyısı; !! biraz da abartırsak..
Yorum Gönder