17 Şubat 2009 Salı

Laurent Blanc

Rakip Bordeaux olunca ondan iki kelam etmemek olmazdı . Futbolculuk hayatında savunmada oynarken topa basit , nazenin ve ince dokunuşlarıyla bir anlam kazandırırdı Fransız . Soğukkanlı futboluyla arkadaşlarına o kadar çok güven veriyordu ki , ilerleyen yaşına rağmen hep gözde olmuştu . Hayatının ilk şampiyonluğunu tam 30 yaşında Auxerre'de yaşasa da ilerleyen yıllar hayal bile edemeceği Dünya Kupası'nı avcuna verecekti . Gerçi yarı finalde şu an Hırvat Milli takımının teknik direktörü olan Slaven Bilic'e dirseğini çakıp (Bilic çakallık yapmıştı aslında, pozisyonda hiç bir şey yoktu.) o büyük finalden mahrum kalmıştı ama o her şeye rağmen daha önceki maçta ya da maçlarda görevini iyi yapmıştı . Dünya Kupası tarihinin ilk altın golünü Paraguay'a attığı zaman bütün Fransa onu bir kahraman gibi bağrına basmıştı . Barthez'in kelleye kondurduğu öpücükler sanki Horozlar'ı daha bir oynatıyordu . Alex Ferguson bile onun serinkanlılığından ve oyunu okumasından fazlasıyla yararlandı . Futboldan giderayak Premier League şampiyonluğu da yaşamıştı . Kariyeri boyunca Montpellier, Napoli, Nimes , St Etienne , Auxerre ,Barcelona, Marsilya , Inter ve M.United formalarını terleten Blanc'ın teknik adamlık deneyimi Bordeaux'da başladı . Sizi bilmem ama ben en çok sonradan teknik adam olan futbolcu eskilerinin en çok bir zamanlar savunmada oynayanlarından tırsıyorum . Eski defansçılar daha derli toplu bir oyun oynatıyor takımlara gibime geliyor . Bordeaux - G.Saray maçında en çok çekindiğimiz isimler Gourcuff ve Chamakh olabilir fakat kesinlikle Blanc faktörünü unutmamak lazım . Blanc takımına gerçekten bir kimlik kazandırmış . Sıkı maç olacak ....

Hiç yorum yok: